Apollinaire’in Katledilişi


 

                                                                                                                         Şairin Esin Perisi. Apollinaire ile Marie Laurençin’in portresi, Henri Rousseau, 1909

 

17 Mart 1916'da, Birinci Dünya Savaşı sırasında Guillaume Apollinaire cephedeki bir Fransız siperinde Le Mercure de France’ın* 426. sayısında bir gün önce yayınlanan, Walt Whitman’ın Edgar Allan Poe üzerine bir yazısını okuyordu. Şöyle diyordu Amerikalı şair:

 

Vaktiyle rüyamda, denizde bir gemi gördüm, geceydi, fırtına vardı […] delicesine yağan yağmur ve esen yel ve kapkara dalgalar arasında yelkenler paramparça, direkler kırılmış… Güvertede uzun, ince, zarif bir silüet, bir adam olduğu zar zor seçiliyor, bütün bu dehşetten, karanlıktan, ve tam ortasında durduğu için onu da önüne katan bu hengâmeden keyif alıyor besbelli. Bu dehşetli rüyadaki silüet Edgar Poe olabilirdi, onun ruhu, kaderi, ve şiirleri – ki onlar da hep dehşetli birer rüya.

 

Gökyüzünden bir düşman kurşunu fişek gibi indi, ve son anda hafif bir eğim yaparak tam siperin içine düştü. Walt Whitman’ın karanlık rüyası, şiddetli bir patlamanın gümbürtüsüyle silindi. Kan, kemik ve beyin parçaları saçıldı derginin üzerine. Guillaume Apollinaire, bir Alman şarapneliyle kafasından yaralanmıştı. Bu asker-şairin miğferi patlama sırasında başında mıydı acaba? Dergiyi çıkaran yayınevinin amblemi olan kanatlı Merkür miğferi, Katledilen Şair’in yazarını kurtarabilir miydi? Yaralarının üzerinde pıhtılaşan kana işaret parmağını batıran Apollinaire, parmağını dudaklarına götürdü ve şöyle  haykırdı: “Ne tuhaf… ne tuhaf bir tadı var… ruhun!” Sonra bayıldı. Paris’e geri gönderildi, 10 Mayıs 1916’da başından ameliyat edildi. 2002 yılında Mercure de France, şairin anısını yâd etmek üzere, Le Goût de... [...Tadı] başlıklı bir dizi başlattı. Bali'nin Tadı, Barcelona'nın Tadı, Belgrad'ın Tadı... Kartpostalları hatırlatan adi bir grafik tasarıma sahip kapakların arkasında, büyük edebiyat gizliydi.

 

     

 

 

Savaştan kısa bir süre önce, On Bir Bin Kırbaç’ın yazarı, Collection des Classiques Galants dizisinde Marquis de Sade’ın eserlerini yayınlamıştı. Sodom’un 120 Günü diziye dahil edilmemişti ama edilseydi, “yüz elli öldürücü günah, ya da dördüncü zümreye ait günahlar”da şu satırlar okunacaktı: “Kadının kafasına kızgın demirden bir çan yerleştirilmiştir… böylece beyni yavaş yavaş erir ve kafası ağır ağır kızarır.” Gökten yağan bombalar,  patlamalar, akkor parçalar, beyne giren ateş ve barut… Kafasından ameliyat edilen, yarası yüzünden zayıf düşmüş olan şair, 9 Kasım 1918’de İspanyol gribinden öldü. Ateşkes’in imzalandığı gün gömüldü. Derler ki tabutu geçerken Parisliler coşkuyla “Guillaume’a ölüm!” diye bağırmaktaymış. Paris halkının şiire ne kastı vardı da şaire bunca hiddet duyuyordu? “Guillaume’a ölüm!” Çoktan ölmüş birinin ölümünü dilemek neden? Onu diriltmek mi istiyorlardı? Dada doğmuştu. “Guillaume’a ölüm!” Fransızların bildiği tek Guillaume, Apoliner, Orfik ve Apolloncu, Yunan Hermes’in üvey kardeşi, Romalı Merkür… Guillaume muydu? İşin aslı bu cinayete davet, başka bir Guillaume içindi: Wilhelm Albert Wlodzimierz Apolinary adıyla Kostrowicki’te doğan Guillaume değil, Hohenzollern’li Fréderic Guillaume Victor Albert için, yani Alman İmparatoru, son Prusya Kralı II. Wilhelm...

Sonra cenaze alayı şairi son ikametgâhına taşımaya devam etti, kısa bir süre sonra Picasso tarafından tasarlanan hüzünlü bir anıtın altında kalacak olan mezarına… Mezartaşında, cam parçalarıyla işlenmiş kalp biçimli bir kaligramda şu sözler yazılıydı: “Yüreğim, tersyüz olmuş bir alev…” Kaligramlar derlemesi, “Barış ve Savaş Şiirleri” altbaşlığıyla, aynı yıl, 1918’de yayınlandı… Mercure de France’tan.

 

                                    "Yüreğim, tersyüz olmuş bir alev..." Zafer Takı’nın altında, Birinci Dünya Savaşı’nda ölen Fransız askerlerinin anısına yakılan ebedi ateş. 11 Kasım 1918’de, saat 18.00’de, Savaş Bakanı Maginot, hiç sönmeyecek ateşi yakar. Fotoğraf: J. Clair-Guyot (L'Illustration, 17 Kasım 1923)

 

Alessandro Mercuri’nin Şubat 2013’te ParisLike dergisinde “The Assasination of Apollinaire” başlığıyla yayınlanan yazısından kısaltılarak çevrilmiştir. Fransızca’dan çevirenler: Paul Stubbs ve Blandine Longre. Yazının İngilizce çevirisi için bkz. The Assassination of Apollinaire

* Le Mercure Galant, Fransa’da 1672’den 1724’e kadar yayınlanan bir dergidir. Modern anlamdaki ilk dergilerden biri olarak nitelenir. 1724’te derginin ismi Mercure de France olarak değiştirilir. Napoléon döneminde, 1811-1815 yılları arasında baskılar sonucu yayınına ara verilir ve 1825’te kapatılır. 1890’da aynı isim altında, Alfred Jarry’nin de aralarında bulunduğu sembolist akımla ilişkili edebiyatçılar tarafından diriltilir ve hem bir edebiyat dergisi hem de yayınevi olarak faaliyetine başlar. Mallarmé gibi bazı şairlerin şiirleri ilk defa burada yayınlanır; André Gide, Colette ve Guillaume Apollinaire'in ilk eserleri bu kitabevinden çıkar.  

 

Apollinaire