Kent Hakları Ağı

12/6/2017 / skopbülten / Tuna Pektaş

Özellikle Gezi'den sonra, kentsel yağmanın teşhir edilmesi ve önlenmesi konusunda mücadele eden birçok yerel inisiyatif ortaya çıktı. Bunlar kendi aralarında örgütlü olmasa da ve giderek ivmelerini kaybetse de, kentsel haklar davasıyla öteden beri uğraşan Mimarlar Odası gibi kamusal kuruluşların yanında yer alarak, hem bu davayı yaydılar ve güçlendirdiler hem de çağdaş bir siyasal deneyim yarattılar. Ayrıca, sanatı "direnmek"le (Deleuze), devrimci eylemle (Guy Debord), "toplumsal eleştiri"yle (Adorno) ve en temelinde de özgürlükle özdeşleştiren 'estetikleri' düşünmek için pratikler oluşturdular. Aşağıdaki tarama, kent ve özgürlük alanında mücadele eden kimi inisiyatiflerin kimlikleri üzerine bir derleme, bir kayıt.

 

Taksim Dayanışması

15 Şubat 2012’de içerisinde meslek odaları, dernekler ve siyasi partilerin de yer aldığı seksen bileşenle kuruldu. Baştan, Taksim Yayalaştırma Projesi adıyla başlatılan projeye karşı gelişen tepkilerin örgütlenmesiydi. Çeşitli basın açıklamaları ve eylemlerin yanı sıra Taksim Nöbetleri’ni de gerçekleştirdiler. Gezi Parkı olayıyla birlikte direnişin temsilcisi oldular ve tüm bileşenlerle birlikte toplu kararlar alınmasında, eylemler düzenlenmesinde hatta hükümetle görüşmeler yapılmasında başı çektiler. Hâlâ Gezi'yle başlayan mücadeleyi canlı tutacak eylemler yapıyorlar. Taksim Dayanışması, 30 Mayıs 2017'de, Gezi'nin 4. yıldönümü dolayısıyla bütün bileşenleriyle birlikte yaptığı yürüyüşte, "4 yıl sonra aynı kararlılıkla taleplerinin arkasında" olduklarını açıkladılar: "Biraradayız, susmuyoruz, susmayacağız. Hayır bitmedi, mücadeleye devam ediyoruz." 

www.taksimdayanisma.org

 

 

 

Yeldeğirmeni, Caferağa, Kadıköy Kent, Acıbadem, Koşuyolu, Abbasağa, Şişli Dayanışmaları

Gezi Parkı direnişi süresince İstanbul’da çeşitli mahallelerde toplanan forumlar aracılığıyla kurulmuşlardır. Büyük kısmı artık önceki etkinliklerini yitirmiş olsa da, Kadıköy’deki dayanışmaların, kentsel dönüşümlere karşı basın açıklamaları, toplantıları ve protesto hareketleri devam etmektedir. Örneğin, 2015 yılında Kadıköy’de kartopu oynarken bir esnaf tarafından öldürülen gazeteci Nuh Köklü’nün davasına sahip çıkılmıştır. Acıbadem’de imam hatip lisesine dönüştürülen Ahmet Sani Gezici Lisesi için mücadele edilmiştir. Özellikle Kadıköy Kent Dayanışması, geniş bir destek sağlayarak, mahallelilerin kent hakları konusunda örgütlenebildikleri bir alan açmıştır. 

 

Haliç Dayanışması

Haliç Dayanışması, Temmuz 2013’te, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın açtığı,  Haliç tersanelerini kapsayan Haliçport yat liman ihalesinin yol açacağı tarihsel, çevresel ve kamusal tahribatı teşhir etmek üzere kurulmuştur. Haliç Dayanışması'nın bünyesinde, tersane işçi ve emeklilerinin yanı sıra, İstanbul Barosu, TMMOB, Şehir Plancıları Odası, Mimarlar Odası, siyasi parti temsilcileri, sendikalar, milletvekilleri ve diğer ilgililer yer almaktadır. Haliç Dayanışması kurulurken, "hukuk komitesi", "teknik komite", örgütlenme komiteleri", "medya ve halkla ilişkiler komitesi" gibi çalışma grupları oluşturmuş ve mücadelesini bu komitelerin yaptığı toplantılar aracılığıyla örgütlemiştir.

[email protected]

 

Haydarpaşa Dayanışması

Haydarpaşa Dayanışması, Haydarpaşa Garı ve Limanı çevresinde 2003 yılından bu yana gerçekleştirilmesi tasarlanan kruvaziyer projesi olan Haydarpaşaport’la ilgili gelişmeleri takip etmektedir. Kamu hakkını arayan davalar açmakta, oturma eylemleri gibi eylemler düzenlemekte ve sürekli olarak kamuyu aydınlatmaya çalışmaktadır.

https://www.facebook.com/Haydarpa%C5%9Fa-Dayan%C4%B1%C5%9Fmas%C4%B1-132976733427744/

 

İstanbul Kent Savunması

İstanbul Kent Savunması, Haziran 2014’te, Kuzey Ormanları Savunması, "kent hareketleri", "park forumları", çok sayıda mahalle örgütlenmesi, çevre örgütleri ve Gezi sonrasında İstanbul’un dört bir yanında ortaya çıkan kent dayanışmalarının katılımıyla kuruldu. Amaçları, "İstanbul’u yağmaya karşı savunmak"; yerel inisiyatifler arasındaki dayanışmayı sağlayarak onları gücünü daha da ileriye taşımak. Son zamanlarda, Galata ve Kabataş kıyılarını özelleştiren Galataport projesine karşı, Mimarlar Odası'yla ortak mücadele içine girdiler.

[email protected]

 

Şişli Merkez Mahallesi Forumu

Gezi sonrasında kurulan ve halen devam etmekte olan ender forumlardan biridir. Toplantılarını Sıracevizler Caddesi’nin tek yeşil alanı olan Sıracevizler Parkı’nda düzenlemekte ve her yaştan, etnik gruptan ve sınıftan mahalleliyi biraraya getirmektedir. Forumlarda belirlenen çalışma grupları gönüllülük esasına dayanır. Kent haklarıyla uğraşmanın yanı sıra, Suruç’ta TMMOB’un kurduğu konteyner kent için yardım gecesi yapmışlar ve Suruç’takiler için malzeme bağışı kampanyası düzenlemişlerdir. Ayrıca bir takas pazarı ve açık hava sineması kurmuşlar, haberleşmek ve bilgilenmek amacıyla fanzinler yayınlamışlardır.

 

İşgal Evleri

Amerika’da Occupy Wall Street eylemleriyle gündeme gelen işgal evleri aslında 1970’lere dayanmaktadır. "İşgal Et" eylemleri, o yıllarda Amerika ve İngiltere’de süregelen ekonomik krize karşı işçi sınıfının gösterdiği tepkilerden biridir. Occupy Wall Street eylemleri de vahşi gelir kutupsallaşması karşısında gösterilen bir toplumsal tepkidir. Kendilerini toplumun %99'unun temsilcisi olarak gören eylemcilerin %1'e karşı tepkisidir. Türkiye’deki işgal evleri de aslında dünyadaki diğer örnekleri gibi toplumsal hareketliliğin en yüksek olduğu zamanlara denk gelmiştir. Genellikle yerel dayanışmaların inisiyatifleriyle işgal edilen ve kamusallaştırılan terk edilmiş binalar, kolektif olarak elden geçirilmiş ve isteyen herkes için kullanıma sunulmuştur. Kimi zaman sergilere, atölyelere ev sahipliği yapmış, kimi zaman “sosyal merkez”ler olarak örgütlenmiştir. Ücretsiz yemek dağıtımının da yapıldığı evler, Gezi Parkı sonrası enerjinin en somut ürünlerindendir. Kuşkusuz bu durum devletin gözünden kaçmamıştır. Kapısından polis ve zabıtaların eksik olmadığı işgal evleri zorla boşaltılmaya çalışılmış, onca yıldır kimsenin fark etmediği bu binalar ya yıkılmış ya da kullanılamaz hale getirilmiştir.

 

Don Kişot İşgal Evi 

Türkiye’nin ilk işgal evi Don Kişot, Kadıköy Yeldeğirmeni’nde açılmıştır. Gezi sonrası kurulan Yeldeğirmeni Dayanışması’ndan bir grup gencin başlattığı işgal, semt sakinlerinden de ilgi görmüştür. Don Kişot, bir kültür merkezi olarak tasarlanmıştı. Eşitlik, özgürlük, kardeşlik, bağımsızlık, cinsiyet eşitliği ve mülkiyet karşıtlığı üzerinden ilkelerini belirleyen işgalciler, Don Kişot'u aynı zamanda bir sosyal merkez olarak da kullandı. Kapıları herkese açık olan işgal eviyle ilgili tüm kararlar “ev forumu”nda ortaklaşa alınıyordu. Sürekli polis ablukasına ve sorgularına maruz kalan Don Kişot, 2015 Kasım ayında boşaltılmak zorunda kaldı. 2016’da da yıkıldı. 

 

 

Caferağa İşgal Evi

Kadıköy Caferağa Dayanışması tarafından işgal edilen bu merkez de toplu olarak yönetiliyor ve kullanılıyordu. Birlikte hem yenilip içiyor hem toplantılar düzenleniyor, zaman zaman da sergiler açılıyordu. 2013 sonbaharında işgal edilen bina, 2014 Aralık’ta boşaltıldı. Daha sonra da nedeni bilinmeyen bir şekilde 2016 sonbaharında yandı.

 

Bay Samsa İşgal Evi

10 kişiden oluşan bir grubun işgal ettiği Kadıköy Söğütlüçeşme’deki bu yapının, zaman zaman burada yatıp kalkan evsizler dışında, yaklaşık yirmi yıldır boş olduğu söyleniyordu. Atlattığı bir yangın sonucunda giriş çıkışları kapatılmıştı. Dolayısıyla işgalciler baştan eve iplerle girip çıktılar. Daha sonra da bir merdiven inşa ettiler.

Bay Samsa'yı işgal edenler eylemlerini şöyle anlatıyor: ''Hiçbir ideolojiye bağlı olmadan, "reddet", "işgal et", "yeniden inşa et" fikriyle hareket ediyoruz. Bay Samsa işgal evine herkes girip çıkabilir. Sadece 'üye olanlar' giremez. Bizce Bay Samsa işgal evi hiçbir ülkenin sınırları içinde değildir. Dileyen, gelip aramıza katılabilir ve canı nasıl istiyorsa öyle davranır."[1]

2014 baharında açılan ev 2015 kışında yeterli aktivist kalmadığı için halen kilitlidir. 

 

Berkin Elvan Öğrenci İşgal Evi

Bu işgal evi de, Gezi Direnişi zamanında vurulan Berkin Elvan adına, İstanbul Beşiktaş’ta, Halkların Demokratik Partisi ve Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi üyesi bir grup öğrencinin girişimiyle açılmıştı. Öğrenciler için bir kütüphane ve dayanışma alanı olarak tasarlanmıştı. Ne yazık ki uzun ömürlü olamadı ve 2014 baharında başlayan işgal bir ay sonra binanın boşaltılmasıyla sona erdi.

 

Kent Savunmaları

"Kent savunmaları" Gezi'yle ortaya çıkan inisiyatiflerin en etkin olanlarındandır. Yıllarca talan edilen doğaya ve yaşam alanlarına doğrudan sahip çıkma girişimleri olarak kendisini gösteren bu yapılar, meslek odaları ve bilirkişilerle birlikte çalışarak raporlar hazırlamış, hukuk mücadeleleri başlatmış ve yerel eylemler düzenlemişlerdir. Mahalle forumlarından ziyade kentsel yağma konusunda yıllardır mesleki çalışmalar yürüten meslek odaları aracılığıyla örgütlenmişlerdir.

 

İstanbul Kent Savunması

27 Haziran 2014 tarihinde, Gezi Parkı direnişiyle oluşan hemen hemen bütün dayanışma ve örgütlenmelerin katıldığı yüzü aşkın bileşenle kurulmuştur. Bu çatıya kimi siyasi parti ve meslek odası temsilcileri de dahildir. Yerel sorunlar yerine daha ziyade kentsel ölçekteki sorunlarla uğraşmıştır. İstanbul’un kuzeyinin imara açılması, üçüncü köprü, üçüncü havaalanı gibi projelere karşı basın açıklamaları, eylemler, imza kampanyaları ve hukuk mücadeleleri yürütmüştür. 

[email protected]

 

Kuzey Ormanları Savunması

Gezi Parkı direnişinin hemen ardından, Temmuz 2013’te kurulmuştur. İnternet sitelerinde Kuzey Ormanları Savunması'nın (KOS) "her türlü ekonomik, siyasi ve ideolojik örgütten bağımsız" olduğunu vurgulamaktadırlar. KOS mücadelesini, en geniş şekilde duyurulan, herkesin eşit söz ve karar hakkıyla katılımına açık haftalık forumlarla yürütmektedir. Dolayısıyla özyönetimci bir anlayışı savunur ve bunu hayatın her alanında uygulamaya ve geliştirmeye çalışır. Buna paralel olarak, "tüm hiyerarşileri reddeder ve dönüşümlü görev benimser.”[2]

Kuzey Ormanları Savunması, özellikle imara açılan İstanbul’un kuzeyi, üçüncü köprü ve üçüncü havalimanı, Kanalistanbul gibi mega projelerin yarattığı çevre tahribatına karşı çalışmalar yürütmektedir. 

www.kuzeyormanlari.org

[email protected]



 

 

Kampüssüzler

15 Temmuz darbe girişimi sonrası iktidar tarafından başlatılan cadı avı üniversiteleri de vurdu. Barış için Akademisyenler ve diğer muhalif öğretim üyeleri KHK’lar eliyle üniversitelerden uzaklaştırıldı. Bu uzaklaştırmalara karşı akademisyenler çeşitli dayanışma girişimlerinde bulundular. Kocaeli Dayanışma Akademisi ve Kampüssüzler bu girişimler arasındadır. Kampüssüzler, departmanlara ayrılan bilim dallarını ve bu ayrımı reddetmektedir. Bilgi üretiminin, kolektif olarak işleyen bir rejim çerçevesinde yeniden düşünülüp yeniden yorumlanmasını savunuyorlar. Kendi deyişleriyle“Başka bir Akademi” oluşturmaya çalışıyorlar. Aralık 2016'da ilk toplantısını gerçekleştiren Kampüssüzler 2017 Ocak sonunda da bir "İstanbul Atölyesi" düzenledi. 

 

Kocaeli Dayanışma Akademisi

15 Temmuz sonrası KHK’lar eliyle görevlerinden uzaklaştırılan 19 akademisyenin öncülüğüyle kurulmuştur. Akademi, düzenlediği seminerler ve dersler aracılığıyla, müesses üniversite müfredatlarının dışladığı siyasal ve toplumsal konuları da içeren alternatif bir eğitimden yanadır.

www.kocaelidayanisma.org

 

Tatavla Dayanışma Pazarı

Şişli Kurtuluş’ta, eski adıyla “Tatavla”da, bir grup Fikir Kulüpleri Federasyonu üyesinin girişimiyle kurulan bir dayanışma pazarı. Eşref Efendi Sokak‘ta bulunan mekânda dayanışma için satışlar yapılıyor. Bunun yanında film-belgesel gösterimleri ve toplantılar da düzenleniyor. Tatavla Dayanışma Pazarı çalışmalarını şöyle tanıtıyor:

 

Yaptığınız eşya bağışları ve satın aldığınız ürünlerle lise ve üniversite öğrencileri için sağladığımız burs fonuna katkı yapabilirsiniz. Kullanmadığınız, bağışlamak istediğiniz kıyafet, ayakkabı, çanta, gözlük, takı, aksesuar, kitap, film, ev ve mutfak eşyası gibi ürünlerinizi alıyoruz. Bağışlanan ürünleri ayıklıyoruz. Kullanılmayacak durumda olanları geri dönüşüme gönderiyoruz. Kullanılabilecek durumda olanları satıp, geliriyle lise ve üniversite öğrencilerine burs sağlıyoruz.[3]

 

Tatavla Pazarı halen etkinliklerini sürdürmektedir.

 

 

Çalışan Öğrenciler Dayanışma Ağı

2016 yılı Ekim ayında Türkiye Komünist Gençliği öncülüğünde kurulan ağ, sayıları gitgide artan çalışan öğrenciler arasında bir dayanışma oluşturmaya çalışıyor. Bu dayanışma, hak gasplarına karşı alınabilecek ortak tavırlar kadar, üniversite öğrencilerinin sınav zamanlarında birbirleriyle yardımlaşmasını da kapsıyor. Fakat asıl üzerinde durdukları, öğrencileri daha okurken çalışmak zorunda bırakan sömürü düzeni.  Halen faal durumdadır. 

 

Don Kişot Bisiklet Kolektifi

Don Kişot Sosyal Merkezi’nde biraraya gelen aktivistlerden oluşan kolektif, tüketim kültürüne karşı alternatif bir dayanışma örgütlemeye çalışıyor. Düzenlenen bisiklet turları insan-doğa ilişkisini yeniden düşünmeye çağırıyor; bir yandan da bisiklet kullanımını özendiriyor. Don Kişot İşgal Evi yıkılmış olmasına rağmen bisiklet kolektifi hâlâ faaldir.

 

Bombalara Karşı Sofralar

1980’de ABD’de kurulan Food not Bombs 2004 yılında Türkiye’de bir deneme sürecinden geçti fakat tutunamadı. Daha sonra aranan rüzgâr Gezi Parkı direnişinden sonra geldi ve 2013’ten beri de devam ediyor. Temelde, dünya ölçeğinde silahlanmaya harcanan paranın beslenmeye harcanan paraya göre ne kadar yüksek olduğunu anlatmak ve israfın önüne geçmek amacıyla kuruldu. Bu çerçevede, "son tüketim tarihi"ne yakın ürünlerle, pazarlarda satılamayacağı düşünülüp geride bırakılan ürünler toplanarak ihtiyacı olanlara dağıtılıyor ve birlikte yenilip içiliyor.

https://www.facebook.com/sofralar/

 

 

 

Haydarpaşayı Koru 

Marmara Üniversitesi Haydarpaşa Yerleşkesi, Kasım 2014’te TBMM’den geçen Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) yasasıyla tehlike altına girmişti. AKP, TÜSEB’e bağlı olarak kurulacak Türkiye Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nin merkezi için Haydarpaşa Yerleşkesi’ne göz koymuştu. İlgili yasanın 17 Mart 2015 tarihinde Meclis Genel Kurulu'nda onaylanmasıyla birlikte yerleşkenin Sağlık Bilimleri Üniversitesi’ne devredilmesi kesinlik kazandı. Bunun üzerine, yerleşkede eğitim gören öğrenciler Haydarpaşayı Koru İnisiyatifi adını verdikleri bir oluşum kurdular. Haydarpaşa Kampüsü’nün ve çevresinin bir yağma projesinin kurbanı olması, üniversitelerin ve öğrencilerin kentle olan bağının koparılmaya çalışılmasına yönelik çeşitli paneller, imza kampanyaları ve yürüyüşler düzenlediler. Proje durdurulamasa bile kent hakları savunması konusunda önemli bir bilinç uyandırdı.

[email protected]

 

Yıldız Savunması

Yıldız Teknik Üniversitesi’nden bir grup öğrencinin Mayıs 2015’te kurduğu Yıldız Savunması, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın iki yıl önce katıldığı bir televizyon programında, YTÜ Yıldız Kampüsü ile ilgili olarak, “Biz onların çıkmasını istiyoruz. Çıksınlar ve orası tamamıyla Cumhurbaşkanlığı’na ait bir yer haline gelsin. Ve orayı Cumhurbaşkanlığı İstanbul’da kendisi ayrıca değerlendirsin istiyoruz” sözleriyle başlayan tasfiyeye dikkat çekmek üzere kurulmuştu. O günden bugüne dek öğrenciler üniversitelerine sahip çıkmak adına söyleşiler, forumlar düzenliyorlar. "Okulumuzu terk etmiyoruz" eylemleri düzenleyerek okullarında sabahladılar, finallere okullarında nöbet tutarken çalıştılar. Daha sonrasında Mimarlık Fakültesi’nde bir şenlik düzenlediler. Ancak bugünlerde üniversitenin Yıldız'dan tasfiye süreci hızlanarak sürüyor.

 

Birleşik Haziran Hareketi

Birleşik Haziran Hareketi, 2015 yılında Özgürlük ve Dayanışma Partisi, Komünist Parti, Halkın Türkiye Komünist Partisi, Emekçi Hareket Partisi ve bazı CHP milletvekillerinin girişimiyle kurulmuş olan ve solda ortak mücadeleyi amaçlayan bir yapıdır. Bu yapı sayesinde mahalle forumlarının bir çatı altında toplanması için çaba gösterilmiş ve bu amaçla yerel meclisler kurulmaya başlamıştır. DİSK, TMMOB, Tabipler Odası, KESK gibi birçok meslek örgütü, sendikal örgütler ve muhalif aydınlarla emekçiler de Haziran Hareketi'nin etkinliklerine ortak olmuştur. 

Haziran Hareketi'nin en etkin eylemlerinden biri, 2015 yılında düzenlenen Laik ve Bilimsel Eğitim Boykotu olmuştur. Paris'te çıkan Charlie Hebdo mizah dergisine karşı gerçekleştirilen saldırının ardından düzenlenen "Charlie İçin Ayaktayız!” gösterisi de kitlesel bir eyleme dönüşmüştür. Haziran Hareketi halen çalışmalarına aktif bir şekilde devam etmektedir.

www.birlesikhaziranhareketi.org

 

Ali İsmail Korkmaz Vakfı

Gezi Parkı direnişi sırasında polis tarafından öldürülen Ali İsmail Korkmaz’ın ailesi ve yakın çevresi tarafından kurulan bir vakıftır. Vakfın yaptığı açıklamalara göre amaç Korkmaz'ın düşlerini gerçekleştirmektir:

 

Ali İsmail, 2011 yılında, yani henüz 17 yaşındayken, 'Toplum İçin Gençlik' hareketini başlatmış ve arkadaşlarını da örgütleyerek bu kapsamda birçok etkinlik yapmıştı. Yaptıkları ilk etkinlik okulun bahçesini temizlemek olan bu grup, daha sonra huzurevi ziyareti, engelliler için mavi kapak toplama, ilköğretim öğrencilerine okumayı sevdirme, imkânları kısıtlı olan köy okullarına kitap, kıyafet desteği sağlama gibi birçok etkinlik gerçekleştirdi.

Düşlerinde özgür bir dünya olan Ali İsmail, bu düşlerini gerçekleştirmek için birçok faaliyet yapmıştı ve toplum için yenilerini yapmayı planlıyordu. Hatta bu kapsamda yaptığı ve yapmayı planladığı etkinlikleri raporluyor ve günlüğüne yazıyordu... Yazıları yazma amacı, 'gerçekten toplum için çalışan gençleri, bir yerlere vardırmak, ekibi resmiyete dökmek ve tanınmak' istemesiydi. Yani Ali İsmail şu an yaşıyor olsaydı da muhtemelen toplum yararına çalışmalar yapıyor  olacaktı... Biz ailesi olarak, Ali İsmail’in bu hayallerini bir vasiyet olarak gördük ve onun yarım kalan düşlerini hayata geçirmek için Ali İsmail KORKMAZ Vakfı’nı kurduk.[4]

 

Merkezi Ali İsmail’in memleketi olan Hatay/Antakya’da bulunan Vakıf, sağladığı burs imkânlarının yanında, Suriyeli mülteci gençlerle ilgilenmekte, sivil toplum kuruluşlarıyla dayanışmakta ve gençlik kampları düzenlemektedir

www.alikev.org  [email protected]

 

 


Mekânda Adalet Derneği

Mekânda Adalet Derneği (MAD), daha adil, daha demokratik ve daha temiz mekânlar oluşturmayı hedeflemektedir. MAD’ın ekibi büyük ölçüde şehir plancıları, mimarlar, akademisyenler ve öğrencilerden oluşuyor. Araştırma projeleri geliştiriyorlar, kent içinde yürüyüşler düzenliyorlar. Şehri yürüyerek deneyimlemenin kapısını açıyorlar. Ayrıca, çevre hakları konusunda konuşmalar düzenliyorlar; eğitim programları organize ediyorlar. Oluşturdukları "yardım masası"yla araştırmacı, gazeteci ve öğrencilere bilgi sağlıyorlar. Fikir üretim mekânları olan "beyond ofis"te, çalışmalarını, mimar, öğrenci, tasarımcı, gazeteci ve sanatçılarla paylaşıyorlar. Öte yandan, bir "Mekân Çalışmaları Kütüphanesi" kuruyorlar.

https://mekandaadaletblog.wordpress.com

 

Özgür Kazova Tekstil Kolektifi


 


Şubat 2013’te işten çıkarılan Kazova işçileri hukuk mücadelelerini ve direnişlerini sürdürürlerken Gezi Parkı direnişi patlak verdi. Açtıkları davayı kazanınca, alacakları karşılığında çalıştıkları fabrikanın makinelerine el koydular. Sonunda bir tekstil kooperatifi kurarak kendileri üretime başladılar. İnternet üzerinden satışlarının yanı sıra Eyüp’te de bir mekânları bulunuyor.

Kazova Kolektifi amaçlarını şöyle açıklıyor:

 

Üyeler arası demokratik özyönetim, yeni üyelere açık ve gönüllülük esasına dayalı bir yapı, eşitlikçi paylaşıma dayalı ekonomik model, özyönetime dayalı bağımsız üretim, sürekli eğitim, öğretim ve bilgi paylaşımı, kooperatifler arası işbirliği, tüm toplumsal mücadelelerle dayanışma.[5]

 

Özgür Kazova Tekstil Kolektifi patronsuz üretimlerini sürdürmektedir. 

[email protected]  https://www.facebook.com/OzgurKazova/

 



[1] Bay Samsa İşgal Evi, 2014. (Son erişim tarihi 25.12.2016) http://sosyalsavas.org/2014/03/kadikoyde-yeni-bir-isgalevi-bay-samsa/

[2] Kuzey Ormanları Savunması, 2014. (Son erişim tarihi 25.12.2016) http://www.kuzeyormanlari.org/hakkinda/

[3] Tatavla Dayanışma Pazarı, 2015. (Son erişim tarihi 25.12.2016) https://www.facebook.com/tatavladayanismapazari/about/

[4] Ali İsmail Korkmaz Vakfı (ALİKEV), 2014. (Son erişim tarihi 23.12.2016) https://alikev.org/vakif-hakkinda/

[5] Özgür Kazova Tekstil Kooperatifi, 2014. (Son erişim tarihi 25.12.2016) https://www.facebook.com/OzgurKazova/about/

kent savunması, kent mücadeleleri