Kent Savaşları ve Bir Silah Olarak Beşeri Bilimler

Diyarbakır'ın Sur ilçesinin Ağustos 2016 tarihli Google Earth görüntüsü

 

Günümüz savaşlarının tamamı olmasa da giderek artan çoğunluğu kentlerde vuku buluyor. Bu durum, tüm dünyada orduları, silahlı çatışmalar ile yapılı çevre arasında yeni ortaya çıkan bir ilişki üzerine kafa yormaya sevk etti. Askeriye teorisyenleri, kentsel çevreye artık çatışmanın fonu veya salt sonucu olarak değil, burada iş gören kent sakinleri, askerler, gerillalar, gazeteciler, insan hakları temsilcileri gibi çeşitli güçlerle karşılıklı ilişki içine girmiş dinamik bir alan olarak bakıyor. Günümüzün meskun mahal muharebeleri [urban warfare], mekânın yıkımı, inşası, yeniden düzenlenmesi ve bozulması üzerinden ilerlediği için, mimarlık ve planlama, ordu mensupları için en önemli başvuru disiplinleri haline gelmiş bulunuyor.

Coğrafyacı Stephen Graham, kentsel alanda askerî operasyonların nasıl yürütüleceği üzerine etraflıca düşünmek için son on yılda kurulmuş son derece geniş bir uluslararası “entelektüel alan”dan söz ediyor ve bu alanı “askerî kentçilik araştırmaları kurumları ile eğitim merkezlerinden oluşan bir gölge dünya” olarak tanımlıyor. Okulların, kentsel araştırma kurumlarının ve eğitim merkezlerinin yanı sıra, farklı ordular arasında bilgi alışverişini sağlamak üzere düzenlenen konferanslar, çalıştaylar ve ortak eğitim faaliyetleri de bu alanın hızla genişleyen ağına dahil. Günümüzün kentçilik pratisyenleri olan askerler, kent hayatını anlamak için, kentsel altyapı, karmaşık sistem analizi, yapısal denge ve inşa teknikleri gibi konulara vâkıf olmalarını sağlayacak hızlandırılmış kurslar alıyor; ayrıca, çağdaş sivil akademide üretilmiş çeşitli kuram ve metodolojilerden yararlanıyorlar. Askerî kurumların okuma listelerinde, Deleuze, Guattari, Bataille ve Debord’un yazıları ağırlıklı olmak üzere 1968 civarına ait eserler, ayrıca kentçilik, psikoloji, sibernetik, postkolonyal ve postyapısalcı kuram üzerine çağdaş metinler yer alıyor.[1] Dahası, kent kuramcısı Simon Marvin’e göre askerî-mimari “gölge dünya”, halihazırda bütün üniversite programlarının toplamından çok daha yoğun ve iyi fonlanmış kentsel araştırma programları üretiyor. Vaktiyle emperyalizme karşı en güçlü silah addedilen beşeri bilimler eğitimi, şimdi alenen, en güçlü emperyalizm silahı olarak kullanılmak üzere ele geçiriliyor.

 

  

İsrail ordusunun, Deleuze ve Guattari'den mülhem "duvarların içinden yürüme" ve "mekânı kayganlaştırma" stratejisi 

 

Meskun mahal muharebesinin pratik ve teorik temeli, 19. yüzyıl kolonyalizminden türedi; özellikle Fransa Kuzey Afrikası, yönetişim ve denetleme alanındaki yenilikler için bir tür laboratuvar olarak görülüyordu. Fransız general Thomas Bugeaud, sefer kuvvetlerine kumandanlık ettiği Cezayir’den döndükten bir yıl sonra, Paris’teki 1848 ayaklanmalarına cevaben ilk meskun mahal muharebesi elkitabını yazdı: La Guerre des Rues et des Maisons (Sokak ve Konut Savaşı, 1849).[2] Bugeaud Cezayir’deyken, istediği kontrolü sağlamak üzere, sömürge kentlerini ve kırsalını yeniden biçimlendirerek devreye soktuğu vahşi bir dizi “isyan önleme” tedbirini hayata geçirmişti; bunun bir boyutu yıkım (köylerin imhası ve kent caddelerinin genişletilmesi), diğer boyutu inşaydı (çarşıların, askerî üslerin, sivil yerleşimlerin kurulması). General, Sanayi Devrimi Paris’indeki sınıf mücadelelerine karşılık olarak da, kitabında bu uygulamalara benzeyen, çatışma sırasında veya öncesinde uygulanacak bastırma yöntemleri geliştiriyordu. İlerde kurulacak olası barikatları önlemek için kentin dokusunda köklü bir yeniden düzenlemeye gidilmesi gerektiğini öne sürüyordu. Paris’in dört bir yanında, askerî manevraya müsait yeni yollar yapılmasını ve şehir içinde askerî birliklerin konuşlandırılmasını öneriyordu (Bugeaud’nun en sadık okuru Haussmann, sonradan bu planı hayata geçirecekti).

  

 

Kent içerisinde geniş kamusal alanlar açılmasını, bu alanlarda sınıfların ve işlevlerin birbirlerinden ayrılmasını öngören, kenti askerî birliklerin ikmal ve hareketine elverişli hale getiren Bugeaud, aslında ilk modern kent projesini çizmişti. O zamandan beri de, kent ile sayfiyeyi iç içe geçirme girişimlerinde, sınıflandırma, ayrıştırma ve hijyen prensiplerini sonuna kadar geliştiren nice kent-kır (başka deyişle yörekent [suburban]) ütopyasına ilham oldu.

Günümüzde şehir operasyonlarının geliştirildiği ana “laboratuvar” ise hiç kuşkusuz işgal altındaki Filistin topraklarıdır. 2000’den beri süren İkinci İntifada sırasında İsrail ordusunun Filistin kentleri ile mülteci kamplarına yönelik saldırıları, hem, Irak işgaline hazırlanan ABD ve Britanya orduları başta olmak üzere başka ülkelerin orduları tarafından, hem de kentleri terör saldırılarından korumanın yollarını arayan sivil plancılar tarafından ayrıntılı olarak incelenmiştir.

Bugün İsrail’in en önde gelen filozof-askeri ve şehir kuramcısı, İsrail Savunma Kuvvetleri’nin Operasyon Teorisi Araştırma Enstitüsü adını verdiği kurumun yöneticiliğini yapmış emekli tuğgeneral Şimon Naveh. Naveh, “Çizgili Mekân ile Pürüzsüz Mekân Arasında”[3] başlıklı metninde, 3 Nisan 2002’de Balata mülteci kampı ile Nablus kentine yapılan saldırıların öncesinde düzenlenen bir toplantıyı anlatır. Bu saldırıda 80’den fazla Filistinli sivil ve savaşçı öldürülmüş, kent binalarının büyük çoğunluğu tahrip edilip yıkılmıştı. Aviv Koçavi’nin[4] komutasında gerçekleştirilen saldırı, kentsel alanlarda yürütülen operasyonlara dair askerî incelemelerin en etkili örnek-olaylarından biri haline gelmiştir. Naveh’nin metni, saldırıdan birkaç gün önce düzenlenen bir genelkurmaylık toplantısının bant çözümlerine dayanmaktadır. Kendisinin de ders verdiği Komuta ve Karargâh Akademisi’ndeki askerlerin daha rahat anlaması için kısa öykü formatında kaleme alınmıştır.[5]

Saldırı her ne kadar savaş mekânının yeniden biçimlendirilmesini temel almış olsa da, asıl amaç toprağı ele geçirmek veya kontrol altına almak değil, Filistin direnişi mensuplarının yerini belirlemek, onları öldürmek ve ardından alanı terk etmekti. Bu dehşet verici hedefler, Filistin direnişini askerî ve siyasi militanların öldürülmesi yoluyla sekteye uğratmayı amaçlayan İsrail’in genel politikasının parçasıdır. Bu tür nekrotaktikler, muharebenin geleneksel amaçlarının ters yüz edildiği anlamına gelir. Ordu artık, bulunduğu stratejik sahada varlığını sürdürmek için düşman askerlerini öldürmez, düşmanlarını öldürmek için geçici olarak stratejik bir sahaya girer. Öldürme, askerî manevranın bir yan sonucu değildir; İsrail’in Filistin gerillasına ve terörüne karşı yürüttüğü mevcut savaşın esasını teşkil etmektedir ve “yakın tehlike” mefhumu bütün direniş mensuplarını ve destekçilerini kapsayacak şekilde genişletildiği için sistematik bir katliam operasyonuna dönüşmüştür.

 

Eyal Weizman’ın, Cabinet dergisi Kış 2006 sayısında yayınlanan Thomas Bugeaud ve Şimon Naveh’ye ait iki metin için kaleme aldığı sunuş yazılarından derlenmiş; fotoğraflar tarafımızdan eklenmiştir.



[1] İsrail’deki Operasyon Teorisi Araştırma Enstitüsü’nün okuma listelerinden birinde şu başlıklar  var: Gregory Bateson, Steps to An Ecology of Mind; Beatriz Colomina (ed.), Architecture Production; Gilles Deleuze ve Felix Guattari, Bin Yayla ve Felsefe Nedir?; Clifford Geertz, After the Fact–Two Countries, Four Decades, One Anthropologist; Catherine Ingraham, Architecture and the Burdens of Linearity; Jean-François Lyotard, Postmodern Durum; Marshall McLuhan ve Quentin Fiore, The Medium is the Massage; W. J. T. Mitchell, The Logic of Architecture; Lewis Mumford, The Myth of the Machine; Ilya Prigogine, Exploring Complexity; John Rajchman, The Deleuze Connections; Bernard Tschumi, Questions on Space; Paul Virilio, The Lost Dimension.

[2]  Kitaptan bir bölüm okumak için bkz. http://cabinetmagazine.org/issues/22/bugeaud.php

[3]  İkisi de Deleuze ve Guattari’ye ait kavramlar – ç.n.

[4] Koçavi, Ocak 2019 itibarıyla İsrail Genelkurmay Başkanlığı görevine gelmiştir – ç.n.

[5] Naveh’nin yazısını okumak için bkz. http://cabinetmagazine.org/issues/22/naveh.php

mimarlık