/ Pasajlar / Çağdaş Devlet ve Çağdaş Devrim

Durumumuzu belirleyen, Devlet’in hem ötesinde, hem de bu yanındadır. Dünya pazarının gelişmesi, çokuluslu şirketlerin gücü, “gezegen” çapındaki bir örgütlenmenin hazırlıkları, ve kapitalizmin bütün toplumsal bünyeye yayılması gibi ulus-devletlerin ötesindeki durumlar, parasal, endüstriyel, ve teknolojik akışı anlamlandıran dev bir soyut makine oluşturmaktadır. Aynı zamanda, sömürü, denetim ve gözetim giderek daha da incelmekte, yayılmakta, daha moleküler bir hale gelmektedir. Varlıklı ülkelerin işçileri ister istemez Üçüncü Dünya’nın yağmalanmasına, erkekler de kadınların aşırı derecede sömürülmesine katılmaktadır. Ne var ki zaaf içinde olan Devletlerin ötesindeki soyut makine, gerek kendi topraklarında, gerekse başka topraklarda yönetimini sürdürmekten aciz olan ulus-devletlerden daha dayanıklı değildir. Devlet, artık makinenin karşı saldırılarıyla baş edecek, siyasal, kurumsal, hatta finansal olanaklara bile sahip değildir. İlelebet polis gibi, ordu gibi, bürokrasi gibi, okul ve aile gibi eski kurumlara güvenmesi kuşkuludur. Devletin bu yanında ise muazzam toprak kaymaları olmaktadır. Bu kaymalar temelde şunları etkilemektedir: (1) toprak bölünmeleri; (2) ekonomik bağımlılık mekanizmaları (yeni işsizlik ve enflasyon türleri); (3) belli başlı yönetim yapıları (okullardaki, sendikalardaki, ordudaki ve kadınlar arasındaki gibi krizler); (4) gittikçe niceliksel olduğu kadar niteliksel hale gelen toplumsal haklar ve talepler (“yaşam standardı” yerine “yaşam kalitesi”). Bütün bunlar arzulama hakkı denebilecek şeyi oluşturur. Azınlık sorunları, dil sorunları, etnik sorunlar, bölgesel sorunlar, cinsel sorunlar ve gençlik sorunları gibi birçok sorunun, sadece eskiden kalma sorunlar olarak değil, aynı zamanda çağdaş devrimci hadiseler olarak yeniden ortaya çıkmasına şaşmamak gerekir. Bu hadiseler içten içe, soyut makineye ait küresel ekonomiyi ve ulus-devletlerin düzenlemelerini tehdit etmektedir. O zaman, devrimin ebedi olanaksızlığı ve faşist savaş makinesinin geneldeki dönüşü konularında ısrar etmek yerine, neden yeni tip bir devrimin olanaklı hale geldiğini düşünmüyoruz? Ve neden, durmadan birbirleriyle birleşerek savaşla uğraşmaya koyulmuş olan ve Dünya Devletlerinin altını oyarak tutarlı bir yol izleyen her türlüsünden mutant makinenin canlı olduğunu hesaba katmıyoruz?

 

Gilles Deleuze, Felix Guattari, On the Line içinde (New York: Semiotext(e), 1983) s. 111-113.

Deleuze, pasajlar