Müzeciliği Piyasalaştıran Thomas Krens Yeniden Sahnede

8/3/2019 / skopbülten / Ali Artun

 

Modern müzeciliğin sonunu getiren projelerin tasarlanmasında muhakkak ki Thomas Krens başta gelir. 1988'de New York Guggenheim Müzesi'nin başına gelen Krens bu kurumu küresel bir şirket zinciri modelinde örgütlemeye girişir. Önce New York'ta iki merkez tasarlar. Bunlardan ufak çaplı olan birini açmayı başarır, İkiz Kuleler'in dibindeki, mimar Gehry'nin tasarladığı ikinci dev proje 9/11 olayından sonra kalır. Ardından Las Vegas'ın ünlü kumar ve konaklama merkezinde iki müze açar. Bunlardan birini efsanevi Ermitaj'la işbirliği içinde gerçekleştirir. Amerika'daki bu zincire Venedik'teki Peggy Guggenheim, Bilbao Guggenheim, Berlin'deki Deutsche Guggenheim müzelerini ekler. Rio'da Jean Nouvel, Tayvan'da Zaha Hadid, Salzburg'da Hans Hollein'ın tasarladığı projeleri geliştirir. Bunları Abu Dhabi ve Helsinki Guggenheim girişimleri izler. Bu sıralarda Krens'in mimarı Frank Gehry'nin tasarlayacağı bir "kültür sarayı"nın İstanbul'da da kurulması gündeme gelir. Ne var ki, Suna ve İnan Kıraç Vakfı'na ait bu girişim, zamanın başbakanı Tayyip Erdoğan'ın ve İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın desteğine rağmen engellenir. İnan Kıraç 2017 başında yaptığı bir açıklamada bu engelleme konusunda Fetullah Gülen'den kuşkulandığını belirtir.

Thomas Krens'in müzeleri, "mimarlık sattığını" söylediği birer gösteri (spectacle) merkezidir. Bu müzelerin, sanatı tamamıyla ezen mimarlıkları sayesinde, her biri küresel bir markaya dönüşen bir yıldız mimarlar (startechture) sistemi gelişir. Sanat müzesi, moda ve tasarım dünyasıyla, eğlence dünyasıyla eklemlenir. Müzeler ekonomiyle eklemlenen, birtakım kentleri ve şirketleri pazarlamaya yarayan, "katma değer" üreten işletmeler olarak görülür. Modern müzelerin beslediği sanat tarihi ve eleştiri birikiminden eser kalmaz. Çünkü modern müzelerin örgütlediği, tarih çalışmalarını ve eleştiri yazınını besleyen kamusallık bilinci çökmüştür. 


Bilbao Guggenheim’ın cephesinde ışık gösterisi

 

Krens projelerinden geriye Bilbao Guggenheim dışında bir tek Abu Dhabi Guggenheim kaldı. Projelerin tasarlandığı kentlerin halkları, inanılmaz pahalara kendilerine satılmak istenen Guggenheim markasına geçit vermediler. Abu Dhabi müzesi ise, şantiyesinde süregelen vahşi çalışma koşulları nedeniyle, başta bölge sanatçıları olmak üzere bütün dünyada protesto ediliyor. Krens'in müzecilik ve sanat tarihini silen politikaları ise giderek etkili bir muhalefete uğruyor. New York Times gazetesinden Jerry Saltz onun "kültürel kâbusumuz" olduğunu yazıyor. Sonunda Krens gözden düşerek 2005'te görevinden ayrılmak zorunda kalıyor. Ve arkasından da Orta Doğu'ya demir atıyor.

Abu Dhabi'de Küresel Kültürel Yatırım Yönetimi Şirketi'ni kuruyor (Global Cultural Asset Manegement - GCAM). Emirlerin ve Aliyev gibi despotların hizmetine giriyor. Türkiye, İran ve Lübnan'dan davet ettiği küratörlerle bir Orta Doğu sanatı merkezi geliştiriyor. Tabii bu arada Türkiye'ye de yolu düşüyor. Borusan Ofis Müzesi'nin fikir babalığını yapıyor. "2000'den fazla eseri olan, Sabancı ailesinin damadı" Cengiz Çetindoğan'la Haliç kıyısında bir müze inşa edilmesi konusunda anlaşıyor. Ve 2012 yılında, "Zaha Hadid tarafından projelendirilen bu müzenin iç tasarımıyla sergi stratejilerinin, çağdaş müzecilik konusunda dünyadaki pek çok müzeye danışmanlık yapan Thomas Krens başkanlığındaki GCAM tarafından" gerçekleştirileceği basına açıklanıyor. Ancak, 2015'te açılacağı ilan edilen müze işi bir türlü ilerlemiyor.

 

Tema Parkı ve Kâr Makinası Olarak Müze

Uzun bir aradan sonra Thomas Krens, müzeyi iyice ters yüz eden yeni icatlarıyla bir kere daha konuşulmaya başlıyor. Projesi son derecede iddialı: ABD'nin Massachusetts eyaletindeki yaklaşık 13 bin nüfuslu North Adams kasabasını, küresel bir kültür, turizm, eğlence kentine dönüştürmek. Frank Gehry, Jean Nouvel ve Zhu Pei gibi yıldız mimarların tasarlayacağı dokuz proje öneriyor. Başta, bir mahallenin küçük ölçekte inşa edilmiş bir modeli boyunca 9,5 mil kat edecek, hiper-tasarım bir hız treninin çalışacağı bir demiryolu ve çağdaş mimarlık müzesi geliyor (Extreme Model Railroad and Contemporary Architecture Museum – EMRCA).


Zhu Pei’nin EMRCA tasarısı

 

Diğer bir proje "Zaman Müzesi"; saat, kronometre gibi zaman ölçen aletlere ait özel bir koleksiyondan oluşuyor. Müzelerden en iddialısı ise "Küresel Çağdaş Sanat Müzesi". Aslında, artık iyice şişen sanat spekülatörlerinin özel koleksiyolarına ait bir depo. Diğer projeler ise, son derecede lüks bir otel, tiyatro vb. Bütün olay, kalabalıkları çekecek bir tema parkı, küçük trenlerin çevresinde tur attığı bir lunapark gibi tasavvur edilmiş. Zaten ne zamandır Krens sanat müzelerinin Disneyland gibi tasarlanmasını savunuyor. Dolayısıyla önemli kâr makinaları olmalarını bekliyor. Stoklarda âtıl bekleyen koleksiyonları değerlendiren 'tema parkı' tarzındaki sanat müzeleri de hem sahiplerine durduk yerde kazanç sağlayacak, hem de eserlerin spekülatif değerinin artırılmasında manivela işlevi görecek. Böylece, festivalist çizgideki müze, fuar, event yönetimleriyle temelde Krens çizgisinde olan İKSV Genel Müdürü Görgün Taner ve iktidarın kültür komiseri Hasan Bülent Kahraman (Prof. Dr.) gibi işletme ve iletişim erbabının da savunduğu gibi, sanat, kârlılığı artıran bir "katma değer" ya da sadece finansal bir değer olarak kalmayacak da, bizatihi bir kâr makinesi olacak. Nitekim Krens'in North Adams için tasarladığı "yaratıcı endüstri" planının yılda 180 milyon dolar getireceği hesaplanıyor; güya 2000 kişiye de yeni iş sağlayacak.

çağdaş müzemani, müze