Mimarlığı, bina ile kullanıcı arasındaki temsilî eksenden ayırarak başka bir olasılığa doğru çeken şair-mimar John Hejduk’un (1929-2000) çalışmalarında mimarlığın pek çok farklı forma büründüğüne tanık oluruz...
Kozmik gizi çeşitli şekillerde canlandıran filimsi makinelerin çeşitli tezahürlerine tarih boyunca ilerleyen senelerde de rastlarız. Bunlardan en bilinenleri Bernini’nin fil heykeli (1667) ve Charles François Ribart’ın dev bir fil biçimindeki zafer anıtı projesidir (1758).
"Unbuilt" kavramında mimarlığın en derin ontolojik çatlaklarından biriyle karşılaşırız: Mimarlık bina mıdır? Ya da başka bir tabirle, ‘mimarlık binaya işaret etmek zorunda mıdır?
Unbuilt derken, fiilî gerçeklikten uzak, korunaklı bir yuvaya doğru gerçekleştirilen bir kaçış projesinden söz etmiyoruz; aksine tamamıyla şiirsel bir mekanizmaya, tekinsiz bir arzu projesine dönüşen bir ‘ihlal’ makinesinden bahsediyoruz.
Sayı 18
"The World in Play, Luxury Cards 1430-1540", Metropolitan Sanat Müzesi tarafından 2015’te basılmış, kitapla aynı ismi taşıyan serginin kataloğu. Katalog, 15. ve 16. yüzyıla ait oyun kartları hakkında kapsamlı İngilizce kaynaklardan biri.
Sayı 13
Neoplatonizm ve sürrealizm arasındaki ilişkiyi keşfetmenin en yaratıcı yollarından biri "Hypnerotomachia Poliphili" ile André Breton’un ikonik "Nadja" romanının kıyaslanmasıdır.