Walter Benjamin’de Diyalektik İmge ve Montaj İlkesi

16/12/2019 / skopbülten / Ezgi Bakçay

 

Diyalektik İmgeler

Tamamlanmamış başyapıtı Pasajlar projesinde, 19. yüzyıl üzerine çalışırken Walter Benjamin, yüzyılı artık kapanmış, sonsuza dek geçmişe karışmış bir dönem olmaktan kurtaracak, tarihsel materyalist bir yöntem önerir. Bu yöntem somut tarihsel biçimler, nesneler ve görüntüler aracılığıyla yüzyılın dünyasını bir düş yorumcusu gibi değerlendirmektir.

 

Bu dönemin üretim araçlarının ve yaşam biçimlerinin anlamı, yalnızca bulundukları yerle, egemen üretim düzeninin içindeki konumlarıyla sınırlı değildi; Benjamin, onlarda aynı zamanda düş görerek kendi tarihsel sınırlarını aşan ve bugüne uzanan bir kolektif bilinçdışının görüntü imgesini görüyordu.[1]

 

Benjamin’in düşüncesinde geçmişi anlamanın, tarihi yazmanın materyalist, somut yöntemi kolektif bilinçdışının geçmiş imgesinin, şimdiki zamanda, bugünün deneyimiyle yeniden kurulmasıdır:

 

Geçmişi tarihsel olarak kurmak ‘onu gerçekten olmuş olduğu gibi’ tanımak değil, tehlike ânında birden parlayıveren anıyı ele geçirmektir. Tarihsel maddeciliğin meselesi, tehlike ânında tarihsel öznenin karşısında beklenmedik bir şekilde beliriveren geçmiş imgesini alıkoymaktır.[2]

 

Benjamin’in sözünü ettiği tehlike, geçmişin hakim sınıfın ganimetine dönüşmesidir. Keza “(b)u âna kadar hep galip gelenler, bugün hükmedenlerin altta kalanları çiğneyerek ilerlediği zafer alayında yerlerini alırlar. Her zamanki gibi ganimetler de alayla birlikte taşınır”.[3] Tarihin kesintisiz akışı, yağmacı, muzaffer bir ordunun ilerleyişi gibidir. Ardında yıkıntılar ve acılar bırakır.[4] Buna karşılık tarihsel maddeci, geçmişi galiplerin ayakları altında çiğnenmekten kurtarmak için bir yöntem geliştirmelidir. Walter Benjamin, geçmişi bir toplu mezar olmaktan çıkarmak, bugünde yeniden inşa etmek, “tarihin havını tersine taramak”[5] için “şimdiki zaman”ı (Jetztzeit) içeren “diyalektik imgeler” kavramını ortaya atar.

 

(...) Geçmiş kendi ışığını şimdi olanın üzerine düşürüyor ya da şimdi ışığını geçmiş olanın üzerine düşürüyor değildir. Daha ziyade bir görüntü o vakit ve şimdi’nin bir şimşek çakmasıyla bir takımyıldızı halinde bir araya geldiği yerdir.[6]

 

Diyalektik imgeler tarihin akışının sürekliliğinden kopmuş, geçmiş ile şimdinin oluşturduğu gruplaşmalardır.[7] Tarihin farklı katmanlarından gelip, karmaşık bellek ve arzu ağları içine geçerek oluşmuşlardır. Yapılandırma ilkesi kurgu-montaj olan diyalektik imge içerisinde “geçmişte umut kıvılcımlarını körükleyebilecek”[8] birtakım karşıtlıklar donup kalmıştır:

 

Gerilimlere doymuş bir takımyıldız [kümelenme] etkisiyle düşünce durduğunda, diyalektik imge kendini gösterir. Bu, düşüncenin deviniminde bir duraklama noktasıdır ve tabiatıyla keyfî bir nokta değildir. Bu, tek kelimeyle, diyalektik karşıtlar arasındaki gerilimin en yüksek olduğu yerdir.[9]

 

Diyalektik “birbirine karşıt öğelerin yan yana getirilmesi için gerekli eksenleri sağlayarak bunları billurlaştıran bir görme tarzıdır. Benjamin’in anlayışı (diyalektik imgenin aydınlattığı hakikat tarihsel olarak geçici bile olsa) özünde durağandır”.[10] Bu durağanlık, galiplerin ilerleme olarak tanımladığı, tarihin kesintisiz akışında, muzaffer galipler ordusunun ilerleyişinde bir kesintidir.

 

Marx devrimlerin dünya tarihinin lokomotifleri olduğunu söylemişti. Ancak belki de olaylar kendilerini bambaşka biçimde sunar. Belki de devrimler bu trende seyahat eden insanlığın imdat frenini çekme eylemidir.[11]

 

Benjamin için devrim “gerçek olağanüstü hali” yani “sınıfsız toplumu” yaratacak bir duraklamadır.[12] Benjamin’e göre ilerlemenin asıl yuvası zamanın akışının sürekliliğinde değil, bu akışın kesintilerindedir. İsyan ve ayaklanmalarda “olağanüstü hal”[13] biçiminde görünür olan bu kesinti, tarih dışına çıkmak değildir. Tarihi tersinden yazmak için bir fırsattır. Burada diyalektik imgenin ima ettiği “kesinti-süreksizlik” egemenlerin galibiyetlerinin art arda dizilişinde geçici bir kopuştur. Bu tarih anlayışına göre, “geçmişte kendi devrimci şansını da beraberinde taşımamış tek bir an yoktur”.[14] Yeni ve eskiyi aynı hızla üretmekte olan kapitalist üretim güçlerinin hızla gelişimi kendi sonunu da üretmektedir. Benjamin’e göre diyalektik imgelerle “şimdiki zamanın tarihini yazmak”, “geçmişi kurtarmak” ve “burjuvazinin anıtlarını daha bu anıtlar çökmezden önce birer yıkıntı olarak görmek” mümkündür.[15]

 

 

Bertolt Brecht, Savaş El Kitabı’ndan bir montaj

 

Kurgu-Montaj İlkesi

Walter Benjamin Pasajlar başlıklı yapıtında geliştirdiği yöntemi şöyle açıklar:

 

Bu projenin yöntemi edebi montaj. Bir şey söylemem gerekmiyor. Yalnızca göstermeliyim. Ne parlak üslup oyunlarına başvuracağım, ne de hazineden herhangi bir şey çalacağım. Yalnızca artıklar, yalnızca çöp; ki onları da tarif etmeyip yalnızca sergileyeceğim.[16]

 

Walter Benjamin'in ölümünden sonra Rolf Tiedemann'ın derlediği Pasajlar yapıtı Benjamin'in on üç yıl boyunca derlediği metinlerden oluşmaktadır. Benjamin’in düşüncesinde montaj, topladığı bu alıntıları biraraya getirmenin ilkesidir. Nihai hedefi tümüyle alıntılardan oluşan bir kitap yazmak olan Benjamin’in düşüncesinde kurgu-montaj ilkesinin önem kazanmasında, dönemin avangard sanatının yanı sıra tiyatro, sinema, fotoğraf, gazete gibi araçların ve teknolojik gelişmelerin etkisi belirleyici olmuştur.

Benjamin montajı tarihsel materyalizmin temel yöntemi, yani diyalektik imgenin işleyiş biçimi olarak görür. Tarih hem maddi somutluğa hem de imgesel soyutluğa sahip bir kurgudur. Gelmekte olan çağ, geçmiş dönemlerin imgesel öğeleriyle karışır. Bu montaj; düşlerin, ütopyanın, yeni olanın, mucizelerin doğumuna neden olur.

 

Tarih, bir inşa faaliyetinin nesnesidir: Yapı, homojen ve boş bir zamanda değil, ‘şimdi zamanı’nın doldurduğu bir zamanda yükselir. Nitekim Robespierre için eski Roma, tarihin sürekliliğinden koparıp aldığı ‘şimdi zamanı’ ile yüklü bir geçmişti. Fransız Devrimi kendisini eski Roma’nın tekrarı olarak görmüştü. Tıpkı modanın eski giysilere başvurması gibi o da eski Roma’ya başvurmuştu.[17]

 

Tarihin bitpazarı içinden yeni kurgular için kahramanlar, kostümler, aksesuarlar, adlar, semboller çıkarılabilir. Benjamin’e göre gelecek ancak bu biçimde geçmişten yararlanılarak, böylece yeni anlam ağları içinde geçmişi de kurtararak kurgulanabilir. Benjamin bu nedenle, tarihsel avangard sanat akımlarından olan Gerçeküstücülük’e başvurur. Çünkü ona göre Gerçeküstücüler dünün gözdesi olan fakat bugün ıskartaya çıkmış, eskimiş nesnelerin içinde, en kalıcı eserlerden en geçici modalara kadar, yaşamın içinde saklı devrimci enerjiyi ilk fark edenlerdir.[18]

Montaj tekniği ilerici bir biçim olarak “yerleştirildiği bağlamı kesintiye uğratır”,[19] tarihin sürekliliğini parçalar. “Kurgu-montaj, gelecek yaşamın duyulur formları ve maddi çerçevelerinin, dünden alınan malzemelerle, bugünden yaratılması anlamında politiktir”,[20] zamanların, mekanların ve kimliklerin heterojenliğini üreten temel estetik-politik stratejidir. İlk bakışta birbirine yabancı görünen dünyalar arasındaki gizli bağı açığa çıkarabileceği gibi, hiç var olmamış ilişkileri de üretebilir kılabilir. Hiyerarşisiz bir kültürel ortamda rahatça hareket eden, uzlaşmaz karşıtlıkları biraraya getirebilen imgeler Rancièreci anlamda “duyulurun paylaşımını” yeniden düzenler. Çünkü bir grup insan arasında uzun zamandır gizli kalmış bağları açığa çıkarabileceği gibi, hiç var olmamış ilişkileri de kurabilir. Yaşamda yeni ortak duyumsama biçimleri yaratabilir.

 

Ezgi Bakçay’ın “2000’ler Türkiye’sinde Estetik ve Politika İlişkisi: Gezi Parkı, Emek Sineması ve Özgür Kazova Örnekleri” (2019) başlıklı doktora tezinin “Gezi Parkı Eylemleri: Estetik Kolektivitenin İmgesel Üretimi” başlıklı 4. Bölümü’nden alınmıştır.



[1]  Tiedemann, “Pasajlar Yapıtına Giriş”, çev. A. Cemal, Pasajlar içinde (İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2002) s. 15.

[2]  Benjamin, Son Bakışta Aşk içinde (İstanbul: Metis Yayıncılık) s. 41.

[3] A.g.e., s. 42.

[4] Walter Benjamin 1940 yılında, Tarih Kavramı Üzerine tezlerde, ilerleme kavramını söyle tanımlar: “Klee’nin Angelus Novus adlı bir resmi vardır. Bir melek betimlenmiştir bu resimde; meleğin görünüşü, sanki bakışlarını dikmiş olduğu bir şeyden uzaklaşmak ister gibidir. Gözleri, ağzı ve kanatları açılmıştır. Tarihin meleği de böyle gözükmelidir. Yüzünü geçmişe çevirmiştir. Bizim bir olaylar zinciri gördüğümüz noktada, o tek bir felaket görür, yıkıntıları birbiri üstüne yığıp, onun ayakları dibine fırlatan bir felaket. Melek, büyük bir olasılıkla orada kalmak, ölüleri diriltmek, parçalanmış olanı yeniden bir araya getirmek ister. Ama cennetten esen bir fırtına kanatlarına dolanmıştır ve bu fırtına öylesine güçlüdür ki, melek artık kanatlarını kapayamaz. Fırtına onu sürekli olarak sırtını dönmüş olduğu geleceğe doğru sürükler; önündeki yıkıntı yığını ise göğe doğru yükselmektedir. Bizim ilerleme diye adlandırdığımız, işte bu fırtınadır”: “Tarih Kavramı Üzerine”, çev. Nurdan Gürbilek, Son Bakışta Aşk içinde (İstanbul: Metis Yayıncılık).

[5] Benjamin, Son Bakışta Aşk, s.43.

[6]  Cadava, Işık Sözcükleri,Tarihin Fotografisi Üzerine Tezler (İstanbul: Metis Yayıncılık, 2008) s.101-102.

[7] Tiedemann, s. 33-34.

[8] Benjamin, Son Bakışta Aşk, s. 42.

[10] Buck-Morss, Görmenin Diyalektiği, çev. F. B. Aydar (İstanbul: Metis Yayıncılık, 2010) s. 234.

[11] Löwy, Walter Benjamin: Yangın Alarm, “Tarih Kavramı Üzerine” Tezlerin Bir Okuması (İstanbul: Versus, 2007) s. 83.

[12] A.g.e., s.74-75.

[13] Benjamin, Son Bakışta Aşk, s. 43.

[14] Benjamin, Pasajlar (C. 53) https://doi.org/10.1017/CBO9781107415324.004  s. 34.

[15] Gezi sürecinde ve sonrasında “şimdiki zamanın tarihi” kavramının çok sık gündeme gelmesi de bir belirti olarak okunabilir. Ekim 2013’te Tarih Vakfı Gezi Parkı Komisyonu “Şimdinin tarihi ve tarih yazımı açısından Gezi Parkı süreci” başlıklı bir atölye düzenlemiştir. Esra Ekşi’nin Gezi Direnişi’nin Tarihi Nasıl Yazılır? isimli makalesine (Ekşi, 2014) bakılabilir. “Gezi Direnişi ve Halk Hareketlerinin Geçmişi #yaşarken yazılan tarih” hem Gezi Direnişi’ni henüz yaşanırken kayda geçirdiği, hem de kitap olarak yayımlandığı halde aslında bir dergi olduğu için dikkat çeker. Metis Yayınları tarafından ilk baskısı Ekim 2013’te yapılan bu kitap (Göncü, 2013), Gezi’yi konu aldığı için kapatılan NTV Tarih dergisinin yayınlanmayan son sayısıdır.

[16] Benjamin, Son Bakışta Aşk, s. 35.

[17] Benjamin, Son Bakışta Aşk, s.46-47.

[18] A.g.e., s. 155-168.

[19] Buck-Morss, Görmenin Diyalektiği, s. 85.

[20] Ranciere, Özgürleşen Seyirci, s. 169.

Benjamin