/ Tezler / Mimarlıkta Biçimlenme Sorunsalı: Sinop Sur Duvarı Üzerinden Bir Tartışma

24/1/2018 / skopbülten / Yuvacan Atmaca

 

Sinop sur duvarı, 2015

 

Yapıların ‘‘nasıl oluştuğu?” sorusu, mimarlık düşüncesi ve pratiği içinde ‘‘olmak” fiiline yönelik ucu açık bir sorudur ve olanların, olabilir olanların nasıl olabileceğine dair bitmeyen bir arayışı ve araştırmayı doğurur. ‘‘Nasıl?” sorusundaki ucu açıklık mimarlığın kapsadığı tüm süreçler içindeki öngörülemez ve sayısal olarak hesaplanamaz çoklukta ilişkinin karmaşıklığını kapsar.

Mimarlık düşüncesi ve pratiğinde yapılara yönelik sorular çoğunlukla yapıların kendisi dışındaki anlam ve ideallerde aranır, yapılar dışındaki temsilî ilişkilere indirgenir ve söylemsel ya da konstrüktif kalıp modeller aracılığıyla elde edilen biçim tanımları ile cevaplanır. Böylece, olmak fiili içindeki hesaplanamaz çokluktaki karmaşık ilişki bir üst anlam, bir ideal ile kurulan nedensel ilişkilerin kurgusuna indirgenir ve düzene sokulur.

Biçimler üzerinden edindiği biçimlendirme kabiliyetiyle mimarlık, birçok alanda kendine yer bulur. Yapılar, modern düşünce sisteminin de temel temsilleri olan özne- nesne, zaman-mekân ayrımları ve bu temsillerin uzamsal düzlemdeki pozisyonları ile ilişkilendirilirler. Yapıların biçimsel ifadeleri bu temsiller aracılığıyla dönem, üslup, modern, gelenek, klasik, vb. tanımlarla tarihselleşir; malzeme, teknik, üretim ekonomisiyle toplumsal düzenin sistemlerinin içine dahil olur ve farklı ölçeklerde temsilî ilişkileri kurgular.

Bu araştırma, yapılara yönelik soruların cevabını yapılar dışındaki aşkın anlam ve ideallerde arayan bakış açılarını, biçim tanımları üzerinden tartışır. Biçim tanımlarının, yapıları farklılık ve tekilliklerinden arındıran, homojenleştiren söylemsel ve konstrüktif kalıp modellerini, bu modelleri oluşturan kavramlarını ve bu kavramların belirlediği özne-nesne, zaman-mekân temsillerini sorunsallaştırır.

Yapılar söylemsel ve konstrüktif kalıp modellerle düzene sokulmuş, hesaplanmış ve formülleştirilmiş biçimler olarak ele alınmaz. Yapılar, oluş içinde, farklı zaman ve mekânların eşzamanlı biraradalığında, özne ve nesnelerin hesaplanamayan karmaşık ilişkileri bağlamında biçimlenme olarak ele alınır.

Yapıları aşkın ideallerle anlamlandıran, değerlendiren biçim tanımlarının referanslarını, kökenlerini Platon felsefesine dayandırabileceğimiz klasik felsefe ve metafizik yaklaşım oluşturur. Yapıları, temsilî ilişkiler düzleminden çıkarıp oluş içinde biçimlenmeler olarak ele alan bakış açısının kavramsal referanslarını ise Henri Bergson, Gilles Deleuze ve Georges Bataille’in felsefi yaklaşımları, önerdikleri kavram ve metaforlar oluşturur. Bu kavram ve metaforlar aracılığıyla yapılara yönelik “nasıl” sorularının cevaplarını, yapılar dışında aşkın anlam ve ideallerde değil yapıların kendisinde arayan içkin bakış açısının kavramları araştırılır.

İçkin bakış açısıyla ele alındığında yapılar, bitmiş, hesaplanmış, düzenlenmiş, tasarlanmış nesneler ve biçimler değil; hiçbir zaman tamamlanmayacak, ideal ve tam olmayacak, bitmez tükenmez oluşlardır. Bu anlamda, farklı biçim tanımları üzerinden özne ve nesnenin pozisyonlarını belirleyen kavramlar sorunsallaştırılır.

Yapıların oluşlarına yönelik “nasıl?” soruları birçok farklı yapısallık üzerinden tartışılabilir. Tartışma bir kent üzerinden, bir bina üzerinden, bir kavram üzerinden ele alınabileceği gibi bir duvar üzerinden de ele alınabilir. Duvar hem mimari bir nesne olarak hem de taşıdığı tüm metaforik anlamları ile biçimlenmeyi bir oluş olarak tanımlamak ve bu oluş içinde yapıların nasıl oluştuğuna yönelik soruyu kavramsallaştırabilmek için yeterli ve doğurgan bir alan tanımlar. Bu araştırmada içkin bakış açısının kavramları bağlamında yapılara yönelik “nasıl?” soruları, örneklem olarak belirlenen Sinop sur duvarı üzerinden sorulur.

 

 

Sinop 1846-47, Jules Laurens (Resford, 2014)

 

Sinop sur duvarı üzerinden sorulan soruların cevaplarının karmaşıklığı, neden-sonuç ilişkileri kurgusu ile belirli bir söylemsel ya da konstrüktif kalıp içine yerleşmez ve bütünde biçimli bir düzen oluşturmaz. Sinop sur duvarı indirgenmiş biçim tanımları içinde ele alınamayan yapısı ile örneklem olarak araştırmanın  omurgasına yerleşir. Araştırma boyunca biçimler üzerinden sorulan tüm sorular örneklem duvarın biçimlenme öyküsü üzerinden yeniden ele alınır. Duvarın farklı zaman ve mekânlara yayılı yapısal, temsilî, kavramsal, metaforik biçimleri oluş̧ içinde biçimlenmeler olarak ele alınır ve yapılara içkin bakış açısının kavramları araştırılır. Araştırma nesnesi olarak duvar ile kurulan ilişkide ne duvar ne de araştırmacı sabit bir noktada konumlanır. Bu anlamıyla araştırma, örnek bir nesne olarak Sinop sur duvarını ele alan farklı araştırmacıların öznel bakışlarından biri değildir.

Araştırmanın metin kurgusunda da biçim ve biçimlenme tanımları arasında kavramsal olarak kurgulanan ilişki referans alınır. Duvarı belirli bir nesnel pozisyona yerleştirerek dışarıdan bir özne olarak ele alış biçimi ile tanımlanan duvarın biçimsel özellikleri, tezim yüzey omurgasını kurgular. Sinop sur duvarı, biçim temsillerinin tarih içindeki belirli pozisyonları ve kavramları ile “devşirme duvar”, “sur duvarı”, “örme/yığma duvar” olarak metin boyunca biçim olarak inşa edilir. Nedensel ilişkilere indirgenemeyen ve metin boyunca birbirine sıçrayan karmaşık ilişkilerle kurgulanan içkin bakış ise, aynı duvarı bir biçimlenme öyküsü olarak söker.

Bu araştırma bağlamında içkin bakış açısının üç temel kavramı olarak bellek, olay ve ilişki kavramları önerilir. Bu üç kavramın birbiri ile olan ilişkisi tezin bütününde düşeydeki biçim tanımlarını yatay bir oluşa, biçimlenme öyküsüne dönüştürür. Bu sayede Sinop sur duvarı ile her tür karşılaşma tekil bir olayı yaratır ve olaylar duvarın ilişkiye geçtiği bellekler aracılığıyla tekrar biçimlenmesine neden olur. Bellek, karşılaşmalardaki şimdiki zamanı kurgulayan altyapıyı oluşturur. Sinop sur duvarını o ana kadar biçimlendiren tüm olayların birbirini doğuran ve dönüştüren ilişkileri, neden-sonuç ilişkileri ile değil; sıçramalı ilişkiler kurularak eşzamanlı olarak bir arada bulunur. Aktüel hale gelmiş her biçim yarattığı olaylar ve ilişkiler ile biçimlenme hareketini oluşturur. Sinop sur duvarı ile yaşanan tüm olaylar duvarın biçimlenme hareketi içinde dinamik katmanlar olarak ve eşzamanlı olarak ele alınır. Böylece sur duvarları nesne olarak pozisyon verilmiş bir biçim olarak değil araştırmacı ile araştırma boyunca yeniden biçimlenen bir oluş olarak ele alınır.[1]

 

Yazar: Yuvacan Atmaca

Danışman: Prof. Dr. Semra Aydıncı

Yer Bilgisi: İstanbul Teknik Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı / Mimari Tasarım Programı

Türü: Doktora

Yılı: 2017

 



[1] Tezin özeti için yazara teşekkür ederiz.

tez tanıtımı