Kitap Çevirmenlerinden Çağrı: “Sanatkârlığa dayalı meslekleri algoritmalardan koruyalım...”

28/9/2023 / skopbülten

Çevirmenler Meslek Birliği’nin (ÇEVBİR), yayıncılık alanında tartışılmaya başlanan “makine çevirisi” uygulamalarına dair açıklamasını sunuyoruz. Açıklamanın altında, Fransa’daki çevirmen örgütlerinin bu konuda yayınladığı bildiriden seçtiğimiz pasajlar yer alıyor. Bildirinin tamamı ÇEVBİR’in sitesinden okunabilir: www. cevbir.org

 

   

Fransa’da kitap çevirmenlerini temsil eden iki örgüt, Kitap Çevirisini Destekleme Derneği (ATLAS) ve Fransa Kitap Çevirmenleri Birliği (ATLF), Mart 2023’te çeviri alanında otomasyona karşı bir bildiri yayınladı. ATLAS ve ATLF’nin çeviride “yapay zekâ” uygulamalarının yaygınlaşması üzerine dört yıl boyunca yürüttüğü kapsamlı çalışmaların özeti mahiyetindeki bildirinin, Türkiye’de de yayıncılık alanını meşgul etmeye başlayan “makine çevirisi” tartışmalarına ışık tutacağını ümit ediyoruz.

Bildiride, halihazırdaki “yapay zekâ” uygulamalarının dar anlamda çevirmenlik mesleği üzerindeki olumsuz etkilerinin yanı sıra, dilin ve düşüncenin gelişimi başta olmak üzere daha geniş çaplı toplumsal etkilerine de dikkat çekilmesini önemli buluyoruz. Özellikle düşünce ve edebiyat eserleri söz konusu olduğunda, çeviri zanaatini insana özgü yaratıcılığından koparıp “hız” ve “verimlilik” kaidelerini temel alan bir “üretim girdisi”ne dönüştürme eğilimi gösteren uygulamaların kaygı verici olduğunu düşünüyoruz.

Teknolojik gelişmelerin son tahlilde insan için ve insan yararına olması gerektiği ilkesinden hareketle, bu uygulamaların toplumun tamamını ilgilendiren kapsamlı sonuçlarının tüm yönleriyle tartışılmasından yanayız. Fransız meslektaşlarımız gibi bizler de, “fikrimiz sorulmadan” bize dayatılacak hiçbir uygulamayı kabul etmeyeceğimizi beyan ediyoruz.

Makineleri değil, insanları besleyelim; makinelere değil, insanlara öğretelim...

– ÇEVBİR

 

          

 

Yapay Zekâ ve Kitap Çevirisi: Çevirmenler Şeffaflık İstiyor

ATLAS ve ATLF

Bazı dil çiftlerinde “makine çevirisi” yoluyla elde edilen sonuçların verimli ve doğru olduğu fikri, kitap üretim zincirinin aktörlerini ve kullanıcılarını giderek daha fazla etkisi altına alıyor. Kısa bir süre önce ChatGPT’nin piyasaya sürülmesi, çevirmenler, çizerler ve kod yazarları başta olmak üzere çoğumuzun birkaç sene öncesine kadar hayal bile edemeyeceği kadar yakın bir gelecekle yüzleşmesine sebep oldu. Livre de Poche Yayınları, en son, kitaplarının kapağında görsel üretim algoritmalarının kullanılmasını yasakladı; mahkemelerde eser sahiplerinin yapay zekâ geliştiricilerine açtığı ilk davalar görülmeye başladı bile; bazı seçkin üniversiteler, bu programların belli sınırlamalar olmaksızın kullanılmasını yasakladı…

Sanatkârlığa dayalı meslekleri üretim algoritmalarından korumak için hâlâ zamanımız var.

Çeviri, zekâsı ancak adında kalan yazılım programları karşısında bağımsızlığını koruması gereken bir zihinsel uğraştır.

 

İnsan Çevirisi Nedir?

Çeviri bir zanaat, maharet, yaratıcı bir edim, insani bir deneyimdir. Dilin standartlaştırılmış bir kurallar bütünü değil bir özgürleşme aracı olarak nasıl kullanılabileceğini öğreten büyüleyici, düşünmeyi gerektiren ve büyük ölçüde öznel bir disiplindir.

İnsan çevirisi farklılığa övgü mahiyetindedir, diller arasındaki yapısal mesafeyi açığa çıkarıp yüceltir. Biz çevirmenler küreselce (globish) denen ve iletişimi dilin, sözün ve diyaloğun üstünde tutan tarza uygun edebiyatın her yanı istila etmesine razı değiliz.

Kitap yahut edebiyat çevirisi faaliyet olarak ortadan kalktığı takdirde, olağanüstü bir zihinsel gelişim aracı da onunla birlikte elimizden kayıp gitmiş olacak. Her edebi metin muğlaklıklarla, çevirmen olarak doldurmakla yükümlü olduğumuz boşluklarla doludur. Çeviri üzerine düşünen veya çeviriyle iştigal eden herkes bilir: Çeviride tek tek sözcükleri tercüme etmeyiz; metnin temel kastını, imalarını, kelime oyunlarını, söylenmediği halde edebi metnin kıvrımları arasında varlığını sürdüren şeyleri aktarırız.

 

Neden Yapay Zekâ? Kökeni nereye uzanıyor?

Öncelikle YZ denen teknolojinin gelişimini kuşatan antropolojik, yani insanla ilgili çerçeveden söz edelim. Zira teknolojinin destek aldığı ve himaye ettiği dünyayı anlamak bakımından hiç de yabana atılamayacak bir konu bu. 

Berkeley şehrindeki Kaliforniya Üniversitesi'nde işletme bölümünde doktora öğrencisi ve misafir araştırmacı olan Yaëlle Amsalem, düzenlediğimiz Kitap Çevirisi Toplantıları’nın sonuncusunda, Silikon Vadisi’nin bugün gündemde olan teknolojik gelişmelere hayat vermiş transhümanist idealleri üzerine yaptığı çalışmayı anlattı. Yeni teknolojilerin bu öncüleri Amerikan karşı-kültüründen beslenmişlerdi ve teknolojiyi merkezi devletten kurtulmanın aracı olarak görüyorlardı. Amaçları insanın (psikolojik, fiziksel ve zihinsel) kabiliyetlerini katbekat artırmaktı; bu yolda bilgisayarlar, bilincin sınırlarını genişletmeyi sağlayacak yeni bir LSD gibi görülüyordu. Dev dijital şirketlerin diğer yöneticileri gibi Elon Musk’ın konuşmalarında da bu “liberter” söylemden esintilere hâlâ rastlamaktayız.

Teknoloji trenini kaçırma ve geride kalma korkusu, sık sık olduğu gibi, önce ABD’yi ve peşi sıra Avrupa’daki devletleri bu araştırmalara büyük yatırımlar yapmaya itiyor.

Yine bu kapsamda nanoteknoloji, biyoteknoloji, yazılım ve bilişsel bilimler alanlarındaki araştırmaların giderek daha çok etkileşim içinde yürütüldüğüne tanık oluyoruz. Bunların yol açtığı etik sorunları tartışmanın, tek yanlı biçimde, gerici bir mücadele olduğunun söylenmesi kaygı vericidir; bu sorunların bugün için öncelik taşımadığının öne sürülmesi, veya bu teknolojilerle ilgili tartışmaların bilinçli şekilde kullanılmalarına yönelik sağlam bir çerçeve sağlayamayacağı iddiası da öyle – oysa insan yaşamı açısından baş döndürücü sonuçlar doğuracakları aşikârdır.

 

Yapay Zekâ Çeviride Nasıl İşliyor?  

Teknik bakımdan neler olup bittiğini bir nebze olsun anlayabilmek için, terimleri değiştirmemizin tam sırasıdır. Yapay Zekâ “zeki” değildir, insan yaratımlarını yağmalayarak insan davranışını taklit eder. 

“Makine çevirisi” tabirini bir yana bırakıp “makine çıktısından”[1] bahsetmeliyiz. Daha doğrusu, algoritmalarca üretilen “ön-çeviri”den[2] bahsedebiliriz ki o da STAA’nın deyişiyle “bir dilde yazılmış metnin üretim algoritmaları aracılığıyla bir başka dilde kodlanması”dır.[3] Ve son olarak, güya çeviri yapan endüstriyel yapay zekâ (DeepL, Google Translate ve benzerleri) söz konusu olduğunda, metnin makine tarafından yaratılmadığını,[4] sadece üretildiğini aklımızdan çıkarmayalım.

DeepL, şirketin web sitesinde övündüğü gibi “dünyanın en iyi çevirmeni” falan değildir, çünkü çevirmen değildir.

Yapay Zekâ, kimilerinin bıkıp usanmadan iddia ettiğinin aksine, masum bir araç değildir. Hem, nihayetinde bizi boyunduruğu altına sokacak bir şeyi hâlâ araçtan sayabilir miyiz? Diyelim bugün için onu bir araç saydık, ileride bu iş aletinin efendisi olacağımızın garantisi var mı?

Esas mesele de bu: Meslek erbabı olarak çevirmenler, ne işleyişini ne de kullanım koşullarını denetleyebildikleri, hiçbir şekilde kontrol edemedikleri halde kendilerine dayatılacak bu araç karşısında topluca yabancılaşma riskiyle karşı karşıya.

Öyleyse, metni bu işi meslek edinmiş bir çevirmene doğrudan çevirtmek yerine DeepL ve Google Translate kullanmak niye?

Cevap basit ve net: maliyetler azalsın, teslim süreleri kısalsın diye.

Bu uygulamalara başvuranların bunu alenen kabul etmelerini istiyoruz.

Ve vakit kaybetmeden şunu anlamalarını talep ediyoruz: Çevirmenlik, birçoğumuzun mesleği icra etmesini imkânsız kılacak büyük çalkantılar içine sürükleniyor; bu teknolojinin büyük yaygınlık kazanmasının okurlarda ve toplumun tamamında yol açacağı dilsel, sanatsal ve kültürel yoksullaşma da cabası.

...düşüncemizi ve maharetimizi, “makinelere” bile değil, onları geliştiren ve bizim sırtımızdan kâr edenlere teslim etmeyi istiyor muyuz?

...bizden mesleğimizi tahrip eden teknolojilerin değirmenine su taşımamız ve ekmeğine yağ sürmemiz isteniyor.

Biz makinenin operatörü, makinenin yamağı, Laura Hurot’nun tabiriyle “optimizasyonun hizmetindeki kalite denetçisi” haline gelmek istemiyoruz.


Bugün ne yapmalı? 

Beyinlerimiz hâlâ bize ait olduğuna göre, onları düşüncenin bu tepetaklak gidişini durdurmak için kullanalım.

Herkesi bu konuda şeffaf olmaya çağırıyor ve kitap üretim zincirinin aktörlerini açık şekilde konum almaya davet ediyoruz.

İnsan çevirisini koruyacak birçok önlem bulunabilir, bunları kolektif olarak ortaya koymak bize düşüyor.

Tercihini zihinsel tembellikten yana yapan ve sorumsuzca kâr peşinde koşan kurum ve kuruluşlara devlet yardımı yapılmamalı mesela. Ama hukuka da başvurulmalı. Yayıncılıkta ve yabancı telif hakları bünyesinde, çevirinin özel koşulları şu anda belli değil, açıklık getirilmeli.

Sanatkârlığa dayalı meslekleri üretim algoritmalarından korumak için hâlâ çok geç değil.

 

Ne İstiyoruz?

Biz bir mesleği savunuyoruz, o mesleği aşkla ve maharetle icra edenleri savunuyoruz.

Hemen harekete geçmemiz, bu otomasyona ve yaratıcılığın kısıtlanmasına göz yummamamız, direnmemiz, onu reddetmemiz ve onunla mücadele etmemiz gerekiyor.

Bu teknolojinin çeviri diye görülmesini reddediyoruz, çünkü çevirinin aksine bu teknoloji, metinleri, sesleri ve düşünceleri yavanlaştırıyor. İnsanın gelişimi için gerekli yaratıcılığı baltalıyor. Daha somut biçimde söylememiz gerekirse, bu programları mesleki amaçlarla kullanmak çokuluslu şirketleri ve start-up’ları hiçbir etik kaygı duymadan beslemek ve onlara hizmet etmek demektir.

Dilleri birörnekleştirme dayatmasını reddediyoruz: Hayır, iyi bir çevirmen tarafından yapılmış bir çevirinin iyi addedilmek için görünmez olması gerekmiyor; iyi bir çeviri orijinal metin dediğimiz o dünyayla birlikte yaşamak, onunla birlikte nefes alıp vermek, onu kendi içinde yeniden kurmak, farklı olanla iyi geçinmek ve ona sahip çıkmak zorundadır.

 

Sonuç

ATLF ve ATLAS olarak çevirmenlere ve mesleklerine destek verilmesi çağrısında bulunuyoruz.

Yazarlara, yayıncılara, okurlara, telif ajanslarına, basındaki kültür servislerine, tanıtım yazarlarına, blog yazarlarına, kütüphanecilere, kitapçılara, dağıtımcılara, resmi makamlara, kültür kurum ve kuruluşlarına, yabancı edebiyatları erişilebilir kılan ve seven herkese, okuyan ve üreten herkese… şunu söylüyoruz: Çevirmenleri savunun, yazarları savunun, çalışmalarına destek olun, yaratıcı mesleklerde Yapay Zekâ’yı reddedin ve şeffaflık talep edin.

 

Çevirenler: Aslı Sümer, Devrim Çetinkasap, Nihan Özyıldırım, Savaş Kılıç

Metnin tamamı: çevbir.org

 

 

 



[1] Lille Üniversitesi'nde çokdilli çeviri alanında uzmanlaşmış yüksek lisans programının yöneticisi Rudy Look bu terimi 13-14 Şubat 2023 tarihlerinde Avignon Üniversitesi'nde düzenlenen "Günümüzde Etik ve Çeviri" başlıklı konferansta önermiştir.

[2] SFT temsilcisi Anne-Marie Robert, “Çevirmenlik Mesleği: Mekanik çeviri ne anlama geliyor?”, 39. Kitap Çevirisi Toplantıları, Arles, 2022.

[3] Sanatçı ve Eser Sahibi Emekçiler Sendikası, CNT-SO. Konuyla ilgili olarak çevirmen Laurent Vannini’nin ve illüstratör Obremonde’un 23 Ocak 2023’te Le Monde’da yayınlanan tanıklıkları okunabilir. 

[4] ATLF hukukçusu Jonathan Seror’un ATLAS/ATLF buluşmasında yaptığı “Makine çevirisi ne anlama geliyor?” başlıklı sunumu, 39. Kitap Çevirisi Toplantıları, Arles, 2022.