/ Tezler / Kara Romantizm, Düşsel İmgeler ve Kâbus Resimleri

 

İlk olarak, 1930 yılında Mario Praz'ın adlandırmasıyla Kara Romantizm (Dark Romanticism), garip görünümlerin resmedildiği, şok ve dehşet tasvirlerinin yoğunlaşıldığı, estetizmle sembolizmin, dekadan (çöküş) ile akıldışılığın kendini iç içe bulduğu bir anlayış olarak sanat dünyasına egemen olmuştur. Ortaçağ'dan itibaren cehennem tasvirleriyle birlikte özellikle 18. yüzyıldan günümüze, insanın iç çatışmalarını yansıtan kara resimler, gotik edebiyatın hayaletlerini, canavarlarını ve histeri krizi içindeki ruh hallerini tuvale taşır. 18. yüzyıldan günümüze sanat eserlerinde yer alan grotesk bedenler üzerinden biçim kazanan karanlık kâbuslar, yıkım ve ölüm içgüdüsü, delilik, gizem, irrasyonellik, suç ve distopik olan tüm olgular, metafizik evrenin varlık alanları olarak, Kara Romantizm'in başlıca öğeleridir.

(Fuseli, Goya, Blake, Delacroix, Redon, Böcklin, Kubin, Von Stuck, Rops, Wood, Bacon bu türde resimler yapmış öncü ressamlar olarak dikkat çeker).

Edebiyatta Kara Romantizm, kendisine neo-gotik (yeni gotik) olarak yer bulurken, akıl çağına, dönemin politikasına ve devrimlere tepki olarak karşımıza çıkar. Karanlık, kasvetli olanın önem kazandığı, daha çok kötümser (pesimist) doğayı ele alan gotik romanlar, günümüze kadar popülerliğini sürdürür. İngiliz Gotiği ile ilişkili olarak, feodal gücün imajları olan şatolar ve kaleler daha sonraları Amerikan Gotiği'nde ev ile ilişkili hale gelmiştir.

(Horace Walpole, Mary Shelly, William Beckford, Matthew Lewis, E.T.A. Hoffmann, R.L. Stevenson, Bram Stoker, H.P. Lovecraft ve E.A. Poe önemli neo-gotik yazarlar olmuşlardır).

Harabeler, mezarlar, manastırlar, ormanlar, malikâneler; paranoya, histeri ve voyörizm (röntgencilik); sınıfsal ayrım, cinsiyetçilik, ataerkil güç, kimlik sorunu, yeni topraklardaki kıyımlar, kâbuslar ve toplumsal düzen literatürde/resimde/sinemada Kara Romantizm'in ilgilendiği konular, mekânlar ve ruh halleri[1] olmuştur. Vampirler, cadılar, demonlar, canavarlar, deli doktorlar, hayaletler ve ucubelerle birlikte düşsel figürler popüler kültüre değin sanat dallarında değişimler göstermiş, resimlerarası ve metinlerarası bir etkileşim içerisinde günümüze kadar kâbusun imajları olmuştur.

(Başta Alman Dışavurumcu filmler olmak üzere Hammer sineması ve B-filmleri gotik korkuyu, kara romantik ögeleri beyazperdeye taşır. C.T. Dreyer, Tod Browning, F. W. Murnau, James Whale gotik edebiyatın ve kara romantizmin imgelerini sinemaya uyarlar).

 

Yazar: CUMHUR OKAY ÖZGÖR

Danışman: YRD. DOÇ. MUSTAFA SALİM AKTUĞ

Yer: Hacettepe Üniversitesi / Güzel Sanatlar Enstitüsü / Resim Anasanat Dalı

Tür: Sanatta Yeterlilik

Yıl: 2017

 

Bu tez özeti yazarı tarafından dergimize gönderilmiştir.  



[1] Freud’un Tekinsizlik (Unheimlich), Jung’un Arkatipleri (Archetypes) ve Lacan’ın Ayne Evresi (Phase of Mirror) gibi teorileri korkuyu merkeze alan yapımlardan çıkarımlar yapılarak ortaya çıkan kavramlar olmuştur.