Tahrip Sanatı III: New York'a Saygı

 

Benim açımdan New York'a Saygı, malzemeden kurtulup özgürleşme girişimiydi. Bunun en iyi yolu, Çin havai fişekleri gibi onun da kendi kendisini tahrip etmesiydi. Dolayısıyla doğal olarak bu tahrip işi bir olay, bir gösteri haline geldi; bütün malzemeler, hatta duman bile, heykelin bir parçası oluyordu. Bu olayı Çin havai fişek gösterilerine benzetiyorum, çünkü klasik sanatta en iyi örnek o. Tabii ki Çin havai fişekleri bir sanattı, hem de çok etkili bir sanattı. Böyle bir benzerlik kurarak, kullandığım malzemeler bakımından ne kadar büyük bir özgürlük elde ettiğimi ifade etmek istiyorum. Çünkü bütün bu malzemeler, beni kendilerine bağlamadan kullanılıyordu. Onları daha sağlam yapmak gibi bir endişem yoktu örneğin. Tam bir özgürlük sağlayabiliyordum. İstedikleri kadar yaşayabilirlerdi. Aynı zamanda bu olay onları daha kırılgan yapıyordu. Sadece bir doğaçlama esnasında rastlanabilecek birtakım nitelikler üstlenmişlerdi, ama bir yandan da büyük bir heykelsi makinenin parçalarını oluşturuyorlardı.

Benim için önemli olan, bir fikir olarak insanların zihnindekiler dışında olaydan sonra ortada bir şey kalmamasıydı. Bu benim için gayet özgürleştiriciydi. Ertesi gün her şeyi süpürmüşler ve hiçbir iz kalmamıştı. Sadece insanların konuştukları harika bir olay…

Neden özgürleştirici? Çünkü hem tamamıyla bağlı hem de tamamıyla serbesttim. Bu bana her fırsatı tanıyordu ve bir tür transa, bir düşe giriyordum. Benim için ideal çözüm buydu; şimdiye kadar bulduğum en mükemmel görünen sanat formu buydu. Her türlü anlamdan yalıtılabildiği gibi sembolik olarak da yorumlanabilirdi: bir şaka, bir zımbırtı, bir gösteri… ne istersen. Esasında beni cezbeden, intihar eden makine düşüncesi değildi. Gelip geçici olmasının sağladığı özgürlüktü; yani hayat gibi gelip geçici olması. Katedrallerin tersiydi, çevremizdeki gökdelenlerin tersiydi, müze fikrinin tersiydi, sabit bir sanat eserindeki taşlaşmanın tersiydi.

Bütün sanat eserlerinin öyle olması çok güzel olurdu. Belki de öyledirler. Bütün ihtişamıyla Milo Venüsü bile bir ölçüde değişime uğramıştır, zaman onu yıpratmıştır. Gerçekten de bugün, sanatçının onu yaptığı zamandakinden değişiktir ve biz bu değişimi kesinkes kabul ediyoruz.

--

New York'a Saygı (Homage to New York) Jean Tinguely’nin çalıştığında kendi kendini tahrip eden makine-heykellerinden biridir. 1960’ta New York’ta Modern Sanat Müzesi’nde yapılan gösteriyle teşhir ve tahrip olmuştur.  Metin, Cavin Tomkins’in New Yorker dergisinde 1962’de yayınlanan makalesi için sanatçıyla yaptığı, yayınlanmamış görüşmeden alınmıştır. Destruction içinde, ed. Sven Spieker (The MIT Press, 2017) s. 84, 85. Çeviri: Emine Kenan.

 

tahrip sanatı