/ Pasajlar / Zihinsel Lüks

René Magritte’in de üyesi olduğu Belçika Komünist Partisi 1950’de sanatçıları işçilerle buluşmaya ve işçiler için sergi düzenlemeye davet eder. Sanatçılar Anvers’de liman işçileriyle, Valon ve Brüksel’de madencilerle biraraya gelirler. Davetli sanatçılar, Andrée Bosquet, Frans Depooter, Georges Lallemand, Kurt Peiser ve René Magritte, 15 Nisan 1950’de Lyon’da açılan “Sanat ve Barış” başlıklı sergiye katılırlar. Magritte, sergiden sonra Parti’ye aşağıdaki mektubu yazar. Kaynak: René Magritte, “Note to the Communist Party”, Selected Writings içinde, ed. Kathleen Rooney ve Eric Plattner, çev. Jo Levy (University of Minnesota Press, 2016) s. 133.

 

 

İşçilerin resimlerle buluşması çok kötü geçti, çünkü sanatsal faaliyet ile siyasi faaliyetin doğaları konusunda baştan bir kafa karışıklığı söz konusuydu. Siyasi mücadele, mevcut koşullarda en düşük taleplerle, örneğin geçim hakkı talebiyle sınırlı kalabilirken, devrimci sanatçıların mücadelesi, mevcut koşullarda en fazlasını talep edebilir: zihinsel lüksü. Bu talepten vazgeçilmemelidir.

İşçiler sanatçılarla biraraya geldiklerinde onlara sadece siyasi fikirlerin ve duyguların ifadesiyle sınırlı eserleri görme fırsatı verildi; Parti’nin kültürel çizgisinden sorumlu olanlar, işçileri bu tür eserlerin onlara uygun yegâne eserler olduğuna inanmaya sevk etmekle hata ediyorlar.

Siyasi fikirleri resme aktarmak Parti afişi yaparken işe yarayabilir; ama buradan, ne sanatçının rolünün sınıf mücadelesini tasvir eden resimler yapmaktan ibaret olduğu anlamı çıkar, ne de işçilerin, bilinçlerini sınıf bilincinden başka yollarla geliştirecek resimleri görme zevkinden mahrum bırakılması gerektiği.

 

 

Sol: Magritte, Tekstil İşçileri Sendikası için afiş, 1938. Sağ: Magritte, "Büyücü", 1951.

 

Sınıf bilinci temel bir ihtiyaçtır, ama bu, işçilerin ekmekle suya talim etmek zorunda oldukları, tavuk ve şampanya istemenin yanlış olduğu anlamına gelmez. İşçiler tam da bunun için komünist: insana yaraşır, iyi bir hayat arzu ettikleri için.

Komünist bir ressamın sanatsal faaliyetinin gerekçesi, zihinsel lüks mahiyetinde resimler yaratmaktır – komünist bir toplum için yaratılan bu lüks, hiç söylemeye bile gerek yok, şimdiki sömürücü sınıfların bomboş, gösterişçi, zevksiz lüksünden farklıdır.

Bu lüksü sosyalist dünyanın dışında tutmaya devam edersek, en azından zihinsel alanda son derece nahoş, sefil bir vasatlığa razı oluyoruz demektir.

Gerçek lüks olmadan daha iyi bir yaşam tasavvur etmek mümkün değildir. Siyasi mücadele olmadan zafere ulaşmamız imkânsız, ama çalışmalarını siyasi fikirlerin ifadesiyle veya işçilerin hayatından kesitlerin tasviriyle sınırlamayan devrimci sanatçıların zorlu mücadelesi olmadan da galip gelemeyiz.

 

pasajlar, sanat-politika