/ Tezler / Tekinsizlik Kavramı Üzerinden Kentsel Mekânın Deneyimi ile Üretimi: İstanbul Örneği

Ticaret Han Kuzeydoğu Kapısından Avlu Görünümü

 

Tekinsizlik kavramı üzerinden kentsel mekânın deneyim ile yeniden üretimini tartışmaya açan tez çalışması; Sigmund Freud tarafından kavramsallaştırılan tekinsizliği negatif bir alfabe ile değil, kentsel mekânı anlamak, deneyimlemek ya da tekrar inşa etmek için taşıdığı potansiyeller üzerinden tartışmaya açmaktadır.

Tezin ikinci bölümünde tekinsizlik kavramının literatürdeki yeri açıklanmaktadır, sonra kavram kendisini besleyen, var eden ya da diyalog halinde iletişim kurduğu eş kavramlar (rüya, hayal edilebilir, muğlak, ikiz/tekrar, karanlık) üzerinden tartışılmaya açılmıştır. Tekinsizlik ilk olarak 1919 yılında Freud tarafından yazılan “Das Unheimlich” isimli makalede bir kavram olarak ele alınarak; ev/tanıdık yer üzerinden saklanmaya çalışılanın açığa çıkması; uzun zamandır bilindik olan bir şeyin aşinalığını yitirmesi olarak gündeme getirilir. Freud tekinsiz olan korkutucu olandan farklıdır diyerek aslında tekinsizliğin potansiyellerini tartışmaya açar. Tekinsizliğin Almancası das unheimlich, heim/heimlich kökünden gelmektedir ve heimlich, evi/güvenli bir alanı tanımlamaktadır. Heimlich, Almanca olumsuzluk ön eki “un-” ile evi; gizli ya da bastırılmış/üstü kapatılmış, mahrem olarak tanımlar. Diğer bir tabirle unheimlich, yersizlik-yurtsuzluk, evsizlik, tanıdık/yabancı arasındaki gerilim olarak da tanımlanabilir. Freud yazısında tekinsiz durumları bir zamanlar bastırılmış tanıdık nesnelerin, ansızın beklenmedik formlarda geri dönmesi, tanıdık olanın-yani ev’in aniden kişiye yabancılaşması ya da kişinin yabancı bir ortamda evinden bir parça bulması, tekrarla nesnelerin/dilin anlamını yitirmesi, ikilik durumlarıyla açıklamaya çalışmaktadır. Tekinsizliğin bilinçaltından, yani örtülmüş/bastırılmış olandan gelen bir deneyim olduğunu vurgular.

Tekinsizliği bir kavram olarak incelemekten çok deneyiminin kendisini ve bu deneyimin potansiyellerini tartışmak için tekinsizlik diyalog içinde olduğu bir kavram seti üzerinden incelenmiştir. Bu eş kavramlar hem tekinsizlik deneyimine ortam sağlayan, hem de bu deneyimle iletişimi olan durumları işaret eder. Tekinsizliği bir kavram ya da atmosfer tarifi için kullanan çeşitli ana kaynakların sökümüyle elde edilen bu eş kavramlar (rüya, hayal edilebilir, muğlak, ikiz/tekrar, karanlık) tekinsizlik üzerinden irdelenmiştir.

Tezin üçüncü bölümünde evle ilişkili olan tekinsizliğin neden sokakta arandığı ve kent üzerine spekülasyonlar üreten 20. yüzyılın ilk yarısındaki avangard topluluklar tartışmaya açılmıştır. Kentin, yani ev olmayanın, ev/güvenilir bölge (heimlich) olması; iç/dış, mahrem/kamusal ayrımını muğlaklaştırır, arada bir durum tariflemektedir. Birbiri yerine geçen aradalık durumu psikanalist Jacques Lacan’ın extimate kavramı üzerinden de okunabilir. Ben ve başkası, dışarısı ve mahrem aradalığı; ev ile kent arasındaki sınırları açmada ilginç ve potansiyelli bir durum vadetmektedir. Kentsel mekân bu araştırmada tekinsiz deneyimin tartışmaya açıldığı yer; hem en güvenilir olan/ev/mahrem hem de yabancı/dışarısıdır. Kentteki tekinsiz deneyimi deşmek, ortaya çıkartmak için öncelikle sürrealistlerin geliştirdikleri, var olan gerçeklik algısının yıkımı ve bilinçaltı ile yeni deneyimlerin inşasına olanak sağlayan yöntemler incelenerek; bu yöntemler sürrealistlerin ardılı olan avangard gruplardan Harfçiler [letristler] ve Durumcuların [sitüasyonistler] kent üzerine olan söylemleriyle tekrar tartışılmıştır. Çalışma kapsamında tartışmaya açılan tekinsiz deneyimin potansiyeliyle avangard grupların kentsel algıyı yıkarak, gündelik hayat ile yeni bir devrim yapma yöntemi olarak öne sürdükleri durum, saptırma, sürüklenme gibi pratiklerle, kentliler üzerinde yaratmak istedikleri etki benzerlikler taşımaktadır. Avangard toplulukların uyanma olarak tarif ettiği ve kentsel mekândaki algıyı yıkarak yeni bir deneyim/mekân üretimi vaat eden pratiklerinin kentliler üzerinde bıraktığı etkiyi tekinsizlik olarak tarif etmek mümkündür.

Tezin dördüncü bölümünde kentsel mekânı tekinsizlik üzerinden tartışmaya açmak için Durumcu Enternasyonalin dérive ve psikocoğrafya taktiği İstanbul üzerinde denenmiştir. Çalışmanın ikinci ve üçüncü bölümlerinden toplanan kuramsal altyapı ve metodolojik araştırmalar; çalışma kapsamında sadece yazarın deneyimlerini deşifre etmesi için değil, başka araştırmacıların da kentte benzer bir keşfe çıkabilmesine olanak sağlamak için "Tekinsiz Kent Araştırmaları: İstanbul" isimli bir kart oyun seti olarak tekrar üretilmiştir. Bir tür kentsel mekândaki tekinsiz deneyim dedektifliği olan oyun; üç adet kart seti ve bir İstanbul haritasından oluşmaktadır. Tez kapsamında bu oyun üç farklı ekibe oynatılmış ve çıktıları karşılaştırılmıştır.

Sonuç bölümünde tekinsizlik deneyiminin kentteki karşılığına dair didaktik ve bitmiş bir söylem üretmek değil; kentsel deneyime yönelik yeni spekülasyonlar, denemeler ve okumalara olanak sağlayacak bir tartışma alanı açılması nihai nokta olarak belirtilmiştir. Görme ve göz hegemonyasındaki bu dönemde kentsel mekânın içerdiği gizli katmanların deşifre edilmesinde yeni yöntemler ve bakış açıları sunmaya çalışan araştırmada; öncelikle tekinsizlik kavramı ve deneyimi teze özgü bir tavırla söküme uğratılmıştır.

 

Yazar: Selin Erdemirci

Danışman: Doç. Dr. İpek Akpınar Aksugür

Yer Bilgisi: İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı

Türü: Yüksek Lisans

Yılı: 2019

 

Bu teze Ulusal Tez Merkezi sayfasından ulaşıldı. Görsel, tezden alındı. Tamamını okumak için bkz. tez_tekinsizlik.pdf

tez tanıtımı