Beyrut Sanat Raporu

 

70’li yıllarda ‘Orta Doğu’nun Paris’i olarak bilinen Beyrut, 1975-1991 arasındaki iç savaş sırasında ve 2006’daki İsrail bombardımanında oldukça zor zamanlar geçirmişti. Son yıllarda ise kent, büyük bir değişim içinde. Eski köşkler birbiri ardına yıkılıyor; yerlerine gökdelenler inşa ediliyor. Kent görünürde çok zengin, ama çok düşük ücretlerle çalışan çok fazla göçmen işçiyi de barındırıyor. Beyrut’un, Orta Doğu’da, Dubai’den sonra kredi kartının en çok kullanıldığı ikinci kent olduğu söyleniyor. Gece hayatı da oldukça hareketli. Beyrut’ta birçok din ve kültür bir arada yaşıyor; ve birbirlerine pek dokunmuyor.

Çağdaş sanata gelince, Beyrut, Orta Doğu’nun en hareketli merkezi. Kentte sürekli sergiler, peformanslar, konuşmalar ve festivaller gerçekleşiyor. Beyrut’un iki milyonluk nüfusa sahip bir kent olduğu düşünüldüğünde, barındırdığı etkinlik yoğunluğu inanılmaz görünüyor. Orta Doğu’nun sanat merkezlerinden bahsedilirken sık sık İstanbul ve Beyrut karşılaştırılır. Bana göre, Beyrut’un sanat ortamının en önemli özelliği ve İstanbul sanat ortamından en büyük farkı, dışa açıklığı. Kentin yabacı sanatçılar ile paylaştığı, onlara sağladığı olanaklar, rahatça fark edilebiliyor.

Beyrut’ta yaşayan küratör-yazar Kaelen Wilson-Goldie’e göre “Her ne kadar Beyrut’ta bir modern sanatlar müzesi ve sanata yönelik ulusal fonlar yoksa da, kentte birçok bağımsız sanat girişimi bulunuyor. Her şeye rağmen Beyrut, bölgedeki en aktif ve dinamik çağdaş sanat sahnesi. Bu sahnenin ana karakterleri de, kendi kendilerine organize olmuş olan sanatçı kollektifleri, bağımsız, kâr amacı gütmeyen dernekler … alternatif sergi mekânları, arşivler, dökümantasyon merkezleri.”[1]

 

Beyrut sanatında etkin olan merkezler şunlar :

UMAM Dökümantasyon ve Araştırma Merkezi ve The Hangar: UMAM, arşiv üzerine yoğunlaşan bir yer. The Hangar ise bir sergi mekânı. Burada sergiler, söyleşiler, performanslar ve etkinlikler düzenleniyor.

Askal Alwan: Lübnan Plastik Sanatçılar Derneği’nin idare ettiği bir mekân. Bu derneğin kurmuş olduğu enformel okul, her yıl onbeş “genç ve gelecek vaadeden sanatçı”ya eğitim veriyor. Amaçları, kendi ekollerini sürdürecek bir sanatçı grubu eğitmek. Ayrıca, bir sanatçı yerleşim programları ve bir sergi salonları bulunuyor. Bu mekânda, onbeş günde bir dünyaca tanınan bir sanatçı ile workshoplar ve söyleşiler yapılıyor.

Beirut Art Centre (BAC): Burası, 2009 yılında bir kalıcı sergi mekânı kurmak amacı ile açılmış. Kentin dışındaki endüstri bölgesinde yer alan eski bir fabrika, sergi mekânına dönüştürülmüş. BAC, adeta çağdaş sanatlar müzesinin yerini tutuyor.

Zico House: Yirmi yıldır var olan, kültür merkezi niteliğinde bir mekân. Zico’nun, ailesinden kalan eski bir evde sanatçıları ağırlamaya başlaması ile temelleri atılmış. Bu mekânda workshoplar, toplantılar ve sergiler gerçekleşiyor. Burası, Beyrut’ta bir etkinlik gerçekleştirmek isteyen hemen herkese açık bir yer.

98 Weeks – Araştırma projesi: Küçük mekânlarında workshoplar, sanatçı söyleşileri ve projeler gerçekleştiren küratöryal bir kollektif.

Arab Image Foundation: Orta Doğu’ya ve çevre ülkelere ilişkin eski diaları ve fotoğrafları toplayan, bunların bakımını gerçekleştiren ve en uygun koşullarda arşivleyen bir vakıf. Amacı, bölgenin görsel mirasını belgelemek ve korumak. Arşivi ticari kurumlar küçük bir ücret ödeyerek, ticari olmayan girişimler ise bedelsiz kullanabiliyor.

                   •

Beirut Art Centre’ın kurucularından Marwan Assaf, bir söyleşide Beyrut’un yabancı sanatçılar için bu denli çekici olmasının, paradoksal sebeplerden kaynaklandığını söylüyor. Beyrut, hem bir eğlence merkezi, hem bir savaş bölgesi; hem gelenekselliği ve liberalizmi kaynaştırıyor, hem de üç ayrı dilin ve kültürün yaşam alanı… yani, adeta bir hetoretopia.[2] Gerçekten de, Beyrut’ta günlük hayat hem İngilizce, hem Fransızca, hem de Arapça akıyor. Bu da yabancı sanatçılar için bir çekim sebebi. Kentte kullanılan dil bolluğu ve kentin güçlü uluslararası bağlantıları, Beyrut’un sanat kurumlarına gelen destekleri de önemli ölçüde arttırıyor. Kentte gerçekleşen birçok proje, uluslarası fonlardan destek alıyor. Beyrut’ta, yazılı ve çevrimiçi basın da çağdaş sanatı destekleyen temel unsurlardan. Bidoun, Nafas ve Canvas gibi dergiler İngilizce yayınlanıyor; böylece daha geniş okuyucu kitlelerine ulaşabiliyorlar.

Uluslararası sanat ağlarıyla geliştirdiği sıkı bağlar, Beyrut’un sanat ortamının dışa açıklığından kaynaklanıyor. Dışa açıklık, bu ortamın sanatı değerlendirme mekanizmalarında da kendini gösteriyor. Öncelikli olarak kendi değerlendirme kriterlerini dikkate alan İstanbul’un sanat piyasasının aksine, Beyrut’un sanat piyasası, küresel kriterlere de dayanıyor. Beyrut’ta yaşayan sanatçıların uluslararası sanat ağlarındaki aktivitelerinin yoğunluğu da kayda değer. Tüm bunlar, Beyrut’ta sanatın daha geniş bir perspektiften değerlendirilebilmesini, eleştirilebilmesini mümkün kılıyor.

 

 



[1] http://www.tate.org.uk/research/tateresearch/tatepapers/09autumn/wilson_goldie.shtm

Kaelen Wilson-Goldie, “On the Politics of Art and Space in Beirut”.

[2] http://www.artbasel.com/go/id/mhm/

“Focus on Beirut”, Interview with Marwan Assaf, Makram El Kadi, moderator: Abaseh Mirvali (June 18, 2010, 12.30 p.m).