/ Tezler / Sürrealist Düşüncenin Modernizm Bağlamında Heykel Sanatına Yansıması

 

Alberto Giacometti, Boğazı Kesik Kadın, 1932.

 

Modernizm olarak adlandırılan dönemin kuşkusuz en önemli devrimlerinden biri insanın dinin dogmalarından sıyrılarak kendisini deşifre edilecek bir metin gibi görüp tüm yanlarıyla incelemesine, kabullenmesine ve iç dünyasının karmaşık yapısına, düş alemine ve bilinçaltının verilerine daha analitik yaklaşmasına imkân veren koşulları yaratmış olmasıdır. XIX. yüzyılın insanın yaşam düzenini kökten değişime uğratan olguları sonucunda oluşan bunalıma sanatta Romantizm ile başlayan başkaldırı, günlük hayatın mekanik bir işleyiş kazanan yüzeysel hali ve gündelik sorumluluklar altında ezilip ruhsuzlaşan insanın durumuna karşı öznelliği, iç dünyanın sınırsız zenginliğini, düş ve melankoliyi yüceltmiştir. İnsanı esir eden sistemin dışına çıkma isteği, zihnin, maddi gerçekliğin ötesine geçme arzusunu körüklemiş ve gerçekten kaçış isteği ilk olarak şairleri düş ve sanrı dolu iç dünyalarında doğaüstü imgeler üretmeye itmiştir. Gerçek ile düşün iç içe geçtiği, insan ruhunun karanlık yanlarını da sergileyen geniş kapsamlı bir bilinç anlayışı, sürrealizm akımı çerçevesinde en çok önem verilen unsur olmuştur.

Sürrealist düşünce, XX. yüzyılın psikoloji ve sosyoloji alanındaki keşiflerini de kullanarak, gerçek kavramının sınırlarını genişleten, XIX. yüzyıl duyarlılığının temkinli bir şekilde sanatın alanına soktuğu gündelik hayatın ve sıradan nesnelerin şiirselliği, çirkinin güzelliği, iç dünyanın dış̧ dünyayı şekillendirmesi ve metafor gibi kavramların yapıtlar bağlamında doruk noktasına ulaştığı bir yapıdadır. Sürrealizm tüm sanatsal disiplinlerde nesnelere psikolojik işlevler yükleyen ve sıradan şeylerde şiirsellik bulan bir akımdır.

Kapitalist sistemin getirdiği değer değişimleri her şeyi kısa zamanda eskiye, gözden düşmüş şeylere çevirmekte ve giderek içine kapanan insan çareyi çevresini “kendileştirmeye” çalışmakta, etrafını nesnelerle doldurmakta, kişisel tarihine özgü yığınlar oluşturmakta bulmuştur. Modernizmin nesne fetişinden sürrealistler kendi başkaldırılarını yaratmışlardır: insanın şeyleşmesi; şeylerin insanın arzularını yansıtarak insanlaşması döngüsü ve gözden düşüp bir kenara atılan şeyler ile değersizleşen insan hayatı arasında yakaladıkları lirik bağlantı, onları nesnelere ve eşyalara şiirsellikle yaklaşmaya itmiş ve akımın XX. yüzyıl sanatına en büyük katkısı olan “sürrealist obje” doğmuştur.

Psikolojik metaforuna göre dönüştürülen, deforme edilen, pratik işlevinden ayrılarak sembolik işlevini taşıyan obje, modern heykel sanatına yeni bir boyut kazandırmıştır. Bağlamından kopartılarak kavramsallaşan ve iç dünyanın dış̧ dünyaya yansımasına aracılık eden şiirsel objeyi yaratan sürrealist düşünce,1960 sonrası sanatında da birey ve toplum psikolojisi ile ilgilenen bazı sanatçıların yapıtlarının temelini oluşturur.[1]

 

Yazar: Nur Fulya Asyalı

Danışman: Yrd. Doç. Ayla Aksungur

Yer Bilgisi: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Heykel Anasanat Dalı / Heykel Sanat Dalı

Türü: Yüksek Lisans

Yılı: 2008

 



[1] Bu metin, tezin Yükseköğretim Kurulu Ulusal Tez Merkezi’nde yayınlanan özetinden kısaltılarak alınmıştır. Tezin tamamına https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tarama.jsp sayfasından ulaşabilirsiniz.

tez tanıtımı