“Misère”: 19. Yüzyılda Sefaletin Görsel Tasviri

Linda Nochlin. Fotoğraf: Hrag Vartanian

 

Linda Nochlin’in bütün araştırmaları, sanat tarihiyle ilgili analizlerine damgasını vuran sosyo-politik bakışla tanımlanmaktadır. 1960’larda, John Berger’ın da aralarında olduğu bir kuşak içinde ortaya çıkan ve geleneksel bakış açılarını altüst eden çalışmalarında, psikoloji, Marksizm ve özellikle de feminizmi ilgilendiren meseleleri ele almıştır. Fransız realist Gustave Courbet üzerine yaptığı doktora çalışmasının ardından, 1971’de Art News’da yayınlanan Neden Hiç Büyük Kadın Sanatçı Yok? başlıklı ünlü yazısıyla, “deha”yı tanımı gereği erkeklerle özdeşleştiren yerleşik kanona meydan okumuştur.

Nochlin, Ekim 2017’de ölmeden önce tamamladığı son kitabında yine Courbet’ye dönmüş; 19. yüzyıldan itibaren yoksulluğun görsel tasvirini incelemiş. Misère: The Visual Representation of Misery in the 19th Century başlıklı kitap, belirli bir sefalet biçimine, Sanayi Devrimi’nin yol açtığı aşırı yoksulluğa maruz kalan toplum kesimlerine ve sanatçıların bu sefaleti tasvir etmek için başvurdukları çeşitli yöntemlere odaklanıyor. Farklı sosyo-politik koşullara sahip pek çok ülkeyi ve fotoğrafın keşfini de içine alan geniş bir zaman dilimini kapsayan bu konunun hayli karmaşık olduğu muhakkak. Bütün imgelerin tek tek sanatçılara ait olmaları ve bir nesli veya toplumu dolaysızca temsil edemeyecekleri gerçeği de cabası; imgeler sanatçıların kişisel amaçlarını somutlaştırdığı için ayrıca bu gözle de yorumlanmaları gerekiyor. Nochlin, fotoğrafçı Martha Rosler ile Fransız romantik ressam Théodore Géricault’yu karşılaştırmayı önererek şunu sorduğunda, bu karmaşıklık ortaya çıkıyor: “Hangi imge daha iyi iş görür? Ve hangi amaçla? Ve ne zaman? Ve kimin için? Sefalete gösterilen tepki hangisinde yoğunlaşmıştır?”

 

  

Nochlin, kitabında kapsamlı bir araştırma vaat etmiyor (böyle bir çalışmanın, resimlerin epeyce yer tuttuğu 163 sayfalık bir kitaptan daha hacimli olması gerekirdi); farklı yoksulluk koşullarıyla ilgili örnekleri seçerek, son derece sağlam bir görsel analizle yorumlarını sunuyor. Seçtiği eserler kimi yerde şaşırtıcı denebilecek bir çeşitlilik gösteriyor, ama daha geniş bir tarihsel kesit içerisinde ve birbirleriyle ilişkilendirilerek ele alınıyor. Örneğin Géricault, Francisco Goya ve Courbet üzerine doyurucu açıklamalar var; ama illüstratör Honoré Daumier gibi daha geniş yer ayrılmasını beklediğiniz kimi sanatçılara kısaca değinilmiş; Van Gogh’un kimsesizler üzerine dizileri ve Picasso’nun “İhtiyar Gitarcı”sı ise, Fernand Pelez’in “Sefil Yaşlılar” resmi üzerine bir bölümde kısaca geçilmiş. Nochlin, Victor Hugo’nun Sefiller kitabının ve Émile Bayard’ın ona eşlik eden desenlerinin içerdiği karmaşık temalar üzerine de düşünmeye çağırıyor okurları; popüler müzikal uyarlaması (ve müzikalin afişi için kırpılarak kullanılan Bayard imajı) yüzünden, Sefiller’in günümüz izleyicileri nezdinde ne kadar steril ve duygusal bir hal aldığını hatırlatıyor.


 

Sefiller müzikali afişi                                                                   Émile Bayard, “Cosette”, Sefiller için gravür, 1886

  

Nochlin’in kitaptaki yorumları, sağlam görsel analizlerle ikna edici biçimde temellendiriliyor; bu analizler, sanatçıların sefalete işaret etmek üzere seçtikleri kilit sembolleri de ortaya koyuyor. Nochlin, imajların arkasında yatan saikler arasındaki karmaşık sosyo-politik nüansları da es geçmiyor. Misère, sanat tarihinin yeterince irdelenmemiş bir alanında, gönülden yürütüldüğü belli olan bir çalışma. Nochlin’in bunca farklı temsil tarzını ve bağlamı, birbirinden kopuk biçimde ele almak yerine bütünlüklü bir bakışla değerlendirebilmiş olması özellikle takdire değer.

Linda Nochlin, Misère: The Visual Representation of Misery in the 19th Century (Thames & Hudson, Nisan 2018).

Olivia McEwan’ın hyperallergic’te yayınlanan Linda Nochlin’s Lifetime Insights Continue to Amaze başlıklı yazısından kısaltılarak çevrilmiştir.

sanat tarihi, ezilenler, Courbet