Mimarazzi’nin Hikayesi

Bu metin, Mimarazzi.com’un kurucusu Sedat Bayrak’la 7 Nisan 2015 tarihinde yazarın yaptığı görüşme ve Mimarazzi hakkında yazılan yazılardan derlenerek oluşturulmuştur.

 

2010 yılında, mimarlık alanındaki çalışma koşullarına tepki olarak, mimarları haklarını aramaya davet eden Sinirli Mimarlar isimli bir web sitesi kurulur ve siteye bağlı sosyal medya hesapları açılır. Site yöneticilerine, kısa bir süre içinde, mimarların iş hayatlarında karşılaştıkları olayları ve deneyimlerini aktardıkları mesajlar yağmaya başlar. Aynı sıralarda, benzer bir içeriğe sahip Mimarlar Anlatıyor isimli web sitesi de faal biçimde kullanılmaktadır.

 

 

 

 

Mimarlık alanında çalışanların kurduğu ve sahiplendiği bu iki site, bir ihtiyacın göstergesidir: sektördeki kötü çalışma koşullarının ve hak ihlallerinin ifşa edilerek, yaşanan deneyimlerin paylaşılması ihtiyacı. Mimarlık sektörü çalışanları birbirlerinden habersiz yaşadıkları benzer sorunları paylaşmak istiyorlardı. Bu koşulların ifşa edilebilmesi için Sinirli Mimarlar’ın yaratıcıları bir süre sonra başka bir web sitesi oluşturdular. Burası, Sinirli Mimarlar’dan farklı olarak, okuyucuların da serbest bir şekilde içerik sağlayabildiği ve deneyimlerini paylaşabildiği basit bir web sitesiydi: Mimarazzi.com. 

2011 yılının Şubat ayında yayın hayatına başlayan Mimarazzi, sadece iki site yöneticisi tarafından kurulmuş ve yine onların internet bilgisiyle hazırlanmış, Wordpress altyapılı bir siteydi. Sitenin kullanıcılarının anonim isimlerle içerik sağlaması gibi, yöneticiler de isimsizdi ve sitenin kim tarafından kurulduğu bilinmiyordu. Böylelikle hem deneyimlerin herhangi bir endişe duymadan paylaşılması sağlanıyor, hem de tek tek şahısların isimleriyle öne çıkması engellenmiş oluyordu. Site herhangi bir kâr amacı gütmüyor ve yazarların ismini gündeme getirmiyordu.

Daha önce kurulmuş olan Sinirli Mimarlar sitesinin sosyal medya hesabından ilk duyuru yapıldı. Mimarazzi’nin twitter hesabı açıldı. Aynı gün Mimarazzi’nin açıldığı Ekşisözlük üzerinden duyuruldu. Böylece Mimarazzi yayın hayatına başlamış oldu. İlk gün 25 gönderi eklenmiş ve siteye 600 kişi girmişti. Gönderilerin sayısı gün geçtikçe katlanarak artıyordu.

Mimarazzi sitesinin konu başlıkları, mimarlık ofislerinin isimlerinden oluşuyordu. Çalışanlar, bu başlıkların altına, gerçek ya da takma herhangi bir isim vermeden yorum yazabiliyorlardı. Mimarazzi sadece üç hafta yayında kalmış olsa da, bu kısa süre içinde yarattığı etkiyle bugün dahi kendisinden söz ettirmeyi başarmış bir site. Bu süre içerisinde 500.000’in üzerinde sayfa gösterimi yapmış olan Mimarazzi, sektördeki birçok kişinin ilgisini çekmişti.

 

 

 

Site ilk günlerde çalışanlar arasında popüler olup yaygınlaştı. Olay henüz işverenlerin kulağına gitmemişti. Siteye yeni başlık açılırken, yani yeni firma eklenirken, cumartesi günleri ve resmî tatillerde çalışılıp çalışılmadığı, yemek ücreti verilip verilmediği, fazla mesailerin ve SGK primlerinin ödenip ödenmediği gibi soruların yer aldığı bir formun doldurulması gerekiyordu.

 

Anonimlik ve Moderasyon

Bir ofis başlığına yazı yazmak için isim vermek, üyelik formu doldurmak, e-posta bildirmek ya da takma ad seçmek gerekmiyordu. Yazıların anonim şekilde yazılabiliyor olması hem özgürlük ortamı sağlıyor hem de bir anlamda dürüstlük getiriyordu. Yazarlar, kendi isimlerinin değil yazılarının içeriğinin öne çıkmasını arzuladıklarından, sadece doğru bilgileri aktarıyorlardı. Öte yandan, isimlerin açığa çıkması ve bununla ilgili yaptırımla karşılaşma olasılığı ortadan kalktığı için, herkes tedirginlik yaşamadan açıkça kendini ifade ediyordu. Yazıların altında gözükecek bir imza, takma isim ya da kullanıcı adı, Mimarazzi’nin mantığına da uymayacaktı. Ayrıca üyelik ismi, o isim altında yazılmış tüm yorumlar birarada değerlendirildiğinde yazarın kimliğini tahmin etmeyi kolaylaştırabilirdi. Mimarazzi’ye katılımın yoğun ve samimi olmasının sebeplerinden biri de anonimlikti.

Anonim kullanım bazı zamanlar kötü niyetli kullanıma sebep olabilir, bu sadece Mimarazzi özelinde değil farklı mecraların forumları için de gözlemlenen bir durum. Bu nedenle sitede moderasyon sistemi geliştirildi. İçerikler eklendiği gibi konuyor, sonradan moderasyon uygulanıyordu. Ayrıca sonu olmayan tartışma ve “karalamalara” izin verilmiyordu. Böylece gereksiz içerik birikmesi engelleniyordu.

 

Nasıl Yayıldı?

Mimarazzi’nin ilk duyurusu Sinirli Mimarlar’ın sosyal medya hesabı ve Ekşisözlük üzerinden yapılmıştı. Ayrıca Mimarazzi’nin bir twitter hesabı açılmıştı. Yayında kaldığı süre boyunca site mimarlık ofislerinde ve sosyal medya üzerinden yaygınlaşmaya devam etti. Mimarazzi’nin sektörde duyulduğu günlerde Cüneyt Özdemir o dönem yayın yaptığı haber sitelerinde Mimarazzi’yi “mimarların wikileaks’i” olarak lanse etti. Fakat Cüneyt Özdemir’in Mimarazzi’yi gündeme getirmesinin ardından siteye mimarlık sektörü dışından da birçok kişi girdiği için, site yöneticileri Mimarazzi’nin yayınını bir süre askıya aldılar. Bu karar, siteyi sadece mimarlık alanı çalışanlarının kullanımına açık tutma amacından kaynaklanıyordu, çünkü alandan olmayanların katılımı sonucu yapılan yorumlar doğruluk değerinden sapmaya yol açabilirdi. Bunun üzerine, mimar olmayanlar siteyi unutana kadar site birkaç günlüğüne kapatıldı.

 

Sitenin Yayın Hayatına Son Vermesi

Mimarazzi’nin, mimarlık alanında çalışanlar dışında geniş bir kitleye yayılmasıyla birlikte, haklarında eleştirel yorumlar yazılan şirketler de durumdan haberdar olmaya başladılar. Bu şirketlerden biri, site yöneticilerine, isminin siteden kaldırılmasını talep eden resmî bir ihtarname gönderdi; firmaya yağan tepkilerden büyük rahatsızlık duyduklarını ifade ediyorlardı. Bunun üzerine site yöneticileri, böyle bir uygulamanın sansür anlamına geleceğini ve sitede isimleri yer alan diğer şirketlere karşı adil bir tutum olmayacağını düşünerek siteyi tamamen kapatma kararı aldılar. Bir yandan da, tebligatı gönderen mimarlık ofisi, hukuk bürosu aracılığıyla yöneticilerle iletişim kuruyor ve maddi-manevi tazminat gibi yaptırımların işleyeceğini belirtiyordu. Yasal sürecin başlatılması, siteye anonim olarak yazanların kimliğinin de ortaya çıkmasına yol açabileceğinden, kapatma kararı tek uygun seçenek gibi görünüyordu.

Mimarazzi’nin kendi isteğiyle değil de, bir şirketin hukuki yaptırım tehdidiyle yayın hayatına son vermiş olması, mimarlık alanındaki yaygın iktidarın, kamusal tartışma ve eleştiri kültürü eksikliğinin bir sonucuydu.

 

 

Mimarazzi Neyi Amaçladı, Neyi Değiştirdi ve Değiştirebilirdi?

Mimarlık sektöründe, kamusal mecralarda hiç tartışılmayan, ancak çalışanların yüz yüze geldiklerinde yakındıkları çalışma koşulları nasıldır? İnsanların bu denli severek seçtikleri bir mesleğin, onları sürekli şikâyete ve mutsuzluğa yönelten çalışma şartları nelerdir? En temel birkaç soruna işaret etmek gerekirse: Başlangıç maaşlarının düşüklüğü, maaşların gününde yatmaması, sigortanın asgari ücretten yatırılması, çalışma saati fazlalığı, ödemesi olmayan/karşılıksız fazla mesailer, maaşın bir kısmının (asgariye tekabül eden kısım) bankaya yatırılıp kalanının elden zarfla verilmesi, stajyerlere yemek ve yol parası verilmemesi ve ofis içi etik meseleler sayılabilir.

Mimarazzi aracılığıyla mimarlık alanındaki çalışma koşullarının düzeltilebileceğine inanmak hayalci bir yaklaşım olabilir. Fakat Mimarazzi, mimarlık sektörü çalışanları için hem geç kalınmış, hem de öğretici bir yol açmıştı. Mimarazzi sayesinde, çalışanlar, yaşadıkları sıkıntılarda tek başlarına olmadıklarını gördüler. Mimarlığın hiç dinlenmeden, yemeden içmeden sürdürülen bir uğraş, bir meslekten öte bir “yaşam biçimi” olup olmadığı konusunda tartışmalar yaşandı. Mimarazzi, kötü çalışma koşullarını dayatan işverenleri eleştiri oklarının hedefi haline getirirken, bir yandan da çalışanların çubuğu kendilerine bükmelerini sağlamıştı: Ne de olsa, kötü çalışma koşullarına gösterilen her tahammül ve müsamaha, işverenlerin bu uygulamalarına süreklilik kazandırır. Mimarlar, uzun mesaileri adeta mesleğin bir gereği gibi görür, hatta zaman zaman bununla övünürler. Mesleklerine olan anlaşılır bağlılıkları, anlaşılması güç bir cefakârlığa dönüşür. Mimarların çoğunun paylaştığı, mimarlığın bir meslekten öte bir yaşam biçimi olduğu inancı, onları kolay sömürülmeye yatkın hale getirir. Bu durum, kötü çalışma koşullarına karşı direnç göstermelerini de engellemektedir. 

Bu nedenle Mimarazzi gerekli bir girişim, belki bir denemeydi: birinin hakkı yendiğinde, buna hayıflanmak yerine, haksızlığa uğrayan kişinin yalnız olmadığı bilinciyle neler yapılabileceğini düşünme çabasıydı.

 

Mimarazzi'nin Yarattığı Etki ve Sonrasında Yaşananlar

Yayın hayatı kısa sürmüş olsa da, Mimarazzi kendi gündemini oluşturdu ve akıllarda kaldı. İlk ortaya çıktığı dönemde mimarlık çalışanları arasında bir birlik sağladığı da söylenebilir. Ayrıca, Mimarazzi’nin yayın hayatına devam ettiği süre boyunca olumlu değişim haberleri gelmeye başlamıştı: Kimi ofislerde, fazla mesainin ardından beş günlük tatil verilmesi, maaşların vaktinde yatırılması gibi düzeltmeler yapılıyordu.

Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Mimarazzi'den sonra, özel sektörde ücretli çalışan mimarlar için bir Çalışma Yaşamı Kılavuzu yayınladı; Kılavuz, “Başka Bir Mimarlık Mümkün” altbaşlığını taşıyordu. İnternet üzerindeki mimarlık yayınlarında ve basılı dergilerde de, meslek yaşamına ve çalışma koşullarına dair haberlerin sayısı arttı. 

Mimarazzi’nin yarattığı gündemle birlikte site yöneticilerine tıp, hukuk ve reklamcılık gibi meslek gruplarından e-postalar gelmeye başladı. Kendi alanlarında da böyle bir sitenin kurulmasını istediklerini belirtiyorlardı. Benzer bir ihtiyacın Türkiye dışında da söz konusu olduğu anlaşıldı: İngiltere, Fransa, Kanada, İspanya, İtalya, Amerika, Almanya'da Mimarazzi’ye benzer siteler açıldı. Özellikle İspanya ve İtalya'da açılan siteler çok popüler oldu ve gündem oluşturdu, medyada geniş şekilde yer aldı. Her ülkenin kendi “mimarazzi”si oluştu. Bugün bu sitelere giriş oranları düşmüş olmakla birlikte, yayınlarına devam ediyorlar.

Mimarazzi kapandıktan sonra, Sinirli Mimarlar’ın twitter hesabından iş kanunu ve çalışma hakları konusunda hatırlatmalar yapılmaya başlandı.

 

 

 

Mimarazzi’nin yayın hayatına son vermesinin üzerinden dört yıl geçti. Bu süre zarfında çeşitli yazı ve araştırmalara konu olan bu üç haftalık süreci başlatan kişi, Arkimeet 2014 etkinliklerinde ortaya çıkarak Mimarazzi üzerine bir sunum yaptı. “Pecha Kucha Night” etkinliğinin ilk konuşmacısı, mimar Sedat Bayrak, mimarlık camiasında büyük ilgi gören Mimarazzi’nin hikâyesini burada paylaştı. Sedat Bayrak, halen, çalışma koşullarına dair yazılarını kişisel web sitesinde ve mimarlık yayını Arkitera’da paylaşmaya devam etmektedir. 

prekarite, mimarlık