/ Sanat-Özgürlük / Solentiname Düşü: Nikaragua’da Sanat, Ütopya ve Kurtuluş

Ernesto Cardenal. Kaynak: ernesto_cardenal

 

Nikaragualı rahip, şair ve devrimci Ernesto Cardenal (d. 1925) 1965’te Nikaragua Gölü’nün güneyindeki Solentiname takımadasında alternatif bir dinî topluluk kurdu. Cardenal’in ütopik deneyi, 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra Latin Amerika’da yayılan Hıristiyan kurtuluş teolojisini temel alan, yerli köylülerden oluşan bir sanatçı kolonisine dayanıyordu. Koloni, Amerikan emperyalizmine ve Somoza’nın diktatörlüğüne karşı çıkarken, toplumsal eşitlik ve komünal paylaşım ilkelerini hayata geçirmeyi hedefliyordu.

Pablo León de la Barra’nın küratörlüğünde New York Üniversitesi bünyesindeki  Washington Square East Gallery’de açılan Dream of Solentiname/Solentiname Düşü sergisi, Solentiname deneyini bir örnek olay olarak ele alarak Orta Amerika’da 20. yüzyıl sonundaki devrimlerde estetik ile politikanın kesişmesini inceliyor. León de la Barra’nın yoğun araştırmalarının ürünü olan sergi, bölgedeki politik mücadelelerin, New York’taki Group Material kolektifi, Amerikalı fotoğrafçı Susan Meiselas ve Arjantinli yazar Julio Cortázar gibi sanatçı ve entelektüeller üzerindeki etkisini de ortaya koyuyor.

 

Susan Meiselas, Nikaragua, 1978. Magnum Photos

 

                                Susan Meiselas. Öldürülen öğrenci liderleri için düzenlenen yürüyüş. Göstericiler, öldürülen FSLN savaşçısı Arlen Siu'nun fotoğrafını taşıyor, 1978 


Sergiden görüntü: Group Material, “Orta ve Latin Amerika’da ABD Müdahalesinin Kaydı”, 1984

 

Julio Cortázar Solentiname’de. Kaynak: pompandintertext.com

 

Marksizmi benimseyen eski bir Katolik rahibi olan Cardenal, Kentucky’deki Gethsemani Manastırı’nda şair, eylemci ve Trappist keşişi Thomas Merton’la çalıştı; Solentiname kolonisini kurtuluş teolojisi ilkeleri doğrultusunda kurdu. Kurtuluş teolojisi, Tanrı’nın yoksul ve ezilenlerin yanında olduğunu ve Hıristiyanların her şeyden önce eşitsizliğin kurbanı olanlar için toplumsal ve politik kurtuluş sağlamakla ilgilenmesi gerektiğini savunur. Cardenal’e göre kurtuluşa ancak, servetin yeniden dağıtılmasını ve yoksulların üretim araçlarından pay almasını sağlayacak sosyalizmle ulaşılabilirdi. Bu tavır, Somoza rejimini devirmek için mücadele eden Sandinist Ulusal Kurtuluş Cephesi’nin (Frente Sandinista de Liberación Nacional, FSLN) anti-emperyalist ideallerini benimsemeyi gerektiriyordu.

Cardenal’in devrimci vaazları, İsa’nın öğretilerine dair bu farklı yorumun politik açıdan kendilerini de içerdiğini hisseden köylüler arasında hızla yayıldı. Cardenal’in Solentiname şapelinde düzenlediği ayinlerde, İncil’den okumalar ve herkese açık tartışmalar yapılıyor, herkesin kutsal metnin yorumlanmasına katkıda bulunması sağlanıyordu – Tanrı kelamının yegâne meşru yorumcularının rahipler olduğu fikrini altüst eden bir uygulamaydı bu. Şapel, hem dinî bir mekân hem de bir sosyal merkez işlevi görüyordu. Solentiname Düşü sergisinde, özgün şapelin yenilenmesinde çalışmış mimar Marcos Agudelo’nun ahşaptan yaptığı bir Solentiname şapeli yapısı da bulunuyor. Yapının içine yerleştirilmiş iki video ekranında, Solentiname yarımadasından belgesel görüntüler ve Cardenal’le yapılmış bir söyleşi yayınlanıyor; duvar fotoğrafları da, Solentiname’deki ütopik düşe mükemmel bir ortam sağladığı anlaşılan yarımadanın tropik doğasını gözler önüne seriyor. Yerleştirmenin içine girdiğinizde, bu kutsanmış mekândaki politik canlanmayı sembolik biçimde yeniden yaşıyorsunuz.

Cardenal şapelde, başta resim olmak üzere şiir ve müzik gibi yaratıcı komünal faaliyetlerin sürdürülmesini de destekliyordu. Ressam Róger Pérez de la Rocha köylülerle atölyeler düzenliyordu; sergide bu primitivist eserlerden örnekler de yer alıyor. Rahat anlaşılan birer alegori olarak tasarlanan eserler, Sandinist devrimi için ajit-prop işlevi de görmüştü.

 

Mariita Guevara, “Jesús expulsa a los mercaderes del templo” (İsa Sarrafları Mabetten Kovuyor), 1981

 

Solentiname Meryem Ana Kilisesi, 1974

 

Sergideki yerleştirmeden görüntü, Marcos Agudelo

 

Cardenal’in hem bir vaiz hem de bir kültür adamı olarak sergilediği olağanüstü yetenek, dünyanın dört bir yanından şairlerin, sanatçı ve entelektüellerin bu ütopya hareketini ilk elden tecrübe etme arzusuyla Solantiname’yi ziyaret etmesini sağlamıştı. 1976’da Arjantinli yazar Julio Cortázar da yarımadaya gitti. Ziyaretinin ardından kaleme aldığı “Solentiname’de Vahiy” başlığını taşıyan kısa öykü, 1984’te Nicaragua tan violentamente dulce adlı kitabında yayınlandı. Sergide hem Cortázar’ın kitabı, hem de kısa öykünün İngilizce çevirisi yer alıyor.  

 

Silvia Benedetti’nin 8 Şubat 2018’de hyperallergic’te yayınlanan The Art of Liberation in a Utopian Nicaraguan Community başlıklı yazısından kısaltılarak çevrildi. Dream of Solentiname sergisi 17 Şubat 2018’e kadar açık kalacak.

sanat-politika, sanat ve direniş, sanat/özgürlük