Michael Ann Holly: Panofsky ve Sanat Tarihinin Kökleri

26/7/2012 / skopduyuru

Michael Ann Holly’nin Panofsky ve Sanat Tarihinin Kökleri adlı kitabı, yirminci yüzyılın en etkili sanat tarihçilerinden Erwin Panofsky’nin (1892-1968) temel düşüncelerinin çıkış noktalarını inceliyor. Hegel, Kant, Dilthey, Cassirer gibi filozofların ve Wölfflin, Riegl ve Warburg gibi sanat tarihçilerinin Panofsky üzerindeki etkilerinin araştırıldığı kitap, iki kısımdan oluşuyor: Birinci kısımda yirminci yüzyılın başlarındaki düşünürlerin doğa ve sanatın anlamıyla ilgili düşünceleri irdeleniyor; ikinci kısım Panofsky’nin bir araştırma programı olarak ikonolojiyi kullanma amaçlarına ve kökenlerine odaklanıyor. Yazara göre Panofsky’nin etkisi, düşüncelerinin yaygın olarak yanlış anlaşılmasından dolayı zayıflamıştır; bu yanlış anlaşılmanın nedeni de Panofsky’nin Almanca yazdığı erken dönem makale ve kitaplarının yeteri kadar tanınmamasıdır. Bu kitabın yazar için en temel hedeflerinden biri, söz konusu kuramsal çalışmaları tanıtarak bu durumu değiştirmektir.

                               

Panofsky çalışırken

Kitabın ilk bölümünde Panofsky’nin tarih teorisi, döneminin bir ürünü olarak gelişiminin gösterilmesi amacıyla, 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyılın ilk yarısına ait hümanist araştırmanın geniş bağlamı içine yerleştirilerek inceleniyor. İkinci bölümde Heinrich Wölfflin’in yapıtları ve Panofsky’nin Wölfflin’in formalist yaklaşıma getirdiği erken dönem bağlamsalcı eleştirisi anlatılıyor. Üçüncü bölümde Kunstwollen (sanat istenci) kavramını ortaya atan Alois Riegl’in sanat tarihi anlayışı irdelendikten sonra, Panofsky’nin konu üzerindeki eleştirilerinden oluşan Der Begriff des Kunstwollens (1920) (Sanat İstenci Kavramı) adlı makalesi ele alınıyor. Dördüncü bölümde, dönemin önde gelen dergilerinde yürütülen yöntem tartışmaları ve sıradışı külliyatıyla çeşitli alanlardan gelen bilim adamları için buluşma noktası olmuş Aby Warburg’un eserleri ele alınıyor. Beşinci bölüm, Panofsky’nin düşüncelerinin şekillenmesinde, “Yeni-Kantçı” Ernst Cassirer’in etkisini araştırıyor. Hem Panofsky ile Cassirer arasındaki kuramsal bağların netleştirilmesi için Cassirer’in kitaplarından bölümler inceleniyor, hem de Panofsky’nin perspektif üzerine yazdığı denemesi Die Perspektive als ‘Symbolische Form’ (1925) (Sembolik Biçim Olarak Perspektif) ele alnıyor. Kitabın son bölümünde ise Panofsky’nin geç dönem çalışmalarından, Studies in Iconology (1939) (İkonoloji Çalışmaları), Gothic Architecture and Scholasticism (1951) (Gotik Mimari ve Skolastisizm), Early Netherlandish Painting (1953) (Erken Dönem Hollanda Resmi) ve Meaning in the Visual Arts (1955) (Görsel Sanatlarda Anlam) metinleri inceleniyor.

Panofsky ve Sanat Tarihinin Kökleri, sanat tarihinin tarihi ve tarihyazımı üzerine kapsamlı bir inceleme sunuyor. (ZB)

 

Dedalus Kitap, Mayıs 2012. Çeviri: Orhan Düz, 291 sayfa.