Sevgililer Gününüz Kutlu Olsun, Kerizler: Damien Hirst Aşk Tanrısını Paraya Çeviriyor

 

 

 

Damien Hirst para sıkıntısına mı düştü? Herhalde değil. O zaman para kazanmakla ilgili psikolojik, entelektüel, hatta belki de estetik bir takıntısı olmalı. Onun amentüsü, para için para. Bir Damien Hirst baskısının havalı bir Sevgililer Günü hediyesi olacağını düşünecek denli saf kurbanlardan para sızdırmaktan gayrı bir nedeni yok yeni sergisinin. Çünkü Hirst, seri olarak üretilmiş ve imzalanmış, inanılmayacak kadar bayağı ve sıradan kalp resimleri ile, aşk furyasından pay kapmak için birbirleriyle yarışan gözü dönmüş perakendeciler kervanına katıldı. Şu işe bakın!

Hirst’ün nokta desenleri epeydir hediyelik paket kâğıdı üreticileri tarafından taklit ediliyordu. Şimdi buna karşılık olarak Hirst, Sevgililer Günü tebrik kartlarından öte özgünlüğü ya da derinliği olmayan baskılar üretiyor.

 

 

 

Kelebekler ve kalpler – her baskıda aynı imge yer alıyor; altın rengi, siyah, kırmızı gibi farklı renk seçenekleri mevcut. Renkler hoş. Kelebek desenlerinin üzerindeki metalik dokunuşlar sevimli ve ifadesiz. Ama neden kelebek? Çünkü, satıcı diliyle, kelebek imgesi Hirst’ün ‘imzası’. Kelebek, Hirst’ü simgeliyor. Klişeleşmiş kalp motifinin içine nakledilince, yarattığı etki aptalca. Sinizmin ulaştığı bayat uç noktası demek ki böyle bir şey.

Hüzünlü olan, bu soğuk kalplere bakınca, onları üretirken eğlenen birisini zihnimde canlandıramıyor olmam. Sanat izlemenin verdiği hazzın bir bölümü, onu yapanın duyduğu hazzı hissettiriyor olmasıyla ilişkili. Bir Jackson Pollock resmi, Sidney Bechet’nin müziği eşliğinde tuvalin etrafında dans edip dönerken boya atan adamı içinde koruyan bir rölik aynı zamanda. Oysa bu baskılara bakınca insanın zihninde uyanan imge, resimleri yapmaları için emrinde çalışanlara talimatlar yağdıran bir Hirst. Yegâne kişisel dokunuşu, imzası.

 

 

 

Oysa bir zamanlar yaptığından zevk alıyor gibi görünen bir Damien Hirst vardı. 20 yıl önce, Turner Ödülü’nü aldığı sıralarda, elinde testere, bir ineği ortadan ikiye biçmek üzereyken dergilere verdiği pozlar var. Bu sergideki minik heykelleri, olsa olsa gerçek heykellerinin eskiden sahip olduğu şok etme ve dehşete düşürme gücünün hüzünlü anıları. Sergide ayrıca basmakalıp sanat nesnesine dönüştürülmüş, kalp biçimli acıklı pembe şekerlemeler var. Asıl hazin olan, bir kavanozun içindeki okla delinmiş kalp. Gerçek bir kalp değil, yalnızca kırmızı reçineden bir yumru; bir zamanlar bir vitrinin içine yerleştirdiği kuzuyu şiirselleştiren genç sanatçıdan geriye kalan budalaca bir hatıra. Turner Ödülü’nü kazandığında acaba Hirst, ölüm saplantısının ve en temel insani duygulara ortak bir sanatsal dil bulma gayretinin onu bu noktaya taşıyabileceğini hiç aklına getirmiş miydi? 20 yıl sonra, üşengeççe kendi geçmişinden yiyerek adını satmakta beis görmeyen vahim bir tecimsel sanatçıya dönüştü.

Başka hiçbir sanatçı Hirst kadar göz alıcı bir biçimde parayla rezil olmadı. Andy Warhol kendisine “sanatçı iş adamı” diyordu ama bu tam da doğru değildi. Ne de olsa bir yandan da inançlı bir sanatçıydı; gizlice aşevlerinde çalışıyordu, düzenli olarak kiliseye gidiyordu ve kariyerinin nihayetindeki başyapıtı Son Akşam Yemeği idi. Jeff Koons her ne kadar aşk hikâyelerine ve velayet davalarına dolanmış olsa da, sanki çocukluğa adanmış dev boyutlu eserler üretirken samimi. Hirst’le kıyaslandıklarında, öteki pop sanatçılar idealist hayalperestler gibi duruyorlar. Sadece Hirst, hakikaten, utanç verici bir biçimde, para sanatçısı.

Şimdiye kadar ciddiye alınan en paraya düşkün sanatçıyı bağrından çıkarmış olması, doğrusu modern Britanya hakkında çok şey anlatıyor. Açıkcası, Hirst bir iş adamı. Artık o bir sanatçı değil. Markasını pazarlıyor, bu sergide insafsızca yaptığı gibi. Gelecek nesiller bu gülünç büyük sanatçı müsveddesini nasıl bir toplumun yarattığını merak edecekler ve vardıkları yargı muhtemelen pek hoş olmayacak.

 

Damien Hirst Love sergisi 21 Şubat’a kadar Londra’da, Paul Stolper galerisinde.

Damien Hirst Love: Valentines Day Hearts Exhibition