Christie's Müzayede Evinde Satılan Yapay Zekâ Eserinin Perde Arkası

28/10/2018 / skopbülten

 

25 Ekim Perşembe günü Christie’s müzayede evi “yapay zekâ tarafından yapılmış” olduğu iddia edilen bir baskıyı ilk kez müzayedeye çıkardı ve baskı 432 bin dolara satıldı. “Edmond Belamy’nin Portresi” başlığını taşıyan ve üretiminde kullanılan kodun imza olarak yazıldığı baskı, 20’li yaşlardaki üç Fransız öğrenciden oluşan Obvious adlı kolektif tarafından üretilmişti. Christie’s satışından sonra medyada yapay zekânın sanattaki yeri, sanatçı imzasını ve yaratıcılığını tahtından etme ihtimali gibi konular tartışılmaya başlandı. Fakat meselenin arka planı göründüğünden biraz daha karışık, çünkü yapay zekâyı sanat çalışmalarında epey bir süredir kullanan çevrelerde işin “çalıntı” olduğu iddia ediliyor; yine bu çevrelere göre, hem müzayede evi hem de Obvious kolektifi tarafından uyandırılan izlenimin aksine, baskı tam olarak “yapay zekâ tarafından üretilmiş” de değil.  

“Edmond Belamy’nin Portresi”, Obvious kolektifinin geçtiğimiz bir yıl içinde ürettiği hayalî Belamy ailesine ait portre dizilerinden yalnızca bir tanesi. Obvious, bu baskıları bir yıldır dikkat çekici bültenler eşliğinde basına gönderiyordu. Ancak, baskıları yaratan kod, aslında 19 yaşındaki sanatçı ve programcı Robbie Barrat’e aitti. Barrat, üzerinde çalıştığı algoritmaları açık kaynak lisans üzerinden internette paylaşıyordu; keza bu kodla ortaya çıkan envai çeşit baskı örneğini de paylaşmıştı. İşte Obvious üyeleri de, Barrat’ın kodundan yararlanmışlar, hatta sosyal medya üzerinden kendisinden pek çok defa yardım istemişlerdi (nitekim, çıkan tartışmalar üzerine yaptıkları açıklamalarda bunu inkâr etmiyorlar).

Belamy müzayedesi üzerine çıkan tartışmaları anlamak için, yapay zekâ sanatında kullanılan araçlar hakkında az da olsa bilgi sahibi olmak gerekiyor şüphesiz. Bu araçlardan en önemlisi, kısaca GAN adı verilen bir algoritma türü: Türkçeye “çekişmeli üretici ağlar” diye çevrilebilen “generative adversarial network”ün yaratıcısı, şimdi Google’da çalışan araştırmacı Ian Goodfellow. GAN’ın altındaki temel fikir şu: Bir ağa, örneğin 18. yüzyıla ait portreler gibi belirli bir veri setinde tekrarlanan örüntüleri bulmayı ve bunların kopyalarını üretmeyi öğretiyorsunuz; buna “üretici ağ” deniyor. Sonra, “ayırt edici ağ” adı verilen ikinci ağ, bu kopyaları tarayarak kaynak resimler ile yeni numune arasındaki farkları tespit ediyor; ikisi arasında fark bulursa kopyayı geri gönderiyor. O zaman ilk ağ, verilerini yeniden ayarlıyor ve buna göre ürettiği kopyaları ayırt edici ağdan geçirmeye çalışıyor. Üretici ağ, ayırt edici ağın kabul edeceği kopyalar üretene kadar bu işlem devam ediyor.

Çekişmeli üretici ağlar kullanılarak yaratılan resimler, algoritmaların bilgi işleme sürecini yansıtan özel bir estetiğe sahip oluyor. Ağlar temel görsel örüntüleri kopyalamayı biliyor, ancak bu örüntülerin nasıl birleştirileceğini bilmiyor. Bu nedenle de, hatları bulanık, figürleri birbiri içine geçmiş, anatomi kurallarının ortadan kalktığı imgeler ortaya çıkıyor. Google yapay zekâ mühendislerinden François Chollet’nin bu estetik için önerdiği bir isim de var: GANizm.

 

Robbie Barrat'ın nü'lerinden

 

Obvious kolektifinin kodlarından yararlandığı Robbie Barrat, GAN sanatının öncüleri arasında sayılıyor; bu çevrelerde, sürreel nü’leri ve manzara resimleriyle tanınıyor. Bu imgeleri yaratmakta kullandığı algoritmaları da GitHub üzerinden paylaşıyor. Paris’te makine öğrenimi üzerine doktora yapan Obvious üyelerinden Hugo Caselles-Dupré de Barrat’ın algoritmalarına bu kanaldan ulaşmış. Aslında buraya kadar bir sorun yok, zira yapay zekâ üzerine çalışan sanatçı ve araştırmacılar arasında kod paylaşımı ve işbirliği zaten âdetten – yararlanılan kodların kaynağını ve müellifini açıkça belirtmek kaydıyla.

Yapay zekâ sanatıyla yakından ilgilenenler ise, Belamy portresinin çok zayıf olduğunu, yaratıcılarının GAN tekniğinde usta olmadıklarının belli olduğunu belirtiyor. Kimilerine göre portre “sadece anne-babaların hoşuna gidebilecek, beş yaşında bir çocuğun karalamaları”ndan farksız. Bu durumda Christie’s gibi bir müzayede evinin “sanat eseri sıfatıyla satılan ilk yapay zekâ eseri” olarak neden bu portreyi seçtiği merak edilebilir. Bunun bir sebebi de, Obvious kolektifinin baskıyı tamamen “yapay zekâ tarafından üretilmiş” gibi lanse etmesi. Basın bültenlerinde “yapay zekâ sanat üretiyor”, “yaratıcılık insana mahsus değil” gibi vurucu cümleler kullanılıyor; Christie’s müzayede evinin web sitesinde de Belamy portresi için, “bu portre bir insan zihninin ürünü değil. Yapay zekâ tarafından üretildi” deniyor. Ancak araştırmacı ve sanatçılara göre bunlar yapay zekâ hakkında yanlış izlenim veriyor, makine öğrenim sistemlerinin gerçekte olduklarından daha karmaşık ve bağımsız olduğu yanılgısına yol açıyor. Algoritmaların salt birer araç mı yoksa etkin birer ortak mı oldukları sanatçılar ve kod yazarları arasında tartışılmaya devam etse de, bunların kendi kendini yöneten failler olmadıkları muhakkak. Kontrolden çıkmış yapay zekâ, insan işlerini devralan “robot” vs. hikâyelerine odaklanan medya bu nüansları es geçiyor.

Algoritmalarla ortaya çıkan bir baskının “sanat” vasfı kazanıp kazanmadığı konusunda ise, Robbie Barrat, GAN kullanarak yaptığı çalışmaları Sol Lewitt’in eserlerine benzetiyor:

 

Malum, Sol Lewitt eserleri için talimatlar yazardı. Önce kuralları yazar, sonra insanlar o kuralları yorumlayarak eseri ortaya çıkarırdı. Geleneksel üretici sanatta [generative art] siz kodu yazarsınız, bilgisayar da o kodu mükemmelen icra eder; yoruma yer yoktur. Ama yapay zekâyla birlikte bence yaptığım çalışmalar Sol Lewitt’inkilerle kıyaslanabilir hale geldi: GAN’ı beslediğim veri setine kuralları ben yazıyorum, ama GAN bunları mükemmelen yorumlayamayacağı için sonuçlar benim kontrolümde olmuyor; yoksa zaten ortaya kusursuz nü’ler çıkardı. Ama çıkmıyor, çünkü GAN yazdığım kuralları, verdiğim veri setini yanlış yorumluyor.

 

James Vincent’ın The Verge’deki yazısı ile Jason Bailey’nin Artnome’daki söyleşisinden derlenmiştir [EG]. Diğer kaynaklar:

GANGogh: Creating Art with GANs

Inceptionism: Going Deeper into Neural Networks

Is artificial intelligence set to become art’s next medium?

Oyun Emeği: Playbour ve Yapay Zekânın Ürettiği Sanat

ağ toplumu