En Güzel Gösteri: Youtube

5/6/2017 / skopbülten / Selin Arkan

Günümüzde en etkili sosyal medya araçlarından biri olan Youtube, insanların kişisel olarak çektikleri videoları paylaştıkları bir ortamdan, giderek, yönetim (management) metotlarının uygulandığı ve marka reklamlarının hâkim olduğu bir platforma dönüştü. Bu dönüşüm, videoların içeriğinden, video paylaşan kişilerin tanımlarına kadar pek çok şeyi belirleyerek işin doğasını değiştirdi. Bu yazıda, Guy Debord’un Gösteri Toplumu ile Byung-Chul Han’ın Şeffaflık Toplumu kitaplarındaki düşünceleri üzerinden Youtube’un geçirdiği dönüşümü ve günümüzde büründüğü yapıyı inceleyeceğim. Artık Youtube, Debord’un bahsettiği anlamda bir gösteri, bir sahte-dünyadır. Debord, gösteriyi "bir imajlar toplamı değil, kişiler arasında var olan imajların dolayımından geçen bir toplumsal ilişki" olarak tanımlıyordu.[1] Tam da bu anlamda, Youtube da, birtakım imajlardan öteye geçerek, toplumsal ilişkilerin yeniden üretildiği bir makine halini almıştır.

Bir sosyal medya platformunun toplumsal ilşkileri etkilemede ne kadar etkili olduğu sorgulanabilir. Ancak, Youtube’da video izleyen ya da Youtube’u kullanan kişi sayısı bugün 1 milyar 325 milyona ulaşmış durumda.[2] Youtube, şu an dünyanın en büyük ikinci arama motoru; Google ve Facebook’tan sonra en çok ziyaret edilen üçüncü site. 2005 yılında Youtube’un açılmasından, aynı yıl içinde ilk videonun yayınlanmasından ve 2007'de ilk reklamın sitede yer almasından bu yana, Youtube hızla büyüdü. Bu hızlı büyümedeki en büyük avantajı, kullanıcılarının mobil cihazlardan siteye giriş yapabilmesi. Günümüzde Youtube’daki izlenme trafiğinin %70’i mobil cihazlar üzerinden gerçekleşiyor.[3]

Bu büyümeye ek olarak, Youtube’da yapısal bir değişiminin sinyalleri de gözlemleniyor. Youtube, yakın zamanda canlı yayın ve televizyon programlarını da kapsamına aldı. Forrester firmasının yaptığı bir araştırmanın sonuçlarına göre, 2025 yılında, 32 yaşının altındaki kişilerin yarısının, televizyonu hiç kullanmayacağı ve bütün görsel medyayı internetten takip edeceği öngörülüyor.[4] Görsel medyadaki bu değişimin izlerini, bu yıl, dünyanın en pahalı ikinci reklam kuşağı olan Oscar Ödül Töreni’nde yayınlanan Samsung reklamında da görüyoruz. Bu reklamda, ilerde değinileceği gibi, Youtube işletmecileri olan Youtuber’lar rol alıyor ve kendilerini görsel yaratıcılığın yeni aktörleri olarak tanıtıyorlar. Reklamda oynayan Youtuber Casey Neistat, kendini ve diğer Youtuber’ları “bu neslin yaratıcıları” olarak tanımlıyor. Bu çarpıcı gelişmeler gösteriyor ki, Youtube bugün dünyanın 1/6’sını dolaysız olarak etkiliyor ve bu etki alanını giderek daha da genişletiyor.

Bu oluşumların Türkiye ayağında ise, şu an birçok ünlü yapım şirketi Youtube’da kanal açmak için çalışmalara başlamış durumda. Çağla Şikel, Bedük ve Deniz Akkaya Youtube yayınlarına başlayan televizyon ünlülerinden bazıları. Fox TV gibi televizyon kanallarının haber bültenlerinde, Youtube’a video yükleyerek nasıl kazanç sağlanabileceğiyle ilgili haberler yer alıyor. Daha da ilginci, geçenlerde pek çok haber sitesinde yayınlanan haberlere göre, İŞKUR yeni bir oluşum içerisine girerek, yeni iş imkânları yaratmak için Youtuber’lar yetiştireceğini açıkladı.

 

Youtube’un Genel İşleyişi

Bu noktada sitenin işleyişine kısaca değinmek gerekiyor. Bir kullanıcı Youtube’a giriş yaptığında, Facebook’takine benzer şekilde bir profil oluşturuyor. Ancak Facebook’takinden farklı olarak Youtube’da, metinler ve fotoğraflar yerine sadece video paylaşımları yapılabiliyor. Kişi, oluşturduğu hesabı, aktif olarak –video paylaşımları yaparak– ya da pasif olarak –sadece izleyici olarak– kullanabiliyor. Aktif olarak açılan bir Youtube hesabının videolarını izleyiciler beğendiklerinde ve bu hesabın yayınladığı diğer videolardan haberdar olmak istediklerinde, bu hesaba ya da Youtube’taki tabiriyle “kanal”a (channel) abone oluyorlar.

Youtube’da son yıllarda, aktif –video yükleyen– kullanıcılar olarak, toplumdaki bireylerin yanı sıra şirketlerin de büyük bir küme oluşturmaya başladığını görüyoruz. Uzun zamandır şirketler, ürettikleri ürünleri ve markalarını tanıtmak için, Youtube’da kanal açarak video yayınları yapmakta. Örneğin, müzik şirketleri videolarını yayınlamak için uzun zamandır Youtube’da kanal açıyorlar. Ama burada konumuz bu şirketlerden ziyade, Youtube'un bizzat kendi bünyesinde örgütlenen şirketler. Kendilerine Youtuber diyen kişilerin çalıştıkları bu şirketler, MCN (multi-channel network: çok kanallı ağ) olarak adlandırılıyor. Bu kuruluşlar gerekli altyapıyı sağlayarak ve ilgili teknik elemanlarla Youtuber’ları istihdam ederek firmalarla reklam anlaşmaları yapıyorlar. Bugün Youtube’da, bu tür girişimlerin kurduğu kanallar arasında en çok izlenen kanal olan Pewdiepie’ın sahibi Felix Kjellberg, 55 milyondan fazla takipçiye sahip. Pewdiepie'ın 2016 yılında, sadece Youtube’daki izlenme gelirlerinden –reklam anlaşmaları ve sponsorluklar hariç– ortalama 15 milyon dolar kazandığı açıklandı.[5] Bu rakamların yıllara göre artışları incelendiğinde, katlanarak büyüdüğü görülüyor.

 

Youtube’daki Meta Dünyası

“Gösteri metanın toplumsal yaşamı tümüyle işgal etmeyi başardığı andır. Görülebilir olan sadece metayla kurulan ilişki olmakla kalmaz, ondan başka bir şey de görülemez: Görülen dünya metanın dünyasıdır,” diyor Debord, gösteriyi tanımlarken.[6] Youtube’a baktığımız zaman da, metaların reklamlarından oluşan bir bombardımanla karşı karşıya kalıyoruz. Herhangi bir Youtube videosunu açtığımızda, ilk olarak karşımıza, videodan önce, yaklaşık bir dakikalık bir reklam videosu çıkıyor. Bundan başka, site öyle tasarlanabiliyor ki, sağ üst köşede videodan bağımsız olarak, izleyicinin tüketim profiline göre seçilmiş bir reklam yer alabiliyor. Videoyu izlemeye geçtiğimizde ise, videonun akışında belli noktalara yerleştirilmiş diğer reklamlar çıkıyor karşımıza. Bu reklamlarda bir sınır yok. Her görüldüklerinde, bundan hem kanalın sahibi, hem de Youtube kazanç sağlıyor. Videonun içeriğine bakacak olursak, en önce ekran önündeki Youtuber'ın, yapılan reklam anlaşmaları uyarınca birçok ürünü bizlere sergilediğini görüyoruz. Arka planda başka birtakım ürünler de kadraja yerleştirilmiş oluyor. Açıklamalar kısmında ise ürünlerle ilgili tarifler, satış linkleri ya da markaya ait sitenin linkleri bulunuyor. Aşağı bölümde ise örnekler yer alıyor.

Debord’a göre "gösterinin biçimi ve içeriği, var olan sistemin koşullarının ve amaçlarının tümüyle aynen doğrulanmasıdır".[7] Yukarda tasvir edilen Youtube ekranı tamamıyla bu ilkeyi canlandırıyor. Çağdaş tüketim diktatörlüğünün medyası olarak işlev görüyor.

 

Youtube’da video izlerken karşımıza çıkabilecek olan tanıtımların temsilî örnekleri

 

Enformasyon Yığınlarıyla Yönetim

Konuyu bir adım daha ileri götürecek olursak, Youtube’un kullanımıyla elde edilen enformasyon yığınının, toplumu denetlemek ve şekillendirmek için kullanıldığını söyleyebiliriz. Youtube'daki enformasyon yığınlaşmasının hacmine bakacak olursak, Youtube’a dakikada 300 saat uzunluğunda video yüklenmekte. Her ay izlenen videoların toplam uzunluğu 3 milyar 250 milyon saat.[8] Her gün izlenen video sayısı ise 5 milyar.[9] Youtube, biriktirdiği devasa enformasyonu analiz ederek oluşturduğu kişisel profiller sayesinde herkesin beğenileri ve ilgileri hakkında verilere sahip oluyor. Bu verilere göre size ilgi alanlarınıza yönelik video önerileri sunuyor ve böylece sizin yargı yetinizi siliyor. Şeffaflık Toplumu kitabında Byung-Chul Han, "sosyal medya ve kişiselleştirilmiş arama motorlarının ‘dışarısı’nı ortadan kaldırarak ortak ve mutlak bir yakın alan oluşturduğunu" söylüyor.[10] Böylelikle, eleştirel bir bilinç oluşturabilecek olumsuzluktan kişiyi arındırıyor ve kişi ne hoşuna gidiyorsa, onunla birlikte "dijital mahallesi"nde ikamet etmeye devam ediyor.[11]

Metaları sergileyen Youtuber’lar açısından bakacak olursak, Youtuber’lar oluşturdukları videoya tanımladıkları "anahtar kelimeler" (keyword) ve yaptıkları ayarlar sayesinde, ulaşmak istedikleri kitleyi oldukça özelleşmiş olarak seçebiliyorlar. Örneğin, bir videonun, 18-25 yaş arası, Türkiye’de yaşayan, bekâr, kadın kullanıcılardan, Star Wars filmini ve topuklu ayakkabıları seven bir kitleye ulaşmasını sağlayabiliyor. Ve eğer bu kitleden biriyseniz, Youtube’a girdiğinizde bu video sizin önünüze geliyor ve Türkiye’de yeni satışa sunulmuş olan, Star Wars temalı yeni ayakkabıdan sizi haberdar ediyor. Ayrıca, üretilen videonun muadili olan videoların önüne geçmesi için Youtuber veya ürünün –bu örnekte ayakkabının– üreticisi, Youtube’a ödeme yapabiliyor. Videolar her birine yapılan yatırım tutarına göre gösterim sırasına sokuluyor.

Enformasyonun bu şekilde yönetilmesinin, başka bir büyük ayağı daha mevcut. Youtuber’ların kullandıkları ve videolarına tahsis ettikleri anahtar kelimeler, Youtuber’lara belirli bir miktar para kazandırıyor. Örneğin, an itibariyle, “eğlence” anahtar kelimesiyle etiketlenmiş bir video, Youtuber’a 1000 izlenmeden 0,23 lira kazandırıyor, ya da “oyun” kelimesi 0,09 lira kazandırıyor.[12] Bu anahtar kelimelerin ne kadar kazandırdıkları, Google’ın algoritmalarıyla belirleniyor. Bu değerler adeta bir borsa gibi sürekli inip çıkıyor ve firmaların Google’a reklam amaçlı yaptıkları ödemelere göre değer kazanıyor. Bu şekilde yapılan bir yatırımla, Youtube’da kullanılacak anahtar kelimenin kazancı da artıyor. Bu anahtar kelimelerin kazandırdıkları miktarlar incelendiğinde, en çok kazanç sağlanan kelimelerin –"sigorta", "mortgage" gibi– banka işlemleriyle ilgili kelimeler olduklarını görüyoruz. Örneğin, Youtube’da ortalama bir anahtar kelime 1000 izlenme başına ortalama 0,1- 0,4 lira kadar kazandırırken, an itibariyle "forex demo hesap aç" anahtar kelimesi 1000 izlenme başına 57,17 lira kazandırıyor.[13] Böylelikle, kazancını artırmak isteyen Youtuber’lar, kullanıcıları "Forex demo"da hesap açmaya yönlendiren videolar üretiyorlar. Yani, Youtube video içerikleri kelimelere yapılan yatırımlarla manipüle edilebiliyor. Ve sonuçta davranışlarımız, Byung-Chul Han'ın belirttiği gibi, "işlemsel hale getirilerek, hesaplanabilir, yönlendirilebilir, ve kontrol edilebilir süreçlere tabi" oluyor.[14] Ve "mesaj medyadır" şiarıyla tanınan iletişim alanının üstadı Marshall McLuhan'ın dediği gibi, "medyanın kişisel, politik, ekonomik, estetik, psikolojik, ahlaki sonuçları" bizlere öylesine işliyor ki "dokunmadık yerimizi bırakmıyor".[15]

 

Youtube’daki Video İçerikleri

Youtube videoları, bölünmüş ve birbirinden bağımsız anlar dizisi olarak karşımıza çıkıyor. Bir Youtuber’ın kanalına girdiğimizde, o Youtuber’ın video çekimi için sahnelenen sahte yaşamından anlık kesitler izliyoruz. Debord, "kapitalizmin en ileri sektöründe, tamamen donanımlı zaman bloklarının satışa" sunulduğundan bahsediyor. Ve bu zaman bloklarının "her biri belli sayıdaki meta çeşidini bir araya getiren bütünleştirilmiş tek bir meta oluşturduğunu" belirtiyor.[16] Youtuber’ın videolarına dönecek olursak, bu videolardaki her anın ("zaman bloğunun") tamamıyla metaların sergilenmesi için tasarlanmış sahneler olduğunu görüyoruz. Daha da ötesinde, Youtuber kendini, kendi hayatını da bir meta olarak seyrimize sunuyor. "Sabah rutinim", "spor rutinim", "kilo verme yöntemlerim", "en sevdiğim oyunlar" ve "bu ay beğendiklerim" gibi videolar tamamıyla birtakım metaların pazarlanması için kurgulanmış ve bu kurguların kahramanı olan Youtuber’ın gerçek hayatıyla hiçbir ilgisi yok. Üstelik, Youtuber, iki ay önce çekilmiş ve yayınlanmış “Günlük Makyaj Rutinim” adlı videosunda ‘x’ marka fondöteni yere göğe sığdıramazken ve her gün kullandığının altını defalarca çizerken, yeni çekilmiş aynı konseptte bir videoda, asla fondöten kullanmadığını, fondötenin cildini kuruttuğunu, onun yerine ‘y’ marka BB kremini kullandığını yutturabiliyor. Böylelikle görülüyor ki, videoların yapımındaki zamansal dağınıklık ve bağlantısızlıklar, her metanın kısa bir an için bile olsa yıldızlaştırılmasına imkân veriyor.

Byung-Chul Han’a göre, "zamansızlığın ve şimdiler dizisinin bir diğer getirisi de geleceğin optimize edilerek bir şimdi haline getirilmesini sağlaması".[17] Postmodernizm bütün zamanı 'şimdi'ye indirgemiş ve böylece ütopya hayallerine ve gelecek umuduna son vermişti. Toplumsal ütopyanın yerini bireysel gelişim alıyordu. Nitekim, Youtube’da izlediğimiz her ‘şimdi’, anlık bir ütopya; sergilenen her meta da bu ütopyaya ulaşmanın bir aracı gibi sunuluyor. Her Youtuber da öykündüğümüz bir kahramana dönüşüyor.

Benjamin, kült görevi üstlenen nesnelerin "kült değerlerinin görülmelerinden değil, mevcudiyetlerinden kaynaklandığını" söyler.[18] Han ise, teşhir edilen nesnelerin, kült değerlerini yitirdiklerinden ve sadece "sergi değeri" taşıdıklarından bahseder.[19] Bir şimdiki zaman ütopyası vaat eden Youtube’da sergiye çıkmış olan nesneler de, kült değerini yitirmiş, sadece sergilenme değerine sahip nesneler olarak karşımıza çıkıyor. Debord, sergiye çıkan her ürünün, eşi benzeri olmayan bir şeymiş gibi tanıtıldığından, ama tüketicinin evine girer girmez bayağılaştığından bahseder.[20] Youtube'da vitrine çıkan nesneler de böyledir.

 

Youtube’daki kült değerlerini yitirmiş nesneler, sadece sergi değerine sahiptir.

 

Bu nesneler, Youtube’da trend oldukları anda, yani sergi değerleri doruk noktasına vardığında, bu nesne hakkında sayısı milyonlara varan videolar çekilir. Örneğin, tutkal, su ve boraks malzemelerinin karışımından elde edilen slime hakkında, trend olduğu geçen yıldan beri 12 milyon 500 bin civarında video çekilmiş. Videolarda slime üreten, sonra da onunla ellerinde hamur gibi oynayan Youtuber’lar, ne slime’ın hangi işimize yarayacağından bahsediyorlar, ne de günlük hayatlarında slime kullanıyorlar. Patlamış bisiklet lastiğini geçici olarak tamir etmek için kullanılan slime, Youtube gösterilerinde, kullanım değerini tamamen yitirerek, niteliksel değerinden yoksun, niceliksel değeriyle ve meta-biçimiyle karşımıza çıkıyor. Özgül niteliğini Youtube vitrininde tamamıyla kaybeden slime, işlevi ilgi üretmekten ibaret olan tuhaf bir metaya indirgeniyor.

 

Youtube’daki slime temalı videolardan örnekler

 

Bu örnekler çoğaltılabilir: make up (makyaj) anahtar kelimesi Youtube’da aratıldığında, yaklaşık 223 milyon video öneriliyor; içinde kids try (çocuklar deniyor) anahtar kelimesi geçen video sayısı ise 188 milyon. Bu inanılması güç olan rakamlar Han'ın değindiği bir medya kuralını hatırlatıyor: "iletişim en yüksek hızına, aynıların zincirleme reaksiyonunda ulaşır".[21] Youtube'daki bu tür salgınlar, Debord’un deyimiyle "bayağılaşma hareketinin" çağdaş medyada nasıl örgütlendiğini gösteriyor. Debord, "bayağılaşma hareketinin, meta tüketimi için olan rol ve nesnelerin görünüşte çoğaltıldığı her noktada modern topluma egemen" olacağını söyler.[22]

Bu konuyla ilgili daha ilginç bir örneğe değinmek istiyorum. Bilindiği gibi spiderman (örümcek adam) Marvel’ın yaratmış olduğu bir çizgiroman karakteri. ‘Elsa’, ise Walt Disney’in 2013 yılında çekmiş olduğu Frozen isimli animasyonun başrol karakteri. Youtube’a spiderman ve "elsa" anahtar kelimeleri birlikte yazılarak tarandığında, arama motoru size 6 milyon 510 bin adet video önerisi sunuyor. Bu iki karakterin, hiçbir ortak özellikleri olmamasına rağmen, aynı videonun içeriğinde yer almalarının ve bu videolardan bu kadar çok sayıda üretilmesinin tek bir sebebi var: bu iki anahtar kelimenin, çocukların Google’da en fazla arattığı kelimeler olması. Görülüyor ki, Youtube’da çocuklara hitap eden video üretenler, Google'dan derledikleri enformasyon verilerine göre seçimler yaparak çocukları aynı diziler içerisine hapsediyor ve yaratıcılıklarını köreltiyorlar.

 

Olumluluk Toplumu

Değinmek istediğim bir başka konu da, "gösterinin, devasa bir olumluluk olarak karşımıza çıkması". Gösteri "görünen şey iyidir, iyi olan şey görünür’" mottosuyla hareket eder diyor Debord.[23] Youtube’da karşımıza çıkan mutlu yüzlerin mükemmel hayatlarından kesitler, onlara öykünmemiz sonucunda yorum yetimizin körelmesine yol açarak, olumsuz duygularla başa çıkma becerimizi kaybettiriyor.

 

Youtuber’ların yaşamlarından anlık kesitler, müthiş bir olumlulukla karşımıza çıkar.

 

Han, metalaşmış her nesne, kişi veya videonun bize yüzeysel zevkler sunduğundan ve bu yüzden de pornografik olduğundan bahsediyor.[24] Bu metaların seyrinde, "farklı, uzun boylu bir estetik müşahedeye ihtiyaç duyulmaz" ve beğeni sadece bir Like (beğenme) tuşuyla ifade edilir.[25] Pornografik çıplaklıkta sunulan nesneler hayal gücünü köreltirken, beğeniyi sadece bir tuşla ifade etmek ise, yargı ve ifade yeteneğinin aşınmasına yol açar.

 

Teşhir Toplumu ve Youtuber’lar

Youtube’da, Youtuber’lar sanki hayatlarında hiçbir üzücü olayla karşılaşmıyormuşçasına müthiş bir olumlulukla karşımıza çıkarlar. Bu "ünlü kişilerin, gösterideki halleri, hem kendi içindeki hem de toplumdaki bireylerin zıddıdır".[26] Debord’un gösterinin failleri hakkında söylediği gibi, Youtuber’lar kendi özerkliklerini tamamen yitirerek, kendilerini değil iktidarın gücünü üretirler: “İtaat yasası ile özdeşleşerek, olası bir rolün imajını kendinde toplar ve bayağılaşırlar". Sonuç olarak Youtube’daki videolarda karşımıza çıkan "ünlü kişi, derinliksiz ve görünür yaşam ile özdeşleşme nesnesi olur".[27] Youtuberlar her kim olursa olsun, ister sporcu olsun, ister güzellik uzmanı vb., her biri, mutlulukları tüketim üstüne kurulu ideal insanları temsil ederler. Han’ın ünlü kişiler hakkındaki tespiti, Youtuber’lara baktığımızda kendini en açık biçimiyle gösterir: Birbirlerinden ne kadar farklı gözükürlerse gözüksünler bütün Youtuber’larda var olmak "sahip olmak"la özdeştir; ve itibarlarını da -mış gibi görünmekten" alırlar.[28]

 

Youtube’da bolca çekilen ‘makyaj koleksiyonum’ temalı videoların birinden bir kare

 

Kendilerini teşhir eden Youtuber’ların simaları artık sadece sergi değerine sahip birer face (yüz) olmuştur. “Kült değerini yitirmiş olan bu ‘face’ler artık sadece bir meta biçimidir."[29] Her gün yeni bir nesneyi, en sevdiği şey olarak, kendi yüzüyle birlikte teşhir eden Youtuber, sahteliğinde ve ışık altında kendi yüzünü de yitirir, şeffaflaşır. "Sergi değeri ile patlayacak kadar dolmuş face pornografikleşir."[30]

 

Kendilerini teşhir eden Youtuber’ların simaları, sadece sergi değerine sahip birer ‘face’ olmuşlardır.

 

Youtube’da kadraja giren mekânlara baktığımızda, çirkinliklerden arındırılmış, düzenli, temiz, olumluluk dolu mekânlar görüyoruz. Han’a göre, "mekânlar pürüzsüzlüklerinden arındırıldıkları ve içleri boşaltıldıklarında şeffaflaşırlar ve semantik açıdan fakirleşirler".[31]  Çoğu Youtuber çekimlerini bir stüdyoda yaptığı halde, dekorların tasarımı sayesinde bize sanki evlerinden, yatak odalarından sesleniyormuş havası verirler. Örneğin, İngiltere’den yayın yapan ve 11 milyonu aşkın takipçiye sahip olan "Zoella" isimli kanalın sahibi, geniş bir ekiple stüdyoda çekim yapmasına karşın, hâlâ yatak odasında video çekiyormuş izlenimini yaratır. Böylelikle mesafeler ortadan kalkar, Youtuber bize sahte bir dünyayı teşhir eder. Onun özel hayatına girdiğimiz izlenimini yaratır. Debord, "sistemin temsilcisi olan hayranlık duyulan bu insanlar neyseler o olmadıkları için meşhurdurlar" der.[32]

 

Zoella isimli kanalın videolarından bir kare

 

Zamanın Panoptikonu: Youtube

Son olarak değinmek istediğim konu, 1785 yılında Jeremy Bentham'ın tasarladığı ve hiçbir zaman gerçek hayata geçirilememiş olan hapishane projesi olan "panoptikon"la ilgili.[33] Bu hapishane modeli, yukarıdan bakıldığında sekizgen biçimindedir; her odası, merkeze dönük hapishane hücrelerinden oluşur. Yapının tam merkezinde ise bir gözetleme kulesi vardır. Bu kuleden bütün hücreler görülebilir, ancak hücrelerden kulede bulunan denetçiler görülemez. Bu hapishanedeki ana amaç, kulede kimse olmasa bile mahkumların her daim izlendikleri fikrine kapılmalarını sağlamaktır.[34]

Han, günümüzde tüm dünyanın, Google, Youtube ve Facebook gibi sosyal ağlar sayesinde, topyekûn bir panoptikona dönüştüğünü söylüyor. Ancak günümüzdeki panoptikonda, Bentham’ın panoptikonundan farklı olarak, bireyler kendilerini özgür sanırlar ve panoptikona kendi istekleriyle dahil olurlar.[35] Bu insanlar kendilerini Youtube’da gönüllü olarak teşhir ederek panoptik pazarda yer alırlar. "Bu kişiler panoptikonun hem kurbanları hem de failleridir".[36] Han’a göre kontrol toplumu, bireylerin kendilerini teşhir etmeye duydukları ihtiyacın, özel alanlarını kaybetme korkularına baskın geldiğinde mükemmelliğe ulaşır.

 

Sonuç

Günümüzdeki kitle iletişim teknolojilerinin en güçlülerden biri olan Youtube'un sloganı broadcast yourself, yani "kendini yayınla". Bu sayede her Youtube kullanıcısının, diğerleri üzerinde sembolik bir iktidar kurmasının kanalları açılıyor. Ayrıca her kullanıcı bir pazarlamacı derekesine indirgeniyor. Projektörler altında şeffaflaştırılan ve mükemmel bir olumlulukla sunulan metalar, derinliksiz, eleştirisiz ve tüketim odaklı yaşam fantezileri sergiliyorlar. Günümüzün en şaşaalı, fakat en mütehakkim gösterisini sunuyorlar.

 



[1] Guy Debord, Gösteri Toplumu, çev. Ayşen Emekçi ve Okşan Taşkent (İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 2016)

[2] Statistic Brain (2016), YouTube Company Statistics, http://www.statisticbrain.com/youtube-statistics/, 23 Mayıs 2017 tarihinde erişildi

[3] C. Smith, 160 Amazing Youtube Statistics (April 2017), http://expandedramblings.com/index.php/youtube-statistics/ , 23 Mayıs 2017 tarihinde erişildi.

[4] J. Baumgartner, Half of Viewers Under 32 Won’t Pay for TV by 2025, http://www.multichannel.com/news/content/50-viewers-under-32-won-t-pay-tv-2025/394391, 23 Mayıs 2017 tarihinde erişildi.

[5] M. Berg, The Highest-Paid YouTube Stars 2016: PewDiePie Remains No. 1 With $15 Million, https://www.forbes.com/sites/maddieberg/2016/12/05/the-highest-paid-youtube-stars-2016-pewdiepie-remains-no-1-with-15-million/, 23 Mayıs 2017 tarihinde erişildi.

[6] Guy Debord, Gösteri Toplumu, çev. Ayşen Emekçi ve Okşan Taşkent (İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 2016)

[7] A.g.e.

[8] Smith, 36 Fascinating YouTube Statistics for 2016, https://www.brandwatch.com/blog/36-youtube-stats-2016/, 23 Mayıs 2017 tarihinde erişildi.

[9] D. Donchev, 36 Mind Blowing YouTube Facts, Figures and Statistics – 2017, https://fortunelords.com/youtube-statistics/, 23 Mayıs 2017 tarihinde erişildi.

[10] Han, Şeffaflık Toplumu, çev. Haluk Barışcan (İstanbul: Metis Yayınları, 2017).

[11] A.g.e.

[12] https://adwords.google.com/, 23 Mayıs 2017 tarihinde erişildi.

[13] A.g.e.

[14] Han, Şeffaflık Toplumu, çev. Haluk Barışcan (İstanbul: Metis Yayınları, 2017).

[15] Ali Artun (2014) Çağdaş Sanatın Örgütlenmesi, Estetik Modernizmin Tasfiyesi, Sanat Hayat Dizisi, İletişim Yayınları.

[16] Guy Debord, Gösteri Toplumu, çev. Ayşen Emekçi ve Okşan Taşkent (İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 2016.

[17] Han, Şeffaflık Toplumu, çev. Haluk Barışcan (İstanbul: Metis Yayınları, 2017).

[18] Han, Şeffaflık Toplumu, çev. Haluk Barışcan (İstanbul: Metis Yayınları, 2017) içinde.

[19] A.g.e.

[20] Guy Debord, Gösteri Toplumu, çev. Ayşen Emekçi ve Okşan Taşkent (İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 2016).

[21] Han, Şeffaflık Toplumu, çev. Haluk Barışcan (İstanbul: Metis Yayınları, 2017).

[22] Guy Debord, Gösteri Toplumu, çev. Ayşen Emekçi ve Okşan Taşkent (İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 2016).

[23] A.g.e.

[24] Han, Şeffaflık Toplumu, çev. Haluk Barışcan (İstanbul: Metis Yayınları, 2017).

[25] A.g.e.

[26] Guy Debord, Gösteri Toplumu, çev. Ayşen Emekçi ve Okşan Taşkent (İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 2016).

[27] A.g.e.

[28] Han, Şeffaflık Toplumu, çev. Haluk Barışcan (İstanbul: Metis Yayınları, 2017).

[29] A.g.e.

[30] A.g.e.

[31] A.g.e.

[32] Guy Debord, Gösteri Toplumu, çev. Ayşen Emekçi ve Okşan Taşkent (İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 2016).

[33] Han, Şeffaflık Toplumu, çev. Haluk Barışcan (İstanbul: Metis Yayınları, 2017) içinde.

[34] A.g.e.

[35] A.g.e.

[36] A.g.e.

Guy Debord, ağ toplumu