Koç Çağdaş Sanat Müzesi’nde Osmanlı Esprisi

23/7/2013 / skopbülten

2016’da açılması planlanan Koç Çağdaş Sanat Müzesi’nin mimari projesi geçtiğimiz gün belirlendi. Vehbi Koç Vakfı, tüm dünyadan yarışmaya katılan 20 mimarlık ofisinin önerileri arasından Grimshaw Mimarlık’ınkini seçti.

Çağdaş sanatın ontolojisinin ve çağdaş sanat eserlerinin nasıl müzeleştirileceğinin sorgulandığı bir dönemde uygulanacak olan proje, Vakfın vizyonu doğrultusunda, “gittikçe büyüyen Koç çağdaş sanat koleksiyonunu mümkün olan en geniş izleyici kitlesine ulaştırmayı ve eserleri ulusal, yerel ve uluslararası bağlama yerleştirmeyi” amaçlıyor.[1] Bu doğrultuda, müze binası, “içinde bulunduğu mahallenin bir uzantısı gibi” algılanabilmesi arzusuyla tasarlanmış ve yapının “Türkiye’nin mimarlık tarihinden beslenmesi” uygun görülmüş.[2] Müze, son yıllarda hızla ve şiddetle değişime uğrayan Beyoğlu ilçesinin Dolapdere semtinde yer alacak. Geleneksel Osmanlı mimarisinden esinlenerek hazırlanan proje, iç mekânla dış mekân arasına kesin sınırlar koymayarak, yapıyla çevresi arasında ahenkli bir birliktelik oluşturmayı hedefliyor. Yapının içinde ve etrafında yer alacak halka açık alanlar sayesinde müze mahallenin canlı ve hareketli yaşantısına katılacak. Yapının dış cephesinde ise, yine Osmanlı mimarisinden ilham alan geometrik çinilere yer verilecek.

New York, Londra, Melbourne, Sydney ve Doha’daki ofislerinde 325 kişinin çalıştığı Grimshaw Mimarlık’ın ortaklarından Kirsten Lees, Koç Çağdaş Sanat Müzesi’nin yalnızca “İstanbul’daki çağdaş sanat ortamına damgasını vurmakla” kalmayacağını, aynı zamanda “zengin ve çok renkli Beyoğlu ilçesinin yenilenmesine” de büyük katkısı olacağına inandıklarını açıkladı.[3]

 


 

 

Vehbi Koç Vakfı’nın kurumsal çağdaş sanat koleksiyonu, 2007 yılında kendisi de çağdaş sanat koleksiyoneri olan Ömer Koç tarafından, “bir çağdaş sanat müzesinin omurgasını oluşturmak üzere” kurulmaya başladı. Vakfın 2010 yılında Beyoğlu’nda, “yeni üretimlere destek vermek ve bu üretimleri sergilemek, sanatçılara ve yapıtlarına görünürlük kazandırmak”[4] amacıyla açtığı ARTER, “desteklediği üretimlerle” ileride açılacak müzenin çağdaş sanat koleksiyonunun genişletilmesine katkıda bulunuyor.

Çağdaş bir müzenin mimarlığının Osmanlı’ya öykünmesi, ister istemez AKP döneminde sanatın muhafazakârlaştırılmasıyla çağdaş sanatın yükselişi arasındaki bağları düşündürüyor. [ZB-NAA-AA]