Almanya Seyahatinden Mektuplar

Mesken Davası ve Almanya

1925 senesinde Almanya’da tahsilde iken mesken davasının bilhassa işçi mesken davasının hallinin memleketin temel davası olduğuna karar vermiştim. Bu kanaatle tahsilde bulunduğum sırada yapı kooperatiflerini tetkik ve işçi evleri inşasında bilfiil çalışmıştım. Yurda döner dönmez bizde de tatbikina çalıştım. Maalesef bütün teşebbüslerim akim kalmıştı. Nihayet 1950’de İstanbul İşçi Sendikaları Birliği Yapı Kooperatifi’ni kurduk. Yalnız binanın yüzde ellisi nisbetinde temin edilebilirken bugün binanın ve arsanın yüzde doksanı nisbetinde ve yüzde dört faizle kredi temin edildiği ve maddi ve manevi bütün varlığımı işçi mesken davasına vakfettiğim malûmunuzdur. Son nefesime kadar aynı dava için çalışacağıma da bir kongrede huzurunuzda and içmiştim. Aynı düşünce ve kanaatle ilk ilham aldığım memleket olan Almanyada tekrar tetkiklerde bulunmak arzusu ile sizlerden ayrımak mecburiyetinde kaldım. Çalışmalarımı daima bütün Türk işçisinin yararına harcadım. Aynı kanaatle ve bilhassa az ücretli işçilerin ne suretle ev sahibi olabileceklerini tetkik etmekteyim. Almanlarla birlikte yurdumuzda yapı sanayiinin kurulmasına da çalışacağım. 

Aceleyle birçok işçi kardeşlerimi ziyaret edemedim. Gazeteniz vasıtasile hepsine başarı dilemek isterim. Cümlenizin birer yuvaya sahip olarak mesut yaşamanızı dilerim.


4 Kasım 1956 tarihli Gece Postası’nda Kemal Sülker’in “İş ve İşçi Âlemi” köşesinde yayınlanmıştır. 

 

Almanya’da Yapı Tasarruf Sandıkları I

Buraya gelir gelmez ilk işim, Almanya’nın en büyük Yapı tasarruf sandığı olan Bausparkasse G.D.F Wüstenrot’un buradaki şubesine müracaat etmek oldu. Hiç tanımadığım şube şefi Dr. Karl Sprenger ile on dakika sonra kırk yıllık ahbap gibi olduk. Aynı ideal peşinde koşanların hangi milletten olursa olsun pek çabuk anlaşabildiklerini bir defa daha müşahade eyledim. Bu teşkilatın 1924 senesinde ufak bir kasabada ufak bir adam tarafından kurulduğunu, bugün ise Almanya’da yardımla yapılan binaların üçte birinin bu teşkilat tarafından yapıldığını, vasati olarak her yedi dakikada bir yeni bir bina inşa ettiklerini söyledi. 

Teşkilatlanmanın, davayı benimsemenin güzel bir mükâfatı değil mi? Ben de 1925’te tamamiyle bu teşkilatlardan habersiz sevki tabii ile bu teşkilâtlardan kurmaya çalışmıştım. Fakat bir türlü anlatamamıştım. Eğer anlayış görseydim, bizde de Almanlardan bir sene sonra yapı tasarrufu kurulmuş olacaktı. Bu yeni mevzuda Almanlardan sonra biz gelecektik. Halbuki ancak 1947’de Yuva Yapı Kooperatifi’nde bu teşkilâaı kurabildik. Fakat bizde maalesef yapı tasarrufu sistemi hâlâ anlaşılamadı. Maamafih son senelerde mesken davasına ehemmiyet verilmesi, az da olsa muvaffakiyetli adımlar atılması âtiye ümitle bakmamıza vesile olmaktadır. 

Burada yapı tasarrufu büyük himaye görmektedir. Birincisi, yapı tasarrufu için yatırılan para kadar vergi masrafından düşülmektedir. Mesela ayda 400 lira kazanan ayda 50 lira yapı tasarrufuna yatırırsa ayda 350 lira kazanan kadar vergi vermektedir. Şayet bu muafiyetten istifade yerine hükümetin para hediyesi sistemini kabul edersek, bekârlar ve çocuksuz evlilerde yüzde yirmi beş, 1-2 çocuklularda yüzde yirmi yedi, 3-5 çocuklularda yüzde otuz, beşten fazla çocuklular yüzde otuz beş biriktirmiş olduğu paraya göre hükümet tarafından hediye almaktadır demektir.

 

25 Kasım 1956 tarihli Gece Postası’nda Kemal Sülker’in “İş ve İşçi Âlemi” köşesinde yayınlanmıştır. 

 

Almanya’da Yapı Tasarruf Sandıkları II

Senelik azami miktar 400 DM’dir. Bu hale göre tasarruf etmiş olduğunuz paranın yüzde 25-25 miktarında bir para hükûmet tarafından hediye edilmektedir. Bu şekilde yalnız Wüstenrot tasarruf sandığına hükûmet geçen sene 34 milyon DM hediye etmiştir. Bu rakamlara göre yardımın ve tasarrufun azameti meydana çıkmaktadır. 

Bu şehirde bu teşkiltın yardımı ile yapılan evlerin bir kısmı tek evler olmakla beraber günden güne apartıman şekline doğru gittiklerini gördüm. Apartımanlar 6 ve 8 daireli olarak yapılmaktadır. Bizim de Üsküdar’da yaptığımız gibi. Bir de yapı işçilerinin işçilikte birbirlerine yardım etmek suretile yaptıkları mahalleyi gezdim. Bizde de tecrübe edilmesi faydalı bir sistem.

Yapıda ucuzluk ve Türkiye’de Almanlarla birlikte yapı sanayii kurmak düşüncemin tesirile burada 49 seneden beri faaliyette bulunan De Witt Jansen boya fabrikasile temasa geçtim. Bu fabrika emaye ve fayans yerini tutan boyalar yapıyor. Meselâ bizim işçi evlerinin banyo ve mutfaklarına pahalılık ve yokluğundan dolayı fayans koyamıyoruz. Halbuki duvara bu boyadan sürdünüz mü aynı işi görüyor. Daha güzel ve daha ucuz. Fabrika sahibi 79 yaşında olmasına rağmen sabah erkenden işinin başında. Türkiye’de müşterek fabrika kurmak fikrini müsbet karşıladı. Temaslarımız devam etmekte. Bu şekilde yapı sanayiinin diğer şubelerinde de temaslarda bulunacağım. 

Bu ayın 26’sında buradan Bonn şehrine gideceğim. Orada Bondesministerium Für Wohnungsbau İskân Vekâletinde tetkiklerde bulunacak ve vekil ile görüşeceğim. Aynı şehirde Alman Yapı Tasarruf Sandıkları Birliği ile temasa geçeceğim. Oradan Lüdwigsburg’daki Wüstenrot Yapı Tasarruf Sandığının merkezini ziyaret edeceğim. Oradan da Ulm’a giderek vaktile tahsil etmiş olduğum mektebin sitesinde geçen sene açılmış olan dünyada bir tane olarak yeni sistem üzerine kurulmuş mektebi ziyaret edeceğim. Bundan sonra da Avusturya Salzburg şehrinde Avusturya Yapı Tasarruf Sandıkları Birliğini ziyaret edeceğim ve gittiğim şehirlerde birinci plânda yapı sanayiini tetkik edecek ve onların Türkiye’ye gelmesini teşvik edeceğim.  Ve müşahadelerimi Gece Postası vasıtasile yurddaşlarıma duyuracağım. Allahın izniyle ay başında buradan aldığım ilhamlarla sönmek bilmiyen bir ateşle “Her Türk ailesi bir ev sahibi olmalıdır” idealimin tahakkukuna çalışacağım.

 

26 Kasım 1956 tarihli Gece Postası’nda Kemal Sülker’in İş ve İşçi Âlemi köşesinde “dünkü sayıdan devam” ibaresiyle yayınlanmıştır.

 

Mesken İçin Kazanç Vergisi Muafiyeti

28.11.956 da Oldenburgdan hareketle yedi saatlik bir tren yolculuğundan sonra Bonn şehrine geldik. Akşam olmuştu. Otellerde yer yoktu. Şehir seyahat müdürlüğüne başvurduk. Müdürlük saat 23.30’a kadar müracaatları kabul ediyor. Onlar vasıtasiyle küçük bir otelde yer bulduk. Turistlere verilen ehemmiyet dikkatimizi çekti. En küçük otelde bile sıcak, soğuk su ve kalorifer var. 

Sabahleyin Alman yapı tasarruf sandıkları birliği hukuk müşaviri Dr. Lehman’ı ziyaret ettim. Fazla meşguldü. Beni de tanımıyordu. Ancak Türkiye’den geldiğimi ve mesken mevzuuyla meşgul olduğumu bildirince benimle 15 dakika konuştu. Daha rahat musahabede bulunabilelim diye öğle yemeğini beraber yedik. Dr. Lehman Emlâk Kredi Bankası’nın 1952 senesinde başlamış olduğu yapı tasarrufunun kuruluşunda Almanya’dan davet edilen iki gayri resmî yapı tasarruf teşkilatlarının resmî teşekküllerden fazla para topladığını ve çok iyi neticeler alındığı, Türkiyede iş yuva yapı kooperatifinin ancak bu işle meşgul olduğunu, halbuki mesken davasında yapı tasarruf teşekküllerinden her memlekette azami istifade edildiğini söyledi. 

Ben de bizde de pek yakında yapı tasarrufunda iyi hamleler yapılacağını, işçilere yüzde 4 faizle yüzde doksan nispetinde 20 sene vaade ile kredi temin edildiğini söyledim. Bunu da çok büyük memnuniyetle karşıladı. İki saat süren görüşmemiz neticesinde mesken davasının yürümesinde yapı tasarruf sisteminde kurulmuş kooperatiflerin büyük rolü olduğunu ve bu gibi kooperatiflerin revaç bulması için kazanç vergisi muafiyeti ve prim esaslarının çok faydalı olduğunu, nitekim Almanya’da bu sistem kabul edildikten sonra her sene tasarruf miktarının bir evvelki senenin iki misline çıktığını ve bu sene Almanyada gayri resmî yapı tasarruf teşekküllerinin topladığı paranın iki milyar markı bulduğunu söyledi.

 

17 Aralık Kasım 1956 tarihli Gece Postası’nda Kemal Sülker’in “İş ve İşçi Âlemi” köşesinde yayınlanmıştır.

 

İskân Vekâleti Zarureti

Dr. Lehmann (Alman Yapı Tasarruf Sandıkları Birliği Hukuk Müşaviri) 1957 senesinin Eylül ayının son haftasında Almanya’da Studgard şehrinde bütün dünya yapı tasarruf sandıkları birliği kongresi yapılacağını bildirdi. Beni de davet etti. 

Her üç yılda bir yapılan kongrenin 1960’ta aktedilecek olanının Türkiye’de ve İstanbul’da yapılması fikrini savunacağını söyledi. Zira bu gibi kongrelerin tercihan yapı tasarrufunda geri kalmış memleketlerde yapılması icap ettiği kanaatinde. Alman İskân Vekâleti ile de görüşmemi temin etti. Bana bu Vekâlet hakkında azami malumatı ve vesikaları verdiler. Fikren her türlü yardımda bulunmaya hazır olduklarını da ilave ettiler. 

Bizde mesken davasının halledilebilmesi için böyle bir vekâletin kurulması kanaatini uzun zamandan beri taşımakta idim. Bu kanaatim şimdi bütün bütün kuvvetlendi. 

Lüdwigsburg’daki televizyon istasyonunun lokantasında yemek yerken masamıza derhal ufak bir ipekli Türk bayrağını koydular. 

Viyana’ya geldik. Avusturya Bausparkasse Wüstenrot direktörü dostumuz Flatz bizi buranın en lüks lokantasına götürdü. Oturduğumuz masaya şanlı Türk bayrağını koydular. Şanlı bayrağımıza rastlamanın sevinci ile kendimi tutamadım, ağladım.

 

18 Aralık 1956 tarihli Gece Postası’nda Kemal Sülker’in “İş ve İşçi Âlemi” köşesinde yayınlanmıştır. 

 

 

skopdergi 23