Jeff Koons’un Paris’e Hediyesine Red

25/1/2018 / skopbülten

Paris’te 2015 Kasım’ında gerçekleştirilen terör saldırılarından tam bir yıl sonra, Paris Belediye Başkanı ve ABD Büyükelçisi, büyük bir tantanayla gerçekleştirdikleri basın toplantısında, Amerikalı sanatçı Jeff Koons’un terör kurbanlarının anısına Paris kentine bir heykel bağışlayacağını ilan ettiler: Lale Buketi. Her ne kadar gerekli izinler daha alınmamış olsa da, 12 metrelik heykelin çağdaş sanat merkezi Palais de Tokyo ile Modern Sanat Müzesi’nin arasındaki meydana dikilmesi öngörülüyordu. Elinde renkli çiçekler tutan dev boyutlu el heykeli, 1886’da Fransa’nın New York kentine hediye ettiği Özgürlük Heykeli’nin meşale tutan eline bir göndermeydi. ABD ile Fransa arasındaki dayanışmayı vurgulayacak ve bu zor zamanlarda iyimserlik yayması beklenen heykel, renklendirilmiş bronz, paslanmaz çelik ve alüminyumdan üretilecekti. Koons’un Paris’e hediye ettiği fikrin yüklü bir fiyat etiketi vardı: 3,5 milyon avro. Uygulanması için bir vakıf bağış toplayacak, ama altyapıyı Paris Belediyesi üstlenecekti.

‘Hediye’, büyükelçinin fikriydi. Verilen bir hediyeyi reddetmek yakışık almasa da, Fransız kültür çevreleri heykelin Paris’e dayatıldığını düşünüyorlardı. Popüler kültürden aktardığı  kitsch nesneleriyle ünlenen Koons, heykelinin Parislilerin yaşadıkları trajediyi atlatmalarına yardım edecek bir optimizm sembolü olduğunu iddia ediyordu ama onlar iki yıl boyunca terör saldırılarına maruz kalmak yetmezmiş gibi, şimdi bir de Koons’un biçimsiz heykeline tahammül etmek zorunda olmaktan şikayetçiydiler. Eleştirmenlerine göre heykel Paris’i ya da terör kurbanlarını onurlandırmaktan ziyade, Koons’u taçlandırıyordu. Mesela Fransa’nın önde gelen kamusal radyo istasyonlarından biri olan France Inter’in sanat eleştirmeni Isabel Pasquier, “sanatını beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz ama Jeff Koons bir işadamı; hiç gecikmeden şunu anladık ki, o aslında Paris’i kendisine hediye ediyor” diyordu.[1]

 

Jeff Koons 2016’da Lale Buketi’ni sunarken.

 

Koons, Le Figaro’ya verdiği demeçte “bu heykelin güncel hadiselerle hiçbir alakası yok, tümüyle Amerika’nın değerlerini yansıtıyor” demişti: “Lale Buketi’nin, geçici olayların ötesinde olduğunu, mevcut ânı aştığını ve geçmişten, ta Antik Yunan’dan bugüne ulaştığını düşünüyorum”. Başka bir demecinde de heykelinin yalnızca Özgürlük Heykeli’yle değil Picasso’nun Dostluk Buketi’yle ve Vazolu Kadın başlıklı heykeliyle de diyalog kurduğunu; Monet’nin empresyonist, Fragonard’ın Rokoko çiçeklerini akla getirdiğini söylüyordu.

 

Jeff Koons, Laleler, 1995-2004. Devasa ölçekte bir buket balon-çiçek.

 

Güya 2017 yazında tamamlanması planlanmış olan heykel Almanya’daki bir fabrikada üretiliyor. Bağış toplama süreci beklenenden yavaş ilerliyor. Seçilen yere konulması için gerekli izinler ise hâlâ alınmış değil. Zemini güçlendirmek için yeraltına inşa edilmesi gerekecek kolonların Palais de Tokyo’nun bodrum katındaki salonlarını bölüntüye uğratacak olması yöneticilerini kara kara düşündürüyor.

 

Reddiye

21 Ocak 2018’de Libération gazetesinde Koons’un heykelini reddeden bir açık mektup yayınlandı. İş işten geçmeden projeden “bilgece” vazgeçilmesini talep eden 24 imzacının arasında Christian Boltanski gibi sanatçılar, eski Kültür Bakanı Frédéric Mitterrand gibi siyasetçiler, müze çalışanları, küratörler ve koleksiyonerler vardı ve itirazlarının gerekçelerini sıralıyorlardı:

 

Biz sanatçılar, siyasetçiler ve Fransız sanat dünyasının temsilcileri, bu girişimin durdurulmasını talep ediyoruz.

Projenin birçok nedenden dolayı şok edici olduğuna kuşku yok. Tüm nedenleri göz önüne alarak, yol yakınken bu işten caymak, bilgece bir davranış olur.

Her şeyden önce sembolik olarak 13 Kasım 2015 saldırısının kurbanlarına ithaf edilen ve sanatçısı tarafından “Paris’te yaşanan korkunç olayların üstesinden gelebilmek için, anımsamanın, iyimser olmanın ve iyileşmenin sembolü” olarak önerilen heykel, seçimi ve özellikle konumu itibariyle bu trajik olaylarla alakalı değil. Oportünist, hatta alaycı ama en hafifinden şaşırtıcı görünüyor.

Demokratik açıdan bakacak olursak, tarihsel ve kültürel prestiji bu denli yüksek bir yere konacak benzersiz öneme sahip bir heykel için alışılageldiği gibi açık çağrı yapılması ve Fransız sanatçılara da katılım olanağı tanınması gerekmez miydi?

Mimarlığı ve kültürel mirası göz önüne aldığımızda, 12 m yüksekliğinde, 8 m genişliğinde ve 10 m derinliğe inen bu devasa heykelin görsel etkisi, Palais de Tokyo ile Modern Sanat Müzesi’nin kolonadlarının uyumunu bozacak, Eiffel manzarasını örtecek.

1980’lerde parlak ve yenilikçi bir sanatçı olarak görülse de, Jeff Koons o zamandan bu yana endüstriyel, göz alıcı ve spekülatif sanatın sembolü haline geldi. Atölyesi ve tacirleri, hiper-lüksün çokuluslu tedarikçileri. Onlara bu derecede bir görünürlük sağlamak, reklama ya da ürün yerleştirmeye girer. Hele ki heykelin genç sanatçılara ve Fransız sanat sahnesine yer açan iki önemli kültür kurumunun arasına konacağı düşünülürse, bu proje sanatsal açıdan da epey münasebetsiz. Oysa inanılmaz derecede canlı olan ülkemizin yaratıcı camiası böyle bir olanaktan büyük yarar sağlardı.

Finansal yönden ise, bu heykelin devlete ve dolayısıyla vergi ödeyenlere ciddi bir maliyeti var. Sanatçının hediye ettiği yalnızca ‘fikri’ ama heykelin yapımının ve yerine konmasının maliyeti olan 3,5 milyon avronun, sanat hamilerinin bağışlarıyla karşılanması öngörülüyor; çoğu, katkılarının %66’sı kadar vergi indiriminden yaralanacak olan Fransızlar. Kaldı ki, zeminin sağlamlaştırılması için Palais de Tokyo’nun bodrum katında yapılacak çalışmalar bu sanat merkezinin bazı mekânlarının uzun süre kapalı kalmasına ve binaya giriş çıkışların zorlaşmasına neden olacak.

Heykelin 35 tonluk yükünü Palais de Tokyo’nun sergi alanlarının üzerine bindirmenin yaratacağı mühendislik sorunları ise kuşkusuz teknolojik bir zorlama. Zaten güvenliği tartışmalı olan bu projenin uzun vadede yaratacağı sonuçların bilinmezliği de cabası.

Hediyeleri takdir etmiyor değiliz ama bedelsiz, koşulsuz ve art niyetsiz olanları.[2] [NAA]

 

 


Jeff Koons