Kopya Eserler ve Sanat Dünyasındaki Yozlaşma

15/4/2013 / skopbülten

Robert Driessen gelmiş geçmiş en başarılı sanat eseri kopyacılarından/sahtekârlarından biri. Otuz yıllık sahtecilik meşgalesi süresince özellikle Giacometti kopyaları üzerine uzmanlaşmış. Şimdilerde Avrupalı otoritelerin eline düşme endişesinden uzakta, Tayland’da küçük bir kafe işleterek yaşamını sürdüren Driessen bu öyküsünü anlatma kararı almış. Polise göre Driessen resim ve heykel dahil en az bin adet kopya eser üretmiş. Bu kopyalardan elde ettiği gelir ise yaklaşık 3 milyon avro. O ise ne uzak bir ülkede hapis hayatı yaşamaktan şikâyetçi, ne de yaptıklarından pişman. Ancak kopya eserlerle ilgili insanların bazı gerçekleri bilmesinin vakti geldiğini düşünüyor.

Driessen’e rakip olabilecek hatta ondan çok daha medyatik bir diğer kopyacı ise Wolfgang Beltracchi. O da benzer bir zaman içinde en az 100 ekspresyonist resmin kopyasını yapmış ve tüm bunlardan yaklaşık 30 milyon avro gibi bir gelir elde etmiş. Aralarındaki en temel fark ise Beltracchi’nin üç yıl önce yakalanarak cezaevini boylaması.

En pahalı heykel sanatçısı

20. yüzyılın en büyük sanatçılarından Alberto Giacometti, bugün heykelleri en pahalıya satılan sanatçıların başında geliyor. Üç yıl önce Lübnanlı bir bankacının dul eşi, “L’Homme qui marche” adlı heykelini Sotheby’s müzayede evinde düzenlenen bir açık artırmadan, tam 74 milyon avroya satın almıştı. Bir sergide Giacometti heykelleri bulundurmak da, her zaman mutlak bir başarı garantisi olarak görülüyor.

 

Giacometti atölyesinde, 1952


Giacometti’nin 500’den fazla parça ürettiği düşünülüyor; fakat tam sayısını hiç kimse bilmiyor. Bir sanatçı olarak Giacometti’nin yaşamındaki kaosa bir düzen getirmek amacıyla Paris’te kurulan Fondation Alberto et Annette Giacometti bile bu işin altından kalkmakta zorlanıyor. Bunun en önemli nedeni, Giacometti’nin bronza dönüşmek üzere tasarladığı kalıpları, farklı farklı dökümhanelere teslim etmiş olması. Haliyle hangi orijinal modelleri döktürdüğünü ve hangilerini beğenmeyip yok ettiğini takip etmek oldukça zor. Çok fazla eser üretmiş bu sanatçının ardında bıraktığı kargaşa ise, deyim yerindeyse Robert Driessen’in ekmeğine yağ sürmüş. Ayrıca Driessen teknik açıdan da kolaylıklar olduğunu söylüyor: “Uzun, ince figürler ve bozuk, şekilsiz yüzeyleriyle bir sürü Giacometti yapmak pek de zor değil”. Driessen ufak boy figürleri yaklaşık yarım saat ya da kırk dakikada tamamladığını söylüyor. Öte yandan bu kopyalar orijinal versiyonlarının yeniden dökümü de değil aslında; Driessen kendi modellerini yapıp döktürdükten sonra, Giacometti’nin gittiği dökümhanelerin damgalarını kullanmış.

Driessen bu işlere bulaşmadan önce kendi resimlerini yapan biriymiş fakat dediğine göre  kimse onun resimlerine ilgi göstermemiş. Zaten bir iki yıl sonra Emil Nolde, August Macke, Vasili Kandinski ve Karl Schmidt-Rottluff gibi ekspresyonistlerin resimlerinin kopyalarını yapmaya başlamış. Bazen tıpatıp aynı, bazen de eski bir kopyacının tekniğini kullanarak yeni resimler yapmış.

Çok geçmeden pek çok simsar bu kopyaları satın almaya başlamış. İçlerinden biri, daha sonra dünyanın en büyük sanat eseri kaçakçısı olarak anılan Michel van Rijn’den başkası değil. Driessen tek bir Schmidt-Rottluff resmi için 500 ile 700 avro arası bir para alıyormuş. Hatta bir keresinde tek bir gün içinde 15 suluboya Nolde bile yaptığını hatırlıyor. Driessen toplamda 1000’den fazla sahte eser ürettiğini söylüyor. Onların şimdi nerede olduklarını da pek umursamıyor. “Bir veya iki tanesi muhtemelen bir Alman veya Hollanda müzesinde asılıdır herhalde,” diyor. Hatta yaptığı sahte eserleri ondan satın alan bir simsar, Sotheby’s ve Christie’s müzayede evlerinde açık artırmada satışa bile çıkarmış. “Ben sahte eser ürettiğimi biliyordum. Simsarlar da sahte eser aldıklarını biliyordu. Fakat bu durum asla konuşulmuyordu. Sanırım onlar da satarken orijinal olduklarını beyan ediyorlardı.”

 

Lübnanlı zengin dulun satın aldığı L’Homme qui marche


Heykele geçiş

Driessen 1987’de, heykel dökümüyle ilgilenmeye başladı. Bu zanaatı ona Brummen’den bir döküm ustası olan Roel Maaskant öğretmişti. Bronz heykel dökümü hem pahalı hem de zor bir işti. Driessen de bunun işi daha heyecanlı kıldığını düşünüyordu. Ayrıca heykel piyasası resim piyasasına göre sahtekârlığa çok daha müsait idi. Ne de olsa heykel dökümü resim yapmaktan çok daha kolaydı. İşini kolaylaştıran bir diğer unsur da, mirasçıların heykeltıraşın ölümünden sonra dökümhanelere gidip aynı modelleri yeniden döktürmeleriydi. Örneğin Berlinli sanatçı Georg Kolbe’nin ünlü bir heykelinin tam 80 adet dökümü mevcut. Bir heykelden kaç adet üretildiğini saptamak zor. Bunun nedenlerinden biri dökümhanelerin sanatçının belirlediği miktardan daha fazla kopya üretmeleri. Bunun sonucunda sahte ve orijinaller arasında tam olarak bir ayrım yapmak neredeyse imkânsız hale geliyor.

 

Ele geçirilen bir grup Giacometti kopyası


Driessen ise ilk Giacometti kopyasını 1998’de yapar. Giacometti’nin üslubunu, imzalarını ve dökümhane damgalarını etraflıca çalıştıktan sonra, 2.7 metre uzunluğunda, alçıdan ince bir figür yapar ve ona Giacometti’nin eşinin adını (Annette) verir. Daha sonra tavan arasındaki deposuna kaldırır. Ne zaman ki birlikte çalıştığı simsarlardan biri potansiyel bir alıcıdan söz eder, Driessen ondan sonra heykelin bronz dökümünü hazırlar. Ve yaklaşık on yıl sürecek Giacometti serüveni de böylelikle başlamış olur.

Driessen bu süreç içinde Almanya'nın Mainz kentinden bir antikacıyla uzun sürecek bir ortaklık geliştirdi. Guido S. doyumsuz biriydi ve ondan daha fazla Giacometti üretmesini istiyordu. Driessen de onu geri çevirmiyordu. Satışlar güzel gidiyordu ama onca Giacometti heykeli için bir kaynak da gösterilmesi gerekiyordu. Guido S. bu kaynak gösterme sorununu çözmek için "Diego'nun İntikamı" adında ve yalnızca 300 adet basılan yarı gerçek yarı kurmaca bir kitap bile yazdı. Kitapta sanatçının kardeşi ve asistanı Diego'nun, Giacometti'nin nasıl gizli bir heykel deposu oluşturduğu anlatılıyor. Hatta  Diego'nun, ya tek başına ya da Alberto'ya danıştıktan sonra bitmiş işlerin kalıplarını çıkarıp dökümhaneye götürmek için geceler boyu nasıl bir çaba sarf ettiği bile kurgulanmış. Kitaba göre Diego önce kalıpları saklıyor fakat Alberto'nun 1966'daki ölümünden sonra onları Yunanistan, Fransa ve İngiltere'deki koleksiyonerlere satıyor. Guido S.'in bu masalının devamında Kont Waldstein (ki bu bizim kopya üstadı Robert Driessen'den başkası değil) diye biri ortaya çıkıp koleksiyonerlerden bu bronz heykelleri topluyor. Dahası kitabın üzerine basılan ISBN numarası bile sahte. En nihayetinde her sahte eserin kendine ait bir efsaneye ve akla uygun bir köken bilgisine sahip olması gerekir. Bu menşe sorununu da çözdükten sonra işler daha da büyür ve Driessen eksiksiz bir çete oluşturur. Bir ortağı, döküm işleri için asistanları ve taktik belirleyen bir arkadaşı bile vardır artık. Driessen’in sanattan pek anlamayan ortaklarının esas işi varlıklı kişileri tespit etmektir, ki bu konuda son derece başarılı olmuşlar. Frankfurt yakınlarındaki Wiesbaden şehrinden bir milyoner, 3,5 milyon avro ödeyerek 49 adet sahte Giacometti almıştı. Stuttgartlı bir yatırım danışmanı olan Peter Hans Schuck ise 18 kopya için en az 3,7 milyon avroyu gözden çıkarmıştı. Ancak New York’ta bir galeri sahibine 300 taneyi 50 milyon avrodan satmaya kalkıştıklarında Amerikalılar kuşkulanmış ve satış gerçekleşememişti.  Kopyalanan heykellerin büyük bir kısmı Brummen’de Roel Maaskant’ın dökümhanesinde üretiliyordu. Driessen daha sonra yapılan satışlardan kendisine % 20’den bile daha az ödendiğini öğrendiğinde dalga geçer gibi şu ilginç yorumu yapmıştı: “Gerçekten çok büyük bir haksızlık bu. En nihayetinde bu eserlerin sanatçısı benim.”

 

Robert Driessen

2005’te Driessen ortalığın karışmaya başlaması üzerine ailesini de yanına alıp Tayland’a göç etti ve yaptığı tüm kopyaların fotoğraflarını yaktı. Geçen yılın haziran ayında Müfettiş Ernst Schöller ve diğer meslektaşları Driessen’in ürettiği yaklaşık 1000 adet kopya modeli Süssen yakınlarındaki Swabian kasabasındaki bir dökümhaneye gönderdi. Burada alçıdan yapılmış figürler bir kazı kepçesiyle parçalandı; metal olanlar ise eritilerek çubuklar haline getirildi. Youtube’da yer alan bir haber videosundan çalışmalarının yok edilişini izleyen Driessen, bundan pek de etkilenmişe benzemiyor. Ne kendini suçlu hissediyor, ne de ağına düşen kurbanlarına acıyor. “Hakiki bir Giacometti’yi 20.000 avroya alabileceğini düşünen herkes dolandırılmayı hak etmiştir. Sanat dünyası kokuşmuş bir yer.” [NÖ]

 

Bu metin http://www.spiegel.de/international/world/art-forger-robert-driessen-reveals-how-he-made-giacometti-fakes-a-893132.html#spRedirectedFrom=www&referrrer= adresindeki makaleden derlenerek çevrilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

Alberto Giacometti, sahte, kopya sanatı, sanat piyasası