/ Episod / İstanbul'daki İlk Kapalı Gişe ("Blockbuster") Sergisine Dair

İstanbul’da henüz sanat patlamaları olmamıştı... Büyük küratörlerimiz daha doğmamıştı... Özel müzelerimizde uzun kuyruklu sergiler yapılmamıştı... Tarih 1960’ların sonuydu... Sanatın yapılmadığı söylenen zamanlar... İşte ilk kapalı gişe sergisi, bu tarihlerde Resim ve Heykel Müzesi’nde düzenlenmişti.

Resim ve Heykel Müzesi’ne Halil Dikmen’den sonra müdür olan ve 1962-69 yılları arasında bu görevi sürdüren Nurullah Berk, bir D grubu üyesi olarak elbette Avrupa sanatına kayıtsız şartsız bağlılığıyla bilinmekteydi. Sık sık Paris’teki müzeleri gezer, müdürlüğünün öncesinde dahî Resim ve Heykel Müzesi’nin gelişmesi için öneriler üretirdi. 1938 yılında Ulus Gazetesi’nde yayınlanan bir yazısında şöyle diyordu:

“Müzenin bilhassa modern devirde yaşayan, canlı bir unsur olarak sosyal hayatta faal bir rol oynayan bir müessese olması lazımdır. Bu telakki çok yenidir. Henüz pek yakın bir düne kadar müzeler birer mabed veya mezarlık, şaheser ziyaretgâhları gibi ara sıra gezilen abus yüzlü yerler idi... Bugün Fransa’nın hemen hemen bütün belli başlı müze ve daimi sergilerinde yapılmakta olan yenilikler bize bu hususta yol gösterecek mahiyettedir... Bütün bunlardan maksad ne idi? Müzeleri ölü birer antite olmaktan kurtararak canlı ve daima yenilenen birer kültür kaynağı haline sokmak, mazinin eserlerini muhtelif vesilelerle yeni yeni sergiler halinde halkın tetkikine ve istifadesine arz etmek.”[1]



Nurullah Berk


İşte Nurullah Berk, yukarıda değinilen düşüncelerini uygulamaya koyar ve müdürlüğe gelince geçici sergilere ağırlık verir. Gerek yurtdışındaki ilişkileri sayesinde, gerekse müdürlüğünün, kültürel alışverişin (dolayısıyla sergi alışverişinin) ülke pazarlama ve diplomasi için bir araç olarak[2] kullandığı bir döneme denk gelmesinden ötürü, her yıl ortalama iki geçici sergi düzenlemeyi başarır. Bu sergiler içinde en sansasyonel olanı ise 16 Haziran 1969 yılında açılan XX. Yüzyıl Fransız Sanatı sergisi olur. Sergi, 1890-1950 yılları arasında nam salmış, aralarında Signac, Picasso, Braque, Gris, Matisse, Gaugin, Leger gibi modern sanat açısından önemli isimlerin de bulunduğu 50 Fransız sanatçının 50 eserini içerir. Üstelik bu sergi, günümüzde sıklıkla yapıldığı gibi bir müze ile anlaşılması ve depolarında bulunan kimi eserlerin getirilmesi yoluyla kurulmaz. Nurullah Berk bizzat Paris’in belli başlı galerilerini gezer, eserleri seçer, galerilerle ayrı ayrı anlaşır, eserlerin ayrı ayrı düzenlemesini yapar, kısaca sergiyi “curate” eder. O döneme kadar yapılan en geniş kapsamlı Fransız sanatı sergisini müzesine getirdiğinde, bunu günümüzde görülmesi pek de mümkün olmayan, idrak edilmesi bile güç olan bir motivasyonla yaptığı söylenebilir. Bu denli önemli bir sergi olmasına rağmen “duhuliye parası” (giriş ücreti) bile alınmaz, Resim ve Heykel Müzesi kapılarını sanatçılardan esnafa kadar herkese açar.

Ankara Sanat Dergisi bu sergiyi “Resim ve Heykel Müzesi beş hafta boyunca izleyiciler tarafından bir sanat kâbesi gibi tavaf edildi” diye yazarak duyuracak, ziyaretçi sayısının 40 bini aştığını müjdeleyecektir.[3] Aynı dergide yazan Nihat Akyunak da sergiyi şöyle anlatır:

“Resim ve Heykel Müzesi’ndeki bu sergi dolayısıyla müze en canlı günlerini yaşıyordu muhakkak ki. Müze kuruldu kurulalı böyle bir ziyaretçi akınına sahne olmamıştı herhalde. Görmeye alışık olmadığımız bir kalabalık, yıllar yılı özlemini duyduğumuz bir ilgiydi bu... Müzede farklı bir hava vardı. Afişler, pankartlar, vitrinleri dolduran kitaplar, röprodüksiyonlar ve tıpkı bir eski Mısır tapınağında dindarları asıl mabede götüren sfenskli yolda olduğu gibi ziyaretçiyi 50 ünlü ressamın 50 ünlü orijinal eserlerinin sergilendiği salonlara götüren koridorlar üzerine asılmış yine çağdaş Fransız ressamlara ait eserler... Avrupa müzelerini görmekten yoksun bulunan sanat kitlesi sadece röprodüksiyonlar ya da sanat sayfalarında gördükleri eserlerin orjinallerini incelemek (için) müzeyi birden fazla ziyaret etmiştir.”[4]

Çıkan yazılardan sadece sanatla ilgilenenlerin değil, geniş bir kitlenin sergiyi gezdiği anlaşılır. Görünüşe göre bu da kimilerini rahatsız etmiştir; tıpkı Louvre Müzesi’nin kamuya açıldığı ilk dönemlerinde olduğu gibi “halkın” sanatı anlamadığından yakınılmıştır. Örneğin Hasan Kavruk şöyle yazar:

“... müzeyi gezen meraklı halk kitleleri arasından ‘Böyle resim olur mu? Bunun alasını ben dahi yaparım. Vazgeç yahu! Değmez hepsini görmeye, vaktine yazık. Bunlar mı imiş milyonlar değerinde diye arşı alaya çıkardıkları eserler? Bırak yahu bizimle alay ediyorlar bu adamlar...’ gibi çatlak ve kulakları rahatsız eden sesler çıkmakta idi...”[5]. Kavruk “halkın”, özellikle Picasso, Braque, Leger gibi sanatçıları hiç anlamadıklarını; Valotton, Bombois, Matisse'inkiler gibi daha “anlaşılır” eserleri sevdiklerini gözlemler.

Görüldüğü gibi, 1969 yılında, İstanbul’da sanat patlamasının yaşandığı bugünlerden yıllar önce, Resim ve Heykel Müzesi’nde bugünü aratmayacak kadar görkemli bir blockbuster sergi olmuştur... Özel sermaye destekli müzelerde, halkla ilişkiler ve reklam departmanlarının yoğun işbirlikleriyle açılan kuyruklu sergilerden çok daha önce, Nurullah Berk bugün unutulmuş olan (unutulması gereken) dürtüler, şevkler ve heyecanlarla bir “ilki” yapar. Bunu bir kamusal sanat müzesinde, devletin Resim ve Heykel Müzesi’nde yapar... Fakat bu sergi de unutulur. Resim ve Heykel Müzesi’nin bir zamanlar bir sanat kâbesi gibi gezildiği unutulmalıdır ki İstanbul’daki sanat patlaması New York Times’larda küresel reklamını yapabilsin...

 



[1] Berk, N., “Güzel Sanatlar Galerisi ve Bir Temenni”, Ulus Gazetesi, (21 Ocak 1938).

[2] Bu konuda Brian Wallis’in ilginç ve önemli tespitleri için bkz. Brian Wallis, "Ülkeleri Pazarlamak: Uluslararası Sergiler ve Kültür Diplomasisi", A. Artun (der.) Sanat-Siyaset: Kültür Çağında Sanat ve Kültürel Politika (İstanbul: İletişim/ sanathayat dizisi, 2009), ss: 255-281.

[3] Anonim, “XX. Yüzyıl Fransız Resim Sergisi’nden İzlenimler”, Ankara Sanat, (Eylül 1969, yıl: 4, sayı: 41).

[4] Akyunak, N., “XX. Yüzyıl Fransız Resim Sanatı Sergisi”, Ankara Sanat, (1969, yıl:4, sayı:40),  s:10.

[5] Kavruk, H., “XX. Yüzyıl Fransız Sanatında Resim ve Heykel Müzesi”, Ankara Sanat, (1969, yıl: 4, sayı: 40), s:16.

müze, episod