Fumito Ueda, ICO adlı video oyunu için çizim.
Tüm dünyayı saran Covid-19 virüsü sebebiyle bugün, neoliberal ekonominin post-Fordist özellikleri üzerine yeniden düşünme imkânını kullanmak istiyorum. Malumunuz, evdeyiz. Çin’den başlayıp tüm dünyayı saran Covid-19 virüsü, bazı felsefi tartışmaların da ateşleyicisi oldu. Konu üzerine, sosyal medyalarda paylaşıldığı kadarıyla, Žižek’ten Agamben’e, Jean-Luc Nancy’den Harrari’ye, Türkiye’den de Ali Akay’a kadar birçok düşünür malum virüs nedeniyle şu anki durumu hem felsefi kavramlarla ifade ettiler, hem de toplumsal-politik, ekonomik sonuçları üzerine düşüncelerini bildirdiler. İlgili birçok okur, bu yazıların içeriğine ulaşmıştır diye düşünüyorum.
Bu yazı, Covid-19 nedeniyle küresel çapta yaşananları iki yönden ele almayı deniyor.
i) Neoliberal ekonomi politiğin sınırsız kâr hırsının neden olduğu küresel krizlerin artık sistemsel olarak yönetilebilir olmadığının işareti olarak, bilinmeyen bir düşman imgesinde betimlenen virüs gerçeğini ve buna bağlı olarak geliştirilen yeni biyopolitikayı post-Fordist ekonomi bağlamında ele almak (“evde kal” uyarısının etik bir içeriği olduğu tartışmasına burada girmeyeceğim);
ii) virüsün neden olduğu küresel çaptaki olağanüstü hal durumunu, Carl Schmitt’in Siyasal Teoloji ve Siyasal Olanın Tanımı kitaplarında ortaya koyduğu “olağanüstü hal”, “istisna” ve “dost-düşman” kavramlarıyla birlikte ele almak.
Post-Fordizm’in Küresel Çapta İlanı
Post-Fordist ekonomi, sürekli hareketlilik ve çokyönlülük açısından kamusal ve özel yaşamın neredeyse tümüne yayılan çalışma zamanlarını ve mekânlarını düzenleme konusunda Covid-19 vesilesiyle yeni bir aşamada bulunuyor. Bu yeni aşama, çoklu zaman ve mekânlar konusunu, tek boyutlu bir zaman ve mekâna indirgemek şeklinde kendini gösteriyor (“Evde kal”). Bunun temel sonuçlarından biri, çalışmanın özel hayat çerçevesinde örgütlenmesi olacaktır. Daha şimdiden birçok kamusal işin evden yürütülebileceği dijital programlar hazırlanmış bulunmakta, evdeki zamanın nasıl değerlendirileceğiyle ilgili planlamalar yapılmaktadır. Post-Fordist ekonominin sürekli hareketlilik özelliği kendi ekonomik amaçlarını bu sefer sürekli hareketsizlikte böylece yeniden tanımlamış olmaktadır.
Bu noktada, şunun belirtilmesi gerekir: Neoliberal ekonomide gayri maddi üretimin ürünleri birtakım nesneler değildir artık, toplumsal ve kişilerarası ilişkilerdir ve Covid-19 vesilesiyle bu noktada yeni bir aşamaya geçilmiştir. Bu yeni aşamada toplumsal ve kişilerarası ilişki, başkalarıyla temasın asgari düzeyde olacağı şekilde düzenlenir. Bu yeni toplumsallık ve biyopolitikanın, yeni denetim ve yönetim türlerini hayatın tüm alanına yaymak gibi tarihsel bir fırsatı kaçırmayacağını düşünmek için birçok sebep vardır. En temel neden de küresel kapitalizmin tarihsel tahakkümündeki ısrar olacaktır. Şu an, hastaneleri ve karantina bölgelerini neoliberalizmin yeni sosyal laboratuvarlarından biri gibi görmemek için hiçbir nedenimiz yok.
Olağanüstü Hal, İstisna, Dost-Düşman
Carl Schmitt’e göre, “Somut yaşamın felsefesi, istisnadan ve ekstrem durumdan elini eteğini çekmemeli, aksine bunlarla en üst düzeyde ilgilenmelidir. İstisna, kaideden önemli olabilir”. İstisnai durumu, bu açıdan Covid-19 bağlamında ele almamız gerekiyor. Küresel bir pandemi olarak Covid-19 virüsü, bugün bir istina hali olarak yaşamı yeniden düşünmemizi gerekli kılıyor. Bu konu, güvenlik tedbirlerinin ötesinde, ayrıca ele alınması gereken bir durum.
Schmitt, “Normal olan hiçbir şeyi kanıtlamaz, istisna her şeyi kanıtlar” der. Ona göre, istisna kuralı da kanıtlar, hatta kural sadece istisna sayesinde yaşar. Çünkü istisnada gerçek hayatın gücü, tekrarlanmaktan katılaşmış mekanizmanın kabuğunu kırar.
Bir istisna hali olarak bugün bu küresel pandeminin tüm insanlığa karşı kanıtladığı şey nedir?
Tereddütsüz ifade edilebilir: Küresel çaptaki ekolojik yıkımlar, kirlettiğimiz toprak, hava, su, sonu gelmez savaşlar, sınırsız hesapsız tüketim, yerlerinden yurtlarından göçertilen nüfusların hareketliliği, haddi hesabı olmayan eşitsizlikler vb. çoğaltılabilir. Bir istisna hali olarak bu küresel salgının neden olacağı toplumsal-ekonomik, politik değişim ve dönüşümlerin, günün sonunda küresel kapitalizm için yeni formlarda kendini devam ettireceği bir fırsat olmasına imkân verilmemesi gerekiyor. Bu açıdan Schmitt’in ifade ettiği gerçek hayatın gücünü barındıran bu istisna halini, yeni bir toplumsallığın, doğa yasalarına uygun bir yaşamın göstergesi olarak ele almak tüm yerküreyi bağlıyor.
Schmitt istisnanın yaşamsal gücünün farkındadır. Bir adım ötesinde siyasal olanı oluşturanın istinai haller olduğunu belirtir. Ona göre siyasal olan devlet kavramından önce gelir ve insan veya insan grupları arasındaki ilişkileri ifade eder. Bugün mevcut salgın nedeniyle küresel çapta insanlar arasında gelişen yeni ilişkilerden söz etmek olasıdır. Bunun bir küresel dayanışma şeklinde biçimlenmesi gerekir. Bu küresel dayanışmanın, kapitalist sömürü düzeninin dışında yeni bir yaşam olasılığını gerçekçi kılabileceğini düşünmek için nedenlerimiz var.
Covid-19 vesilesiyle ele alacağımız bir diğer kavram, Schmitt’in olağanüstü hal kavramı. Schmitt’e göre bir istisnai durum nedeniyle verilecek olağanüstü hal kararı, devlet otoritesinin özünü açık bir şekilde ortaya koyar. Çünkü istisnai bir durumda, olağanüstü hal, devletin varlığını tehdit eden tehlikeli bir durum olarak tanımlanır ancak gerçeğe uygun bir şekilde tarif edilemez. Bugün Covid-19 nedeniyle olağanüstü hal ilan edilen ülkelerde, salgına karşı küresel bir işbirliği yapmaktan ziyade kendi egemenlik sınırlarını daha katı sınırlarla belirginleştiren uygulamalar görülecektir. Sınır kapıları kapatılmış, tüm ülke dış düşmana (virüse) karşı karantinaya alınmıştır. Mevcut hukuk düzeni bütünüyle askıya alınmış olup, egemene sınırsız yetkiler devredilmiştir.
Salgın küresel çapta kontrol altına alınıp tedavisi mümkün olduğu zaman, mevcut rejimlerin olağanüstü halin sınırsız yetkilerini devretme konusunda gönülsüz davranmayacaklarını kim iddia edebilir? Fransa’da Macron’un Covid-19’a ilişkin dile getirdiği “görünmez, anlaşılması zor bir düşman” tanımının, yarının küresel virütik savaşlarında, tüm yerküreyi yeni bir terör tanımına zorlamayacağını kim iddia edebilir? Schmitt’in modern devlet kuramındaki dost-düşman ikiliğinin, yerini bilinmeyen, görünmeyen, anlaşılmayan bir tek düşmana “sadece düşmana” bırakmayacağını söyleyemeyiz.