Katı Olan Her Şey Harabeleşiyor

17/4/2020 / skopbülten / Gözde Cöbek

Katı olan her şey buharlaşıp havaya karışıyor, kutsal olan her şey dünyevileşiyor, ve insanlar nihayet kendi gerçek yaşam koşulları ve diğer insanlarla ilişikileriyle yüzleşmeye zorlanıyor.

                                                                                                                              Karl Marx

 

Ann Stoler; harabe, harabeleşme ve emperyal moloz kavramları üzerinden geçmişin kalıntılarına dikkat çekerek antropolojide “arkeolojik dönüş”[1] üzerinde durur.[2] “Yapıların, anlayışların ve nesnelerin maddi ve toplumsal ahireti”[3] olarak tanımlar emperyal moloz ya da harabeleri. Stoler’a göre harabeler, bize kolonyal tahakkümün günümüzdeki varlığını gösterir. Stoler’ı ve emperyal moloz kavramını takip eden pek çok araştırmacı, siyasi ve estetik semboller olarak harabelerin ya da harabeleştirmenin nasıl siyasi meşrulaştırma ve ulus inşası için kullanıldığına işaret eder. Bu sembollerin aidiyet hissi, umut, nostalji, melankoli, hatta korku üreten duygulanımsal materyaller olduğunu tartışır.[4]

Koronavirüs salgınıyla beraber şehirler hızla hayalet kentlere dönüşüyor, “turist gözü”[5] harabelerin üzerinden çekiliyor. İçinde bulunduğumuz dönem kendi harabelerini yaratıyor.  Ben bu harabelere, onların yarattığı estetiğe dikkat çekmek istiyorum. Diğer çalışmaların aksine geçmişin kalıntılarından değil geleceğin harabelerinden bahsetmek istiyorum. Kentsel dönüşüm sonucunda, kent formasyonunun yerine kent deformasyonunun sahnesine dönüşen Fikirtepe bu tür harabelerin örneklerinden.

2000’lerden bu yana kentsel dönüşüm projeleri, “depreme dayanıklı binalar yapma” gerekçesiyle İstanbul’un pek çok gecekondu mahallesini hedef aldı. Kent imajına olumsuz anlamda etki ettiği varsayılan bu mahallelerin soylulaştırılması şarttı. 1950’lerden itibaren aldığı göçlerle hızla büyüyen Fikirtepe, Kadıköy merkeze yakınlığı ve çevreyolu bağlantısının kolaylığıyla en çekici mahallelerden biriydi. Fikirtepe Kentsel Dönüşüm Projesi ismi ilk kez 2007’de kondu. Ortalama 200-300 haneden oluşan ve her birinden özel bir inşaat şirketinin sorumlu olduğu 57 adacıktan oluşan epey büyük bir kentsel dönüşüm projesi.[6]

Hane sahipleriyle şirketler arasında oybirliğiyle alınmış bir anlaşma sağlanamayınca proje ve dolayısıyla Fikirtepe’nin yıkımı çıkmaza girdi. Bu çıkmazı çözmek ve yıkımı başlatmak adına hükümet, 2012’de 6306 sayılı kanunu çıkararak kendine gecekondu bölgelerini riskli bölge ilan etme yetkisi verdi. Bir yıl sonra da Fikirtepe, riskli bölge ilan edildi ve 2014’te yapılan resmî törenle oy çoğunluğu sağlanan adacıklarda yıkım başladı. Fikirtepe; yıllarca toz, toprak, hafriyat kamyonları ve gürültüye boğuldu. Tabii bu yalnızca Fikirtepe’nin değil İstanbul’un panoramasıydı.

 

Fikirtepe, 2014. Kaynak: T24[7]

 

Ara vermeyen siyasal krizler, şiddet hareketleri ve o yıl yaşanan küresel ekonomik krizle birlikte 2018’de inşaat sektörü küçüldü.[8] İnşaatlar kimi yerlerde durma noktasına gelecek kadar yavaşladı, kimi yerlerde durdu. Fikirtepe’de ise yapımı süren inşaatlar yavaştan devam ederken, yıkım için boşaltılmış binalar hâlâ metruk, yıkılmayı bekliyordu ve bir süre daha yıkılmayacağa benziyordu. Hafriyat kamyonları ile gürültü gitmişti, lakin toz duruyordu. Bu krizden kurtarmak için inşaat şirketlerine yeni teşvikler verilirken, Fikirtepe’yi bu ikinci açmazdan kurtarmak üzere sembolik bir adım atıldı: 2014’te gerçekleştirilen ilk törenden üç yıl sonra ikinci bir temel atma töreni düzenlendi. Teşvikler ile sembolik tören, büyük projeyi ileri götürmedi. İlerleme durmuş, geriye harabeler kalmıştı.

 

Fikirtepe, 2019. Kaynak: T24[9]

 

Fikirtepe, bugün yapımı bitmiş devasa rezidanslar, sür(eme)mekte olan inşaatlar ile metruk binaların birarada olduğu karmakarışık bir sahne. Kentsel dönüşümden ziyade dönüşememenin manzarası. “Fikirtepe harabeleri”[10] neoliberal kentleşmenin vaat ettiği geleceğin kalıntıları. Bir zamanlar vaat edilen ama şimdi gerçekleşmesi pek mümkün olmayan bir geleceğin anıtları. Bize geçmişi değil geleceği anlatıyorlar: ha geldi ha gelecek diye beklenen ama bir türlü gelmeyen ve aslında gelmeyecek bir gelecek. Bu moloz yığını, günümüz İstanbul’unun politik ve estetik sembolü. Hakikati olmayan, ısrarcı bir ilerleme mitine müdahale eden bir karşı-anıt.[11]

 

Fikirtepe harabeleri

 

Fikirtepe, "katı olan her şeyin buharlaşırken" bir yandan da harabeleştiğini gözler önüne seriyor. Bugünlerde çok dikkat çeken ve özellikle sosyal medyada popüler olan bir başka “harabeleş(tir)me projesi” de Mudurnu’daki Burj Al Babas Projesi. 2011 yılında yapımına başlanan proje; 732 villa, AVM, otel ve iki kongre merkezinden oluşuyordu. İnşaat devam ederken, villaların neredeyse yarısı Katar, Bahreyn, Kuveyt, Dubai ile Suudi Arabistan vatandaşı “müşteri”lere satıldı. Projeyi yürüten inşaat grubu, 2018 yılında konkordato başvurusunda bulundu. Mahkemenin iflas kararı vermesinin ardından proje durduruldu.[12] Bölge, şu an 587 adet şatovari harabesiyle rant estetiğinin örneklerinden birini teşkil ediyor.

 

Mudurnu harabeleri. Kaynak: Sputnik[13]

 

Bu tür çağdaş harabeler, konut projeleriyle sınırlı değil. Fotoğrafçı Seph Lawless, Black Friday[14] isimli kitabında Amerika’daki terk edilmiş alışveriş merkezlerine dikkat çekiyor. İnşaat sektörünün önemli bir kısmını oluşturan AVM’ler, tüketimin nispeten azalması ve tüketicilerin çevrimiçi alışverişe yönlenmesi sonucu hızla boşalıp terk ediliyor, metruklaşıyor.[15]

Pandemiyle hızla hayalete dönüşen kentler, zaten bu metruk yapılaşmayla birlikte yer yer hayaletleşmişti bile. Harabeler, Ann Stoler’ın deyimiyle, haklarında anma törenleri yapılan abidevi “artıklar” değildir yalnızca, insanın elinde kalanlardır.[16] Ve işte bizler de elimizde hayalet şehirlerle, harabelerle, molozla kaldık.

 



[1] Dawdy, S. L. (2010). “Clockpunk anthropology and the ruins of modernity”, Current Anthropology, 51(6): 761-793.

[2] Stoler, A. L. (2008). “Imperial debris: reflections on ruins and ruination”, Cultural Anthropology 23(2): 191-219. Stoler, A. L. (ed.) (2013). Imperial debris: On ruins and ruination, Duke University Press. Bu noktada şunu vurgulamam gerekiyor: Harabelere odaklanan çalışmalar, Stoler’la başlamıyor. Pek çok çalışma, harabelerin ulus inşasında, faşist mimaride, siyasi meşruluk kazanmada, kolonyal tahakküm kurmada vs. nasıl bir rol oynadığına dikkat çekiyor. Bkz. Abu El-Haj, N. (2001), Facts on the ground: Archaeological practice and territorial self-fashioning in Israeli society (University of Chicago Press); Fuller, M. (1988) “Building power: Italy’s colonial architecture and urbanism, 1923-1940”, Cultural Anthropology, 3(4): 455-487; Artun, N. A. (2019), Muhafaza/mimarlık (İletişim Yayınları). Fakat Stoler’ın emperyal moloz kavramından yola çıkan çalışmalarla, Dawdy’nin (2010) deyimiyle, bir “arkeolojik dönüş” oluyor antropolojide.

[3] Stoler, 2008, s. 194.

[4] Bkz. Fontein, J. (2009), “Graves, ruins, and belonging: Towards an anthropology of proximity”, Journal of the Royal Anthropological Institute 17: 706-727; Masco, J. (2008), “ ‘Survival is your business’: Engineering ruins and affect in nuclear America”, Cultural Anthropology, 23(2): 361-398; Navaro-Yashin, Y. (2009), “Affective spaces, melancholic objects: Ruination and the production of anthropological knowledge”, Journal of the Royal Anthropological Institute, 15: 1-18; Pelkmans, M. (2013), “Ruins of hope in a Kyrgyz post-industrial wasteland”, Anthropology Today, 29(5), 17-21; Peyton, J. ve Dyce, M. (2017) “Colony on main: History and the ruins of imperialism in Vancouver’s restaurant frontier, Cultural Geographies, 24(4): 589-609; Pires, E. (2014), “Re-scripting colonial heritage”, Cultura, 11(2): 131-141.

[5] Urry, J. (2002). The tourist gaze: Leisure and travel in contemporary societies. California: SAGE.

[6] Parmaksızoğlu, D. (2016), “Fikirtepe’nin tarihi: İlk yerleşimlerin hikâyesi”, Toplumsal Tarih, 274: 22-23; Tepe, S. (2016), “Urban renewal projects and democratic capacities of citizens”, Mediterranean Quarterly, 27(1): 71-96.

[8] Sönmez, M. (2019) “İnşaatın krizi ve mimar işsizliği”, Mimarlık, 407 (Mayıs-Haziran): 28-31.

[10] Fikirtepe harabelerine ilk defa 2018’de Hakkı Özdal dikkat çekiyor: https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2018/10/19/bugunun-bir-resmi-fikirtepe-harabeleri/

[11] Kapitalist moloz ve geleceğin harabelerine dair başka çalışmalar için bkz. Schwenkel, C. (2013), “Post/socialist affect: Ruination and reconstruction of the nation in urban Vietnam,” Cultural Anthropology, 28(2): 252-277; Yarrow, T. (2017), “Remains of the future: Rethinking the space and time of ruination through the Volta resettlement project, Ghana”, Cultural Anthropology, 32(4): 566-591.

[12] Projenin 2021 yılında tamamlanacağı açıklandı: https://www.haberturk.com/burj-al-babas-2021-yilinda-tamamlaniyor-2540312-ekonomi

[14] Lawless, S. (2014), Black Friday: The collapse of the American shopping mall. Artivist Publishing.

[15] Telif haklarından ötürü Lawless’ın “harabe”lerinden örnekleri yazıya koyamadım. Fotoğraflara bakmak için: https://sephlawless.com/

[16] Stoler, 2013: 9.

harabeler